1. YAZARLAR

  2. Mehmet KARA

  3. Güneş fakirin ekmeği!
Mehmet KARA

Mehmet KARA

Yazarın Tüm Yazıları >

Güneş fakirin ekmeği!

Türkiye`de güneş enerjisi alanındaki çalışmalar kaplumbağa hızıyla ilerliyor demek isterdim. Ama bunu söylersem kaplumbağalara haksızlık etmiş olurum.

Siyasetçisi, bürokratı, teknokratı, akademisyeni ve hatta sokaktaki vatandaşı... Kime sorsanız aynı şeyleri söylüyor. Güneş en ucuz, en çevre dostu enerji kaynağı.

Yani ortada temel bir bilinçlenme sorunu yok aslında. Hatta güneş enerjisinin "bilinç yoğun" bir alan olduğunu bile söylemek mümkün.

Önce lisanssız elektrik üretiminin önü açıldı denildi. Herkes kendi elektriğini üretip tüketebilecek, en azından ciddi bir kısmını güneşten sağlayabilecekti. Sonra 600 MW`lik kapasite için ihale süreci başladı. Ancak bunun sadece 15 MW`lik kısmı için ihale yapıldı. 585 MW`lik kısım için henüz ses seda yok.

Hadi lisanslıda işler bir şekilde tıkandı ya da ihaleler askıya alındı diyelim. Lisanssız kısımda da ortada doğru dürüst bir yatırım yok. TEİAŞ verilerine göre 8.5 MW, kimilerine göre bundan biraz daha yüksek, hadi abartalım biraz, elektrikte güneşe dayalı en fazla 30 MW`lik bir kurulu kapasite var.

Türkiye`nin toplam kurulu gücünün 66 bin MW olduğunu düşünürseniz, eldeki güneşe dayalı kurulu güç, devede kulak bile değil, neredeyse bir adet deve tüyü...

İyi de neden bir türlü bu kaynaktan yararlanma konusundaki çalışmalar hızlanamıyor? Bu soruyu her gün yüzlerce, binlerce insan soruyor.

Binlerce diyoruz, çünkü bu sektör geleceğe dair öylesine büyük umutlar içeriyor ki, belki de onbinlerce insan şu anda güneş enerjisiyle ilgili bir iş, bir yatırım, bir çözüm ortaya koyabilir miyim diye hareketlenmiş durumda.

Sorular havada uçuşuyor... Evimin çatısına sistem kursam kendini ne kadar sürede amorti eder? Bahçemi ve tarlamı sulamada kullandığım elektriği şuraya koyacağım birkaç panelle elde edebilir miyim? Dükkanın boş duran çatısına panel koysam kaça patlar? Bu soruları çoğaltabiliriz...

Hatta konuya ilgi o kadar yoğun ki, yer yer çarpık bilinçlenmeye de rastlıyoruz. Geçtiğimiz aylardaki bir enerji fuarında bir ziyaretçinin, yanına yaklaştığı stand görevlisine "Abi benim bir evim var. Satıp bu işe girsem olur mu?" dediğini bile duydum.

Tekrar başa dönersek... Peki güneş enerjisi alanında işler neden bir türlü ilerlemiyor? Enerji Günlüğü`nün 21 Haziran Dünya Güneş Günü çerçevesinde tam 21 gün süresince yayınladığı "Güneş enerjisinin önünü açacak 21 Öneri (Ateş Uğurel kaleme aldı)" konulu yazı dizisinde bu sorunun cevapları geniş şekilde yer aldı. Özetlemeye kalkarsak şöyle diyebiliriz: Mevzuatta ciddi eksiklikler var, uygulamada tıkanıklıklar var. Mevzuattaki eksikliklerin başında, düzenlemelerdeki bazı belirsizlikler ve anlamsız kurallar var. Uygulama kısmında ise kurumlar bu işi yeni öğreniyor, herkes topu birbirine atıyor.

Şimdi güneş enerjisi sektöründeki hissiyatı genel olarak yansıtan bir etkinliğe dönelim. Önceki gün IRENEC 2014 Uluslararası Yüzde 100 Yenilenebilir Enerji Konferansı ve Sergisi yapıldı. Çeşitli oturumlarda güneş enerjisi, bu alandaki yatırımlar, sıkıntılar falan konuşuldu.

Yingli Solar Türkiye Ülke Müdürü Uğur Kılıç, başkanlığını üstlendiği "Türkiye`de Güneş Enerjisi Sektörü ve Geleceği" konulu oturumda güneş enerjisi sektörünün Türkiye`de yavaş ilerleme kaydettiğini söyledi ve buna rağmen iyimser olduklarını belirtti.

Enerya Genel Müdürü Aslan Uzun ise Keban Barajı`nın 40 bin metrekarelik alanı üzerine güneş enerjisi santrali kurulsa daha verimli bir elektrik üretimi yapılabileceğini belirttiği konuşmasında, sektörde başvuru ve santral kurulum süreleri kısaldığı gün yatırımların hızla artacağını söyledi.

Cerean Enerji Genel Müdürü Onur Yazgan ise Türkiye`de güneş enerjisinden elektrik üretmenin fosil yakıtlardan enerji üretmekle aynı maliyetlere indiğini belirtti. Yani o da geleceğe dair umutlu konuştu.

Gördüğünüz gibi, sektöre yıllarını vermiş, geleceklerini bu alandaki gelişmelere bağlamış kişiler açıkça söylemeseler, söyleyemeseler de sözlerinde hep bir yakınma, örtülü bir hayal kırıklığı dikkat çekiyor. Ama her şeye rağmen umutlular...

Bu gidişle "Umut fakirin ekmeği" lafının yerini "Güneş fakirin ekmeği" lafı alır mı? Ne dersiniz?

Önceki ve Sonraki Yazılar