EMO: Başka ülkeye ait santral enerji bağımsızlığı getirmez

EMO, Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın’ın Akkuyu NGS hakkındaki sözlerini eleştirdiği basın bildirisinde; başka bir ülkeye ait nükleer santral ile enerji bağımsızlığı olmayacağını açıkladı.

Enerji Günlüğü - EMO, Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın’ın Akkuyu NGS hakkındaki sözlerini eleştirdiği basın bildirisinde; başka bir ülkeye ait nükleer santral ile enerji bağımsızlığı olmayacağını açıkladı.

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Elektrik Mühendisleri Odası (EMO), CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın’ın, iktidar olduklarında Akkuyu Nükleer Güç Santrali Projesini (NGS) devam ettirecekleri yönündeki açıklamasına tepki göstererek bir basın açıklaması yayınladı. 

Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın, CHP’nin nükleer enerjiye karşı olmadığını ve “Devlette devamlılık esastır” ilkesi doğrultusunda, iktidara geldiklerinde Akkuyu NGS Projesini devam ettireceklerini söylemişti. 

Elektrik Mühendisleri Odası, 48. Dönem Yönetim Kurulu imzasıyla yayınlanan basın açıklamasında; meslek örgütleri, bilim insanları ve halkın tepkilerine rağmen nükleer santral projelerinin ısrarla gündemde tutulmaya devam ettiği belirtildi ve nükleer enerji konusundaki yanlışın mevcut hükümetle sınırlı olmadığı kaydedildi. 

“NÜKLEER KARŞITI RAPOR HAZIRLAYANLAR BUGÜN NÜKLEER DİYOR”

Açıklamada şöyle dendi, “Bu açıklamayı yapan muhalefet partisi yöneticisi, kısa süre önce şu anki açıklamasına taban tabana zıt raporlar sunmuştur. Bu açıklama siyaset kurumunun nükleer santral gibi büyük riskler barındıran bir teknolojiyi dahi ciddiyetsiz bir pragmatizm ile ele aldığını gösteren özlü bir örnek olarak kamu hafızasına kazınacaktır”. 

“TOPRAKLARIMIZDA BAŞKA BİR ÜLKENİN SANTRALİYLE ENERJİ BAĞIMSIZLIĞI OLMAZ”

Risk seviyesi, üretim maliyeti ve dışa bağımlılık oranı en yüksek enerji üretim yönteminin tercih edilmesinin, açıkça kamu yararına aykırı olduğunu anlatan açıklama, şu ifadelerle devam etti, “Nükleer güç santralları düşünülenin aksine ileri teknoloji içeren yatırımlar değil, 1950`li yıllarının tekniklerine dayalı bir enerji üretim yöntemidir. Ne yazık ki, başta atıkların güvenli bir biçimde yok edilmesinden, işletimine kadar çok sayıdaki riske kalıcı çözüm bugüne kadar yaratılamamıştır. Güvenlik kültürünün ve teknolojik gelişimin en yüksek olduğu ülkelerden biri olan Japonya`da bile nükleer kazaların yaşanması, felaket riskinin yüksek olduğuna işaret etmektedir. ‘Nükleer güce dönüşme’ gibi 1950`den kalma bir söylemin devlet politikası olması günümüzde mümkün değildir. Bu söylem yalnızca bir seçmen kitlesini etkileme amacı taşısa da bir başka ülkenin sahibi olduğu santral ile güç sahibi olunması imkansızdır. Bir kere daha uyarıyoruz: Enerji güvenliğindeki kaynak çeşitlendirme ilkesine aykırı bir biçimde bağımlılığımızın yüksek olduğu bir ülkeye, kendi topraklarımızda alım garantili nükleer santrallar kurdurmak anlaşılır değildir. Dünyanın hiçbir ülkesinde mülkiyeti başka bir ülkeye ait olan nükleer bir tesis yoktur. Akkuyu, dünyadaki ilk ‘Yap, İşlet, Sahip Ol’ modeliyle inşa edilen nükleer santral projesidir”. 

“NÜKLEERDE ISRAR YENİLENEBİLİR ENERJİYE KET VURACAK”

Akkuyu projesinin milletlerarası anlaşma yoluyla, Sinop projesinin ise offshore şirketi kurdurularak, yargı denetimi dışına çıkarılmak istendiğini bildiren açıklama şu sözlerle tamamlandı, “Söylemeye devam edeceğiz: Türkiye`nin enerji politikaları içerisinde nükleer enerji santrallarının hem ekonomik hem de teknik açıdan yanlış bir tercih olduğu açıktır ve bu santral inşaatının derhal durdurulması ülke yararınadır. İletim şebekesinde sistem çökmelerinin bile yaşanabildiği ülkemizde bir elektrik kesintisi sırasında yaşanabilecek bir jeneratör arızasının bile felakete neden olabileceği bir santralin taşıyacağı riskler bir yana, nükleer güç santralleri ülkemizin enerji üretim sistemini güçlendirmeyecek, tam tersine başta yerli ve yenilenebilir kaynaklar olmak üzere diğer kaynaklara dayalı yatırımlara ve temiz teknoloji üretimine de ket vuracaktır”.