1. YAZARLAR

  2. Haluk DİRESKENELİ

  3. Türkiye'de inovasyon var mı? - Haluk DİRESKENELİ
Haluk DİRESKENELİ

Haluk DİRESKENELİ

Yazarın Tüm Yazıları >

Türkiye'de inovasyon var mı? - Haluk DİRESKENELİ

HALUK DİRESKENELİ 

Bizde Ar-Ge ve inovasyon var mı? Evet bazı şirketlerin Ar-Ge ve inovasyon merkezleri, bazı teknokentlerde, bazı kamu kurumlarında var. Bizde üniversitelere bağlı çalışması zorunlu ve üniversitelerin arazilerinde kurulmuş, üniversitelerin akademisyenlerinin öğrencilerinin çalıştığı, üniversitenin bilgisayar omurgasından yararlanan çok sayıda Teknokent- Teknopark var. 

Bunların çoğu yetişmiş eleman bulmak, onları makul ücretlerle bünyede tutabilmek ve daha çok vergi muafiyetlerinden faydalanabilmek amacıyla kurulmuş. Aylık kiralar metrekare başına 10-25 dolar. 

ODTÜ Teknokent’te son yapılan ankette, Teknokent’te bulunmanın avantajı ters dönmüş. Şirketler ve kurumlar artık “Nitelikli insan kaynağına erişebilmek ve onları bünyede tutabilmek için” geliyorlar, kalıyorlar. 

Vergi avantajları ve diğer teşvikler ikinci plana düşmüş. Yetişmiş uzman eleman yok. Olanlar yurtdışında daha iyi maddi geliri olan işlere gidiyorlar. Onları burda yurtiçinde elde, şirket ya da kurum içinde tutamıyoruz. Günümüzde tek kişinin yapabileceği işler sınırlı, herşey uzman ekip işi yapılmak zorunda. 

Ar-Ge yaparken herkes teşvik istiyor. Teşvik her yönüyle yanlış bir uygulamadır. Teşvikleri alması gereken kişiler kurumlar teşvik alamazlar, siyasi iradeye yakın olanlara teşvik verilir. Hatta yanlış projeler için teşvik alırlar. Teşvikler dünyanın her yerinde suistimal edilir. 

Bizim teknokentlerde yüzde 60-70 oranında yazılım üretilir. Çünkü basit bir desktop PC bilgisayar ve bilgisayar teknolojisini bilen personelden başka birşeye ihtiyacınız olmaz. Büyük laboratuarlar, büyük imalat alanlarına ihtiyacınız olmaz. Buralarda herşey sıfırdan başlar. Halbuki yenilikler eski çalışan yazılımlar üstüne bina edilir.

Teknokentlerde çalışan akademisyenlerin, araştırmacıların yazılıma ihtiyaçları oluyor. Bunlar için Amerika’yı yeniden keşfetmeye, bir iPhone veya intel chip'i üretmeye gerek yok. Satın alıp işinize bakıyorsunuz. 

Bizde olmuyor. Her araştırmacı Amerikayı yeniden keşfediyor. Ortada yabancı yazılımlar satın alımlarında yüzde 21'den başlayan gümrük vergisi var. Bir sürü prosedür var. Bir sürü onay işlemi var. 

Ben termik santraller tasarım yazılımları konusunda danışmanlık yaparım. Benim gibi çalışan yabancı danışman arkadaşlarıma soruyorum. Tasarım yazılımları satın alımında Almanya'da, İtalya'da, çoğu Avrupa ülkesinde gümrük vergisi yok. Sadece teknoparklarda değil, normal ticari kurumlar için bile yok. Bizde olmasa ne olur? Herhalde bunu da teşvik gibi görürüz. Bizde bu da yanlış uygulamalara sebebiyet verir.

Kadir Has Üniversitesi öğrencilerinin yerli kömür kullanacak termik santral projesi için bir çalışmaları var. Bana sordular, “Türk kömürü CFB (dönüşümlü akışkan yatak) teknolojisi ile çalışmaz” yorumu yaptım. Çünkü Türk kömürü içinde çok büyük oranda su var, bu su kışın buz oluyor, yazın çamur ile uğraşıyorsunuz. 

Bizim kömürleri, yurdumuzda 30-40 yıldır kesintisiz çalışarak tasarımını ispatlamış “Ön kurutmalı pülverize kömür yakma teknolojisi” ile yakmanız mümkün. 

Peki bu teknolojiye uygun termik santralin hangi ekipmanları var? Bunları biz kafamıza göre seçmiyoruz. Gerekli ekipman listesi Amerikan ASME ve Alman normlarında, standartlarında tek tek sıralanmış. Son geçerli standardı almak veya web sitesine ulaşmak için para ödemeniz lazım. Para öderken yüzde 21 gümrük vergisi zorunluluğu var. 

O zaman tasarımı siz yapmıyorsunuz, yapamıyorsunuz, yabancılar yapıyor, aynı yazılımları kullanıyorlar. Siz de onlara bağımlı oluyorsunuz. Kendi kömürünüze uygun tasarımı yapacak yazılımı satın alamıyorsunuz. İşin hep en alt basamağında kalıyorsunuz. 

Çünkü bizde herkes, her araştırmada Amerikayı yeniden keşfediyor. 

Başkaları Amerika’da koloniler kurarken biz işin ilk safhasını geçemiyoruz. Boşuna zaman kaybediyoruz. Sanayimiz büyük oranda kopyalama prosedürüle çalışıyor. 

Birkaç büyük otomotiv firmamız, birkaç kuruluşumuz dışında Ar-Ge yapabilen yok. Sanayi hazır proje ve hazır sipariş istiyor, bunlar yoksa Ar-Ge çalışmalarıyla ilgilenmiyor. 

Gelişmiş ülkelerde Ar-Ge harcamaları ulusal gayrisafi gelirin yüzde 4’üne ulaşırken, bizde bu oran son yıllarda ancak yüzde 1'e ulaştı. Çoğu Ar-Ge harcamaları, anlamsız projelere, ticari değeri olmayan işlere, mükerrer çalışmalara gitti. Ar-Ge ve inovasyon çalışmaları konusunda ciddi bir yenilenmeye ihtiyacımız olduğu kesin. 

NASA'nın tüm imkanlarını dökümanlarını ekipmanlarını Konya ovasına sersek, Ay'a gidebilmek için birbiriyle uyumlu uzman çalışanlar lazım. Bizde yeterli sayıda birbiriyle uyumlu uzman çalışanlar var mı? 

Bu da Ay'a gidebilmek için cevap verilmesi gerekli önemli ikinci soru. 

Haluk DİRESKENELİ - Enerji Günlüğü / 29 Nisan 2018 

Önceki ve Sonraki Yazılar