Enerjide dışa bağımlılığa karşı hibrit santral formülü - Ali Rıza ÖNER

Ali Rıza ÖNER

ALİ RIZA ÖNER 

Türkiye’nin önemli sorunlarından birisi enerji açığı. Bu açığın kapatılması açısından yenilenebilir enerji kaynakları bize önemli fırsatlar sunuyor. Tüm dünyada, gerek üretim teknolojileri ve malzemeler/ekipmanlar, gerekse yatırımlar açısından yenilenebilir enerji alanında çok önemli ilerlemeler kaydedildi ve kaydedilmeye devam ediyor. Bu kapsamda, enerji üretim sistemlerinin ünite verimlilikleri ve güçleri artmaya; ilk yatırım maliyetlerinin de azalmaya devam ettiğini gözlüyoruz.  

Diğer taraftan enerji depolama teknolojilerinde de çok önemli ve hızlı gelişmeler yaşanıyor. Enerji saklama/depolama maliyetleri ciddi şekilde gerilemeye devam ediyor. Bu maliyet düşüşleri yatırım yapma noktasına geldiğinde, dünyada devrim niteliğinde değişmelerin olması kaçınılmaz. Kim bilir belki sınırlar bile değişecek! 

Dünyamızdaki gerginliğin ve çatışmaların temelinde, siyasi ve ideolojik olanların dışında, en önemli etken enerji kaynakları. Yenilenebilir enerjinin, yeni teknolojiler ve dijital platformlarla birlikte ele alındığında, demokratikleşme olgusuna etkileri bugün en çok tartışılan konuların başında geliyor. 

Yakın bir zamanda jeopolitik dengelerin fosil yakıtlar aleyhine değişmesi kaçınılmaz gibi gözüküyor. Bunun en olumsuz etkileri ise petrol ve doğalgaz zengini İran ve Suudi Arabistan, Katar, Irak, vb. Arap ülkelerine yaşanacak. Buna karşılık fosil yakıtlardan vazgeçilmesi sürecinden en kazançlı çıkacaklar ise enerji sektöründe teknoloji üreten ve geliştiren şirketler ile ülkeler olacak. Örneğin Almanya, Norveç, Danimarka ve Çin şimdiden diğer ülkelerle arayı açmaya başlamış durumda. Doğal olarak önümüzdeki 10-15 yıllık dönem çok ilginç gelişmelere gebe. 

Peki, bu durumda biz ne yapmalıyız?

Türkiye’nin gelecek açısından en büyük şansı, yüksek güneş enerjisi potansiyeli ve yanı sıra rüzgar potansiyeli. İyi bir planlama ve uygun programlarla ülkenin elektrik enerjisi ihtiyacının tamamını yenilenebilir enerji kaynaklarından elde etmek mümkün gözüküyor. Bu aynı zamanda dünyanın karşı karşıya bulunduğu iklim değişikliği sorununa da çözüm yönünde üzerine düşen görevi rahatlıkla yerine getireceği anlamına geliyor. 

Bu süreç üç aşamalı olarak gerçekleştirilebilir.

Birinci aşama, elektrik ihtiyacının tamamının yenilenebilir kaynaklardan sağlanması; doğalgazın ise ısınma amaçlı olarak kullanılmaya devam edilmesi. 

İkinci aşama ise birinci aşama hedefleri gerçekleştirildikten sonra, ısınma amaçlı doğalgaz yerine yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanılması. 

Üçüncü aşama ise özellikle ulaşım, nakliye ve lojistik sektörlerinde elektrikli araç dönüşümünün hızla gerçekleştirilmesi. Bu hem yenilenebilir kaynaklardan daha fazla yararlanma hem de karbon emisyonlarının azaltılmasına önemli bir katkı sağlar. Petrol ürünlerinin daha çok petrokimya alanında kullanılması tercihimiz olmalı.

 

Dünyamızın ve üzerinde yaşayan bizlerin, insanoğlunun geleceği yenilenebilir enerjidedir. Bugüne kadar devletin atmış olduğu adımlar çok önemli, Ancak yapacak daha çok işimizin bulunduğu, atılacak birçok adımımızın olduğu da unutulmamalı. 

Güneş enerjisi ülkemiz için gerçekten çok önemli; özellikle son iki üç yılda bu alanda baş döndürücü gelişmeler yaşandı, çok önemli tecrübeler kazandık, bilgi birikimi sağladık. Buna hız kesmeden devam etmeli, yeni çözümleri de gündeme getirmeliyiz. Örneğin hibrit çözümler/uygulamalar…

Peki nedir bunlar?

En başta güneş enerjisini diğer yenilenebilir enerji kaynaklarıyla birlikte ele almak, hibrit/karma bir çözüm üretmek geliyor. 

Ayrıca, özellikle rezervuar tipi hidroelektrik santrali lisansı sahiplerine, bağlantı gücünü aşmamak şartıyla HES+GES Hibrit Sistemi kullanımının önünün açılması çok uygun olacaktır. Bu çözüm, aynı zamanda bakım ve devamlılık açısından bazı ilave imkanlar da sağlayacaktır. 

Burada yenilenebilir enerji kaynaklarını destekleme mekanizması kapsamında, ürettiği elektriğe daha düşük fiyat alım garantisi verilen HES’ler baz alınabilir. Kapasite faktörü açısından baktığımızda yüzde 35 kapasite faktörlü HES ile yüzde 18 kapasite faktörlü GES birleştirilerek yüzde 53’lük kapasite faktörü sağlanması pekala mümkün. Bu  çözüm formülünün tercih edilmesi halinde, gündüz saatlerinde GES’in, akşam saatlerinde HES’in çalıştırılmasıyla, buharlaşma açısından, baraj havzasında bazı iyileştirmeler sağlanmış olacaktır. 

Van Gölü, Keban baraj gölü havzası vb. diğer iç göllere ve göletlere; benzer biçimde az dalgalı deniz kıyılarına GES’lerin kurulması mümkün gözüküyor. Bu çalışmalarda dikkat edilmesi gereken önemli bir konu, buralardaki ekosistemin bozulmamasına dikkat edilmesi gereğidir. 

Yine uygulamada gerçekleştirilebilecek bir başka çözüm, ömrünü tamamlamış çöp tesisi ve depolama alanlarının rehabilite edilerek, buralara RES’lerin ve GES’lerin kurulmasıdır. Örneğin mevcut bir katı atık üretim tesisinde bağlantı gücünü aşmamak şartıyla pekala GES entegrasyonuyla bir hibrit çözüm üretilebilir. 

Son bir önerim de YEKA projelerine ilişkin olacak. Bu ihalelerde, enerji yatırımcısı ile teknoloji ve tesis yatırımcılarının ayrı ayrı kişi ya da şirketler olabilmesinin önü açılırsa, daha önce yapılmış ihalelerde ülkemize teknoloji kazandırmış firmaların ürünlerinin/ekipmanını alınmasıyla, örneğin türbin, panel vb. hem düplikasyonların önüne geçilmiş olur hem de kurulmuş tesislerin atıl hale gelmesi önlenir. 

Tabii burada ürünlerin kalite, ömür, teknoloji vb. özellikleri yönünden, ilgili yetkililer tarafından dikkatle incelenip denetlenmesi, fiyatların da kontrolü şarttır.

Ali Rıza ÖNER - Enerji Günlüğü / ANKARA 

E-Posta: alirizaonertr [at] gmail.com