Amano: İklim mücadelesi nükleersiz sonuç vermez

Enerji Günlüğü - Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu Genel Direktörü Yukiyo Amano, dünyanın küresel iklim değişikliğiyle mücadelede başarılı olmak...

Enerji Günlüğü - Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu Genel Direktörü Yukiyo Amano, dünyanın küresel iklim değişikliğiyle mücadelede başarılı olmak için nükleer enerjiden yararlanmak zorunda olduğunu savundu. 

23. Dünya Enerji Kongresi’nde Leuven Energy Enstitüsü Direktörü William D’haeseleer’in moderatörlüğünde düzenlenen İklim Değişikliği: İvmeyi Yakalamak” başlıklı oturumda, enerji ve çevre ilişkisi ele alındı. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (IAEA) Genel Direktörü Yukiya Amano toplantıda yaptığı konuşmada, Yukiya Amano, iklim değişikliğiyle mücadelenin fevkalade önemli ve güç bir konu olduğunu belirterek “Bu nedenle, bu kadar önemli olan bir enerji kaynağını, nükleeri devre dışı bırakmak doğru olmayacaktır. Nükleerin faydalarını ve risklerini tarafsız bir bakış açısıyla değerlendirmek gerektiğini düşünüyoruz. Nükleer olmaksızın uluslararası camianın iklim değişikliğini 2 derece ile sınırlandırması mümkün olmayacaktır” ifadelerini kullandı.  

MALİYETLER KIYASLANABİLİR DÜZEYDE

Nükleer silahlarla mücadele gibi konularda ülkelere danışmanlık hizmeti verdiklerini hatırlataran Amano, “Nükleer için geçtiğimiz sene sürdürülebilir enerji hedefleri belirlendi. Nükleeri kullandığınızda havayı kirletmiyor ve rantabl elektrik üretebiliyorsunuz. Maliyetleri de fevkalade kıyaslanabilir düzeyde. Paris anlaşması bağlamında nükleer son derece faydalı olacaktır. 514 faaliyette santral var. 460 inşaatı devam eden var. 30 ülkede santraller var ve 30 ülkede de inşa edilecek. Son 5-6 yıldaki deneyimlerimizde gördük ki nükleer santrallerden kurtulmamız mümkün değil ve kurtulmamamız da gerekiyor. Ya bugünkü konum korunacak ya da 2050 itibariyle yüzde 7 oranında nükleer artışı öngörülüyor. Nükleer santraller sayesinde 2 milyon ton emisyon azaltımı sağlanıyor. İklim değişikliğiyle mücadelede nükleer çok yararlıdır. Nükleeri kullanıp kullanmama konusunda biz karar vermeyiz, ülkeler kendileri buna karar verirler” dedi. 

NÜKLEERDE YEKNASAKLIK YOK

Avrupa dahil olmak üzere nükleer enerjinin kullanımında yeknesaklıktan bahsedilemeyeceğine dikkat çeken Amano, "Dünyanın merkezinde yer almıyor. Batı Avrupa'da da nükleer santraller gayet iyi, devrede. Avrupa’da bile bir yeknesaklık yok, bir genelleme yapamazsınız. Dünyada nükleerin kullanımı yaygınlaşıyor, artıyor. Nükleere erişim imkanını gelişmekte olan ülkelere de tanımak zorundayız. Nitekim Suudi Arabistan ilk santralini seneye devreye alacak.  Maliyet de standart değil. Bazı yerlerde 26 dolar bazı yerlerde de 136 dolarlara kadar çıkabiliyor. Ne kadar pahalı veya ekonomik olduğu konusu da tartışılabilir. Ama nükleerin maliyeti hakikaten karşılanabilir düzeyde. Nükleer enerji için en zor şey sosyal kabul meselesi. Nükleer teknoloji uygulamalarının alanı çok geniş. İklim değişikliği ile mücadele teknikleri de geliştirilebilir” diye konuştu. 

PARİS’İN EKONOMİK ETKİLERİ OLACAK

Uluslararası Ticaret ve Sürdürülebilir Kalkınma Merkezi (ICTSD) Başkanı Ricardo Melendez-Ortiz toplantıda yaptığı konuşmada Paris Anlaşması’nı “muhteşem, güçlü, politik bir başarı” olarak nitelendirdi. 

Son günlerde pek çok ülkeden Paris Anlaşması’nın imzalanmasına ilişkin sözler duyulduğuna işaret eden Ortiz şöyle dedi: 

“Bu gönüllü eyleme dayalı bir anlaşma. Ademi merkeziyetçi beyanları gerektiren bir anlaşma. Bunun çalışıp çalışmayacağı uygulamadan sonra belli olacak. Bakalım devletler doğru tasarımları yapıyor mu? Politik önlemleri alıp sözlerini tutabilecekler mi? Bu yukarıdan aşağıya inen kapsamlı bir anlaşma. Ekonomik olarak alışmadığımız kadar kapsamlı bir anlaşma. Ulusal seviyedeki eylemlere bağlı bir anlaşma. Doğası gereği bu durum temel ekonomik işlevleri etkileyecektir ve ülkelerin katılımları değişik düzeylerde olacaktır. Uluslararası düzeylerde çeşitli önlemler ve işbirlikleri gerekiyor. Küresel hedefler başka türlü yakalanamaz.”

Paris Anlaşması kapsamında ön denetimler yapıldığını belirten Ortiz, “Küresel ısınmanın 2 santigrat derecede tutulması yerine 2.7 santigratta tutulması düşünülüyor. Bu iddialı hedeflere ulaşabilmek için tedbirlerin alınması gerek. Enerji arzı içinde karbon seviyesinin azalması lazım. Fosil yakıtların kullanımında 2050 itibariyle yüzde 40’lık azalma olacak” diye konuştu. 

FOSİLE 3 TRİLYON DOLAR, TEMİZ ENERJİYE 200 MİLYON

Bazı vergilerin enerji verimliliğini artırmayı engellediğini belirten Ortiz şunları ekledi: 

“Mesela bizim çalışmalarımızın bir kısmı yedek parça ve teknoloji ithalatında vergilerin azaltılması yönünde. Bazı kazanımlar oldu ama bunun politik kararlarla desteklenmesi gerekiyor. IMF bir rapor yayınladı, yılda 3 trilyon dolardan fazla fosil yakıt teşviki olduğu ortaya çıkıyor. Devletten özel sektöre doğrudan bir teşvik var. Temiz enerjide yıda 200 milyon dolardan fazla destek verilmiyor devletler tarafından. Dışardan bakıldığında bu çılgınlık gibi görünüyor. Paris Anlaşması’nın işlevsel olabilmesi için bunu destekleyecek eylemler içinde olmak gerekiyor.” 

TEDBİRLER, REKABETÇİLİĞİ BOZMAMALI

Geçtiğimiz yıllarda Afrika’da emisyon çalışması yaptıklarını aktaran Ortiz, “Dünyada tüketime dayalı emisyon kavramı tam anlaşılabilmiş değil. Kabaca emisyonların yüzde 25'i aslında ithalattan kaynaklanıyor. Bu emisyonları kontrol altına almak için tedbirler almak ve dengesizliğe yol açmamak gerek. Uluslararası ticaretin bir maliyeti var. Sektörlerin rekabetçi konumunu da çok bozmamanız lazım. Günümüzde dikkate alınması gereken, dünya ekonomisinde karbon piyasasının nasıl yönetileceği konusunda hala bir uzlaşma yok. Bunlar 50 küsur yıldır çalıştığımız konular.”

DOĞA KENDİ KOZUNU OYNAYABİLİR

Potsdam İklim Etkisi Araştırmaları Enstitüsü (PIK) Baş Ekonomisti Ottmar Edenhofer, Paris İklim Anlaşmasının üç ayağı bulunduğunu belirterek “Bunların üçünü de çok önemli ve sağlıklı değerlendirmeliyiz. En temel unsurlarından biri uluslararası camia mutabakata vardı deniyor ama hesaplama yapalım, iki derece ile sınırlamak ne anlama geliyor? 1000 giga tonluk bir emisyonu salıyoruz. Önümüzdeki dönemlerde doğa da kendi kozunu kullanabilir. Tabii olmayabilir de…”  değerlendirmesini yaptı.

HER KÖMÜR PROJESİ HAYATA GEÇMEZ

Paris Anlaşması’ndaki ulusal katkı paylarının gönüllülük esasına dayandığını kaydeden Edenhofer, şunları söyledi. 600 giga tonluk karbondioksiti zaten çoktan salacağız. Bir çok ülkenin kömür kullanımını arttırmaya yönelik ciddi planları var. Kömürün yolaçtığı emisyonlar 2020’li yıllarda pik yapabilir. Ama önemli olan ne kadar para harcanacağı. Bence gündemdeki kömür santrali projelerinin sadece üçte biri hayata geçirilecek. Bütün kömür santralleri açılsa, bu 2 derece hedefini tutturmak imkansız.” 

GERÇEKÇİ KARBON FİYATLAMASI ŞART 

İklim değişikliğine yol açan emisyonların azaltılması faaliyetlerinin finanse edilebilmesi için 100 milyar dolarlık harcama gerektiğini kaydeden Edenhofer, “Hükümetler bunu 2018 sonrası tedrici bir şekilde yapmayı öngörüyor. Peki bu yapılabilir mi? Bence bu tedrici azaltım projesinde ülkelerin gönüllü katkı payları birbirinden çok farklı. Başlangıç noktası bilinmeden hedefler oluşturuluyor. Bu dengelenmezse hedef tutturulamaz.  Eğer biz küresel ısınmayı 2 derece ile sınırlandıracaksak, karbondioksit fiyatlandırması ülkelere bırakılıyor ama bu ülkelerin eforları iyi değerlendirilmeli. Bir ülke karbondioksite zam yaptığı zaman elde edilen gelir ülkede bırakılabilir. Paris başarılı olacaksa, karbon fiyatlandırma uygulamalarının gerçekçi ve adil olması şart. Bugün ton başına karbondioksitin fiyatlandırması 250 dolar.” dedi.

PARİS KUTLAMALARINI BİTİRİP ÇALIŞMALIYIZ

Karbon emisyonları konusunda yalnızca kömüre odaklanmayıp doğalgaza da bakmak gerektiğini kaydeden Ottmar Edenhofer, “Karbondioksit fiyatı istediğimiz emisyon azaltımını ifade ediyor. Şirketlerin büyük bir teşviğe ihtiyacı var. Ama fiyatlama düşük olursa kimse buna yatırım yapmaz. Paris Anlaşması başarıydı ama artık kutlamaları bitirmemiz gerekiyor. Oturup çalışmamız gerekiyor. Bu dibe doğru giden değil, yukarıya doğru bir yarış. Biz, bunu desteklemek zorundayız” diye konuştu. 

Sabiha KÖTEK - Enerjji Günlüğü