1. YAZARLAR

  2. Hasan YİĞİT

  3. Güneş enerjisinde imar sorunları (2)
Hasan YİĞİT

Hasan YİĞİT

Yazarın Tüm Yazıları >

Güneş enerjisinde imar sorunları (2)

HASAN YİĞİT

Bu yazımda güneş enerjisi yatırımlarıyla ilgili imar sorunlarının daha çok bürokratik ve yönetmelik kısmına dikkat çekmek istiyorum. 

Bakalım neler çıkacak? 

Güneş santrallerinin kurulabilmesi için ruhsat ve imar planı onay sürecinden geçmesi gerekiyor. Bu süreç daha öncede bahsettiğim gibi uzun ve zorlu bir süreçtir. 

Bir kere hem evrak yükü açısından hem de ilgili idarelerin ‘bitmek bilmeyen istekleri’ yüzünden süreç oldukça sıkıntılı ilerleyebiliyor. 

Ayrıca bazı idarelerin adeta keyfi tutumları da bu süreci oldukça riskli bir duruma getirebiliyor. 

Bugüne kadar imar sorunlarıyla ile ilgili birçok iddia ortaya atıldı, atılıyor. İddialar gerçekten yenilir yutulur cinsten değil. 

İsterseniz bunlardan birkaç örnek verelim, konuyu irdelemek açısından gayet anlamlı olacaktır. Buradaki örneklerin çoğu, geçenlerde GÜNDER tarafından düzenlenen bir toplantıda anlatılanlardan seçilmiştir. 

- Balıkesir Belediyesi’nin marjinal tarım arazisi raporuna itiraz etmesi. Yani Tarım İl Müdürlüğü’nden alınan onayı Belediye’nin tanımaması. 

- Belediyelerin, güneş enerjisi yatırımcılarından, imar planı bedeli kadar bağış istemeleri. 

- Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin güneş santrali projelerini onaylamaması veya keyfi olarak reddetmesi. 

- Yine Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin çoğu yerinde güneş santrali projelerinin imar ve ruhsatının olmaması. 

- Çevre ve Şahircilik Bakanlığı’nın imar ve ruhsat onaylarını ilgili idarenin yargıya taşıması. 

- Edirne İl Özel İdaresi’nde planların onaylanması için onaylayacak yetkili mühendis bulunmaması ve bu yüzden uzun beklemelerle karşılaşılması. 

- Kırklareli’nde imar için mülkiyet şart koşulmazken, Antalya’da mülkiyet şartı aranması. 

Görüldüğü gibi bu ve buna benzer sorunlar yumağı oldukça fazla. Sanki güneş santrali yatırımı değil de sabır yatırımı yapılıyor. 

Bütün bunların yanında yapı sınıfının hala tam olarak belirlenmemesi de (dolayısıyla harçların farklı hesaplanması) ayrıca bir sorundur. Bu konuyu başka yazımda irdeleyeceğim. 

Ve işin en can alıcı noktası da ilgili idarelerin güneş enerjisi yatırımlarını adeta bir gelir kapısı olarak görmesi de işin ayrı bir trajikomik tarafıdır. Acaba nasıl ucundan, köşesinden bir lokma koparırım telaşı içindelermiş gibi… 

Daha önce de söylediğim gibi GES projelerine bu anlamda tam olarak bir kumaş biçilememiştir. Bundan dolayıdır ki kimi ilgili idareler bu yeni gelişen, emekleme aşamasındaki sektörü bir rant kapısına dönüştürme çabası içerisinde gibi görünüyor. Yani ne koparırsam kardır anlayışı var sanki… 

Halbuki kanunlarımız bu konuda aslında nettir. Yani 3194 sayılı İmar Kanunu’nun ilgili maddeleri gereği (20-21-28-30) bütün yapılar Belediyeler veya Valiliklerden imar planlarını onaylatmak ve ruhsat almak zorundadır. Ve hatta 644 sayılı KHK’nin (I) fıkrasına göre zamanında Belediyelerin yapmadığı bu düzenlemelerin bakanlığın yapacağına dair madde… Yani devletimiz diyor ki ya işini yap ya da ben yapmasını bilirim. Devletimizin kanunu böyle diyor. 

Peki ya  uygulamalar…

Yukarıda da belli başlıklar altında belirttiğim gibi her belediye kendi keyfince uygulamalar yapabiliyor. Yani kumaşı kendileri belirliyorlar ve bu kumaşa göre de don biçmeye kalkıyorlar. 

Bu durum kaçınılmaz olarak yatırımcının keyfini kaçırabiliyor. Çünkü hem zamanında verilmeyen imar ve ruhsat hem de imarsız ruhsat veriliyor olması gerçekten yatırımcı açısından oldukça riskli bir durum. 

Özellikle bazı Belediyelerin imarsız ruhsat vermesi de ayrıca büyük bir sorun. İmar olmayan bir yerde bir yapı yapıyorsunuz ve ileride doğacak riskleri de ya ötelemiş ya da görmezden gelmiş oluyorsunuz. 

Sonuç olarak gün gelir, koca tesisinizin yanına başka binalar yapılabilir ya da imar işlemi sırasında ilgili idare sizden arazinin bir kısmını isteyebilir. Çünkü imar aşamasında yol terki gibi uygulamalar vardır. Bu da arazinin küçülmesi anlamına gelir. Doğal olarak da kendinizi bile bile ateşe atıyorsunuz demektir.

Ve sonuca gelelim… 

Öncelikli olarak ülkemizdeki tüm ilgili idarelerin imar planı onayı ve ruhsat verilmesi konusunda kesinlikle aynı standartta olması gerekiyor. 

Nasıl ki bir bina ruhsatı için ülkenin her yerinde aynı kurallar uygulanıyorsa GES projelerinde de aynı durum gözetilmeli. Madem tek bir devlette yaşıyoruz ve kanunlarımız ülke genelinde aynı şekilde uygulanıyor o zaman tüm ilgili idarelerin de bu konuda aynı hassasiyeti göstermesi hem kendilerinin hem de yatırımcıların işlerini kolaylaştıracaktır. Çünkü bu sorun yumağı daha fazla büyümeden çözülmezse ilerideki sıkıntılar ve riskler daha da büyüyecek demektir.

Bol güneşli günler dileğimle, bu konudaki üçüncü yazımızda görüşmek üzere... 

 

 
Önceki ve Sonraki Yazılar