Elif Düşmez Tek: Enerjide dijitalleşme tercih değil zaruret

Enerjide Dijitalleşme Derneği (EDİDER) Başkanı Elif Düşmez Tek, iklim değişikliği ile mücadelenin getirdiği dönüşüm ihtiyacının,  enerjide dijitalleşmeyi bir tercih değil, zorunluluk haline getirdiğini söyledi. 

Enerji Günlüğü - Enerjide Dijitalleşme Derneği, kısa adıyla EDİDER 9 Ocak 2020 tarihinde kurulmuştu. Fakat hemen ardından gelen pandemi süreci yüzünden fiziki ortamlarda EDİDER adını duymak ve görmek pek mümkün olmadı. Ancak dernek boş durmadı, adına da yakışır şekilde dijital ortamda etkinlikler yapmaktan geri durmadı. Zaten pandemi şartları hemen herkesi dijital yaşama daha hızlı uyum sağlamaya zorlamıştı. EDİDER Cumhuriyetin 100. Yılına girilirken yeni bir yönetimle, yeni bir hamleye hazırlanıyordu. Bu amaçla 4 Şubat 2023 tarihinde Olağanüstü Genel Kurulu’nu yaparak yeni yönetimini ve yeni hedeflerini belirlemişti ki bu kez Kahramanmaraş merkezli depremler yaşandı. Yeni EDİDER yönetimi de tüm sektörel kuruluşlarda olduğu gibi, depremin yol açtığı yıkımla başa çıkmak için üzerlerine düşeni yerine getirmeye yoğunlaştı. Tabii depremden alınacak dersler ve bu konuda alınacak ileriye yönelik önlemlerle ilgili tüm çalışmalardaki ortak paydalardan birini dijitalleşmenin oluşturması, EDİDER’in önüne önemli görevler koyuyor. Peki nedir enerjide dijitalleşme ve önemi nereden kaynaklanıyor? EDİDER Başkanı Elif Düşmez Tek, Ekonomi ve Enerji Günlüğü’nün sorularını cevapladı.

Sektörde çok sayıda dernek varken, neden yeni bir tane daha kuruldu?

Aslında haklısınız ve çok güzel bir soru bu. Evet, çok sayıda dernek var ama bunlar değer zincirinin belirli alanlanında faaliyet gösteriyor. Elektrik, gaz ve petrol alanlarında üretim, dağıtım ve ticaret şirketlerinin oluşturduğu yapılar, güneş, rüzgar, biyokütle ve jeotermal ile ilgili dernekler, elektrikli araçlara yoğunlaşanlar gibi çok sayıda kuruluş var. Biz EDİDER olarak tüm bu dikeyde faaliyet gösteren dernekleri yatayda kesen bir alandayız. Çünkü dijitalleşme sektörün bütün bu alt kolları için çok kritik bir konu. Ve bizim hedefimiz, amacımız, işbirlikleri yoluyla tüm sektöre hizmet edecek çözümler geliştirip ortaya koymak. Misyonumuz dijital teknolojilerin enerji sektöründe yaygın kullanımını sağlamak için paydaşlar arasında katalizör ve ilham kaynağı olmak.

Dijitalleşme enerjide ne kazandıracak?

Bir kere enerjide dijitalleşme uzaktan arıza tespiti ve erken müdahale gibi daha önce yapamadıklarımızı yapar hale getiriyor bizi. Bir de yıkıcı etki özelliği var ki, dijitalleşme sayesinde yeni iş modelleri ortaya çıkartabiliyorsunuz. Mesela en basit iş modeli şudur, enerjiyi tedarik edip karşısında bir ücret alırsınız. Ama dijital teknolojilerle santrallerin üretimini takip ederken arz talep dengelemesini daha etkin yapabilir, üretici ve tüketici taraflara değer katabilirsiniz. Yani geleneksel oyunculara rakip yeni oyuncular ortaya çıkabiliyor. Bu da yıkıcı etki dediğimiz konu. Ayrıca rekabet unsuru çok daha etkin bir noktaya geliyor.

Dijitalleşmesek ölür müyüz?

Biliyorsunuz, iklim değişikliği ile mücadele etmemiz gerekiyor. Aksi takdirde insanoğlunu sürdürülebilir bir gelecek beklemiyor. Enerji dönüşümü çok önemli çünkü karbondioksit emisyonlarının çok büyük bir kısmını, üçte ikisi gibi bir bölümü enerji sektörü kaynaklı. Demek ki enerji sektörünü dönüştürmemiz gerekiyor.

Dijitalleşmeden dönüşsek olmaz mı?

Dijitalleşmeden bunu yapamayız. Çünkü yenilenebilir enerji kaynaklarına doğru geçiş yapmamız şart. Bu bir numaralı dönüşüm. İkincisi enerji tüketimini elektrik ağırlıklı hale getirmek. Elektrikli araçlar da bunu hızlandıran bir unsur. Elektrik üretim birimleri yenilenebilir kaynaklara doğru yönelirken aynı zamanda daha küçük kurulu güçlere doğru kayıyor. Rüzgar ve güneş gibi yenilenebilir ama aynı zamanda kesintili kaynakların daha çok devreye girmesi, daha fazla üretim birimi, daha fazla tüketim noktası demek. Elektrikli araçların da şebekeye entegre olması, ne kadar büyük bir dengesizliğe sebep olabilir düşünün. Dengeleme için depolama tesisleri ve bununla birlikte elektrik şebekelerinde çift yönlü bir akıştan söz ediyoruz.

İş giderek karmaşıklaşıyor yani...

Evet. Hatta bu sorunuza cevap da olbilecek bir istatistik paylaşmak isterim. Avrupa elektrik şebekesine 2025 yılı itibariyle her sene 36 milyon yeni bileşenin dahil olması, bu sayının 2030 yılı itibariyle yılda 89 milyona çıkması bekleniyor. Yani bu sayıda üretim, tüketim veya depolama noktası şebekeye entegre olacak. Demek ki, ileride şebekeyi yönetmek çok daha zorlaşacak.

Neden ve nasıl bir zorluk bu?

Şunu söyleyebilirim. İleride yapay zeka uygulamaları olmadan şu anda kullandığımız teknolojilerle şebekeyi işletmek mümkün olamayacak. O yüzden enerjide dijitalleşme, yapay zeka, büyük veri, nesnelerin interneti, gelişmiş sayaç altyapıları demek. Bunlar hep dijitalleşme ve teknoloji bileşenleri, bunlar olmadan biz şebekeyi yönetemeyeceğiz.

O halde dijitalleşme bir tercih değil zorunluluk, öyle mi?

Evet, tam da öyle. Eğer biz sürdürülebilir bir geleceğe doğru ilerlemek ve enerji dönüşümünü başarmak istiyorsak, tüm bu dönüşümü yaşamak ve geleceğin enerji şebekesine doğru evrilmemiz gerekiyor. O anlamda da enerjide dijitalleşme mutlaka kafa yormamız, odaklanmamız gereken bir nokta. Evet, sorunuzda ifade ettiğiniz gibi, tekrar edeyim, bu bir tercih değil, bir zorunluluk.

Türkiye’de bu konuda neler yapıldı, yapılıyor?

Bu alanda birçok konu paralel şekilde devam ediyor. Yenilenebilir enerji santralleri yayılıyor, ki daha da artmalı. Elektrikli araçlar yaygınlaşıyor, Türkiye de kendi elektrikli aracını üretme noktasına geldi. Bu araçlara yönelik şarj altyapısı gelişiyor. Elektrik ve gaz dağıtım şirketleri daha etkin ve verimli şebekeler için veri toplayan altyapılar kuruyor, yatırımlar yapıyor. Pek çok konvansiyonel şirket ve çok sayıda startup bu yeni veriler üzerinden nasıl değer yaratabiliriz diye çalışıyor. Şunu da belirtmekte fayda var, enerji sektörünü düzenleyen kurum EPDK da dijitalleşme konusunun önemini gördü Dijital Dönüşüm Dairesi’ni kurdu. Akıllı ulaşımı, akıllı aydınlatmayı, elektrikli araç şarj ağını, elektrik ve gaz şebekelerini düşündüğünüzde, tüm tarafların birlikte çalışmaları gerekiyor.

Daha erken ve daha fazla dijitalleşsek depremin yıkıcı etkisine karşı işe yarar mıydı? 

Felaket kurtarma senaryolarına, kriz yönetimi senaryolarına hazırlıklı olmaları gerekiyor. Dijitalleştik ve verilerimizin yedeklerinin bulunması gerekiyor. Coğrafi bilgi sistemleri sayesinde arama kurtarma çalışmalarına ciddi katkı sağlanabildiğini söylemek mümkün. Apartman yıkılıyor, adres bulamıyorsunuz. Göçük altından mesaj gönderen adres verse bile fiziksel adresi bulamayabiliyorsunuz. Dolayısıyla fiziksel lokasyon tespiti önemli. İlgili kurumların işbirliği sayesinde son derece etkin sonuçlar elde edilebildiğini ve edilebileceğini görüyoruz. Dolayısıyla şirketlerin kendi altyapılarına sahip çıkmaları gerekiyor. Fiziksel altyapılar zarar görebilir. Bilgilerin, verilerin farklı fiziksel ortamlarda yedeklenmesi gerekir. Aksi taktirde bilgiyi kaybedebilirsiniz. Bir kriz ortamında şirketin çalışanları da zarar görmüş olabilir veya kendileri görmese bile aileleriyle ilgilenmek zorunda kalmış olabilirler. O yüzden en kritik konunun, şirketin faaliyetlerini yerine getirebilecek insan kaynağı desteğini alabilmek olduğu düşünülüyor. Peki burada dijitalleşmenin yeri nedir? Eğer siz çok manuel süreçler yürütüyorsanız ayağa kaldırmanız zor olabilir. Ama dijital sistemleri başka bölgelerden gelecek benzeri yetkinlikte insan kaynağıyla işler kılmak mümkün olabilir. 

Kadınlar günü nedeniyle bir ilave soru yöneltsek, enerji ve kadın meselesi? 

Enerji, kadınların çok tercih ettiği bir sektör değil. Çünkü algı olarak erkek egemen bir sektör. Pratiğe baktığınızda da erkek egemen yapısını görüyorsunuz. Mesela elektrik dağıtım şirketleri arasında CEO’su erkek olan yok. Perakende satış şirketlerinde vardı ama artık o da yok. Tabii kadınlar da pek tercih etmiyorlar. Ama kadınların her iş alanındaki varlığının o sektöre ve şirkete değer kattığını birçok bağımsız çalışma söylüyor. Bir numaralı şey, sektöre daha fazla kadın çekmek konusunda hepimiz işbirliği içinde olmalıyız. Ben EDİDER Başkanlığı görevimle diğer kadınlara bu anlamda ilham kaynağı olabilmek istiyorum. Çünkü kadınları desteklemenin en etkili yollarından biri sektörde çalışan kadınların daha görünür kılınması. Ve onların sektördeki diğer kadınlara ilham kaynağı olabilmesi. Biz daha önce enerji sektöründe kadınlarla ilgili bir çalışma yapmıştık.  Kadınların gerçekten iyi eğitimli olduklarını gördük. Birçoğunun mühendislik altyapıları var. Fakat çalıştıkları alanlara baktığınızda müşteri ilişkileri tarafında, hukuk birimlerinde, medya tarafında çalışıyorlar. Yani enerji sektöründeki mevcut çalışan kadınlar bile aslında teknik işlerden uzakta. Şebeke, yatırım ve operasyonlardan çok daha fazla destek pozisyonlarında yer alıyorlar. Biraz orada değişimi sağlamakta fayda var. Enerjide dijitalleşmenin artmasıyla iş yapış şekilleri de değişiyor. Bu alanda enerji sektöründe kadınların daha fazla değer katmaları mümkün olacak. Buna da ne kadar katkı sağlayabilirsek ne mutlu. 

Mehmet KARA - Enerji Günlüğü