Enerjide kime ne kadar bağımlıyız?

Dr. Nejat TAMZOK

DR. NEJAT TAMZOK

Geçtiğimiz günlerin en önemli gündem maddelerinden biri Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin`in Türkiye ziyaretiydi. Beraberinde 10 bakanla gelen Putin`le yapılan görüşmelerde masada önemli konular vardı.

Bir tarafta Suriye krizi ve İŞİD meselesi, Irak`taki gelişmeler, Ukrayna ve Kırım sorunu, Batı`nın Rusya`ya uyguladığı ambargo gibi küresel meseleler. Diğer tarafta, başta enerji alanı olmak üzere iki ülke arasındaki ekonomik ve ticari ilişkiler.

Küresel meselelerde, iki ülke arasında herhangi bir uyumun olduğunu söyleyebilmek mümkün değil. Hatta Kırım ya da Suriye gibi meselelerde birbirine tam zıt görüşler hâkim.
Ama ekonomik ve ticari ilişkilere gelince, orada sanki bir bahar havası var.

BAĞIMLILIK AMA NASIL?

İki taraf da, küresel sorunlara ilişkin tüm görüş ayrılıklarına rağmen, birbirlerine karşı son derece dikkatli ve yumuşak. Bu durumu izah ederken kullanılan kavramlar ise alışıldık: "Ticari ortaklık", "stratejik işbirliği", en çok da "karşılıklı bağımlılık ilişkisi".

"Değerli yalnızlıklar bloğu" diyen de var. Yine de Türkiye Rusya ilişkileri gündeme geldiğinde herkesin ilk aklına gelen kelime "bağımlılık" oluyor. Özellikle de "enerjide bağımlılık".

Bu "bağımlılık" ne kadar karşılıklıdır, tartışma konusu. Ama görüşme öncesinde de, görüşmeler sürerken de herkesin aklında olan sorular, Türkiye`nin Rusya`ya olan enerji bağımlılığıyla ilgiliydi.

Acaba, Türkiye`nin Rusya`ya olan enerji bağımlılığının düzeyi ikili görüşmeleri ne düzeyde etkiler? Acaba, söz konusu bağımlılık, küresel meselelerde Türkiye`nin Rusya`ya olan tavrında bir zafiyet yaratır mı?

EKONOMİK BAĞIMLILIK İLİŞKİLERİ ETKİLER

Ekonomik bağımlılığın, uluslararası ilişkilerde ülkelerin davranış biçimleri üzerinde etkili olmadığını söylemek saflık olur. Her ülke, doğal olarak, bir diğer ülkeyle olan ilişkilerinde, o ülkeye olan bağımlılık düzeyine uygun bir davranış geliştirmek zorunda kalır.

Dış politikadaki davranış biçimlerini dış politika uzmanlarına bırakıp biz asıl konumuza geçelim ve Türkiye`nin, - 2013 yılı verilerine göre - enerjide en fazla bağımlı olduğu ilk on ülkeyi sıralayalım.

PETROLÜ OLMAYAN YUNANİSTAN`DAN BİLE...

Listenin onuncu sırasında Hindistan var. Hemen onun üstünde ise komşu Yunanistan. Her iki ülkeden de sadece petrol ürünleri ithalatı yapıyoruz.

Rusya`dan sonra en fazla petrol ürününü, önemli petrol rezervlerine sahip olmayan bu iki ülkeden tedarik etmekteyiz. 2013 yılında Hindistan`dan 2,2 milyon ton, Yunanistan`dan ise 2,6 milyon ton mazot ve kerosen ithalatımız var.

Toplam enerji tüketimimizin yüzde 1,9`unu Hindistan ve yüzde 2,2`sini ise Yunanistan karşılıyor.

SUUDİLER`İN PAYI GERİLEDİ

Sekizinci sırada petrol krallığı Suudi Arabistan var.
Dünya`nın en büyük petrol rezervine sahip olan bu ülkeden yaptığımız enerji ithalatı, sadece ham petrol.
Bu ülkeden, on yıl öncesine göre neredeyse yüzde 30 oranında düşen ham petrol ithalatımız 2013 yılında 2,8 milyon ton düzeyinde gerçekleşti.
Toplam enerji tüketimimizin yüzde 2,5`i Suudi Arabistan`dan.

CEZAYİR VE AZERBAYCAN`IN PAYI

Yedinci sırada Azerbaycan var.
Bu ülkeden sadece doğal gaz ithal ediyoruz. 2013 yılı ithalatımız 4,2 milyar m3 düzeyinde.
Altıncı sırada ise Kuzey Afrika`dan Cezayir var. Bu ülkeden de 2013 yılında 820 bin ton LPG ve 3,9 milyar m3 doğal gaz ithal etmişiz.
Toplam enerji tüketimimizin yüzde 2,9`u Azerbaycan`dan, yüzde 3,4`ü Cezayir`den.

10 BİN KM ÖTEDEKİ KÖMÜR PARTNERİ: KOLOMBİYA

Beşinci sırada, kuş uçuşu on bin kilometre öteden bir ülke var: Kolombiya.
Kolombiya`dan sadece kömür alıyoruz. En fazla kömür ithal ettiğimiz ülkeler arasında ikinci sırada. 2013 yılında 7,2 milyon ton kömür ithal etmişiz.
Toplam enerji tüketimimizin yüzde 3,6`sı Kolombiya`dan.
Dördüncü sırada ABD var.
Bu ülkeden kömür ve petrol koku ile az miktarda petrol ürünü ithal ediyoruz. 2013 yılında 4 milyon ton kömür, 2,4 milyon ton petrol koku ve 279 bin ton mazot ithal etmişiz.
Toplam enerji tüketimimizin yüzde 3,9`u ABD`den.

İKİ KOMŞU İLK ÜÇTE: IRAK, İRAN

Üçüncü sırada, komşu Irak var.
Irak`tan sadece ham petrol ithal ediyoruz. Son dört yılda 3 kat artan ithalat, 2013 yılında 6 milyon ton düzeyine kadar yükseldi. 2013 yılında En fazla ham petrol ithalatını yüzde 32 ile Irak`tan yaptık.

İkinci sırada, komşu İran var.
Bu ülkeden 2013 yılında 5,5 milyon ton ham petrol ve 8,7 milyar m3 doğal gaz ithalatı yaptık. Son birkaç yılda ham petrol ithalatı Irak tarafında hızla artarken İran tarafında ise -ambargoya bağlı olarak- aynı hızda düştü. Ama en fazla doğal gaz ithal ettiğimiz ülkeler arasında, İran ikinci sırada.
Toplam enerji tüketimimizin yüzde 5,4`ü Irak`tan, yüzde 10,9`u ise İran`dan.

EN BÜYÜK PAY RUSYA`NIN: %27

Ve listenin başında Rusya Federasyonu var.
Diğerlerinden farklı olarak Rusya`dan, petrol kokunun dışında her tür enerji kaynağını ithal ediyoruz.

2013 yılında 1,5 milyon ton ham petrol, 3,9 milyon ton petrol ürünü, 26,2 milyar m3 doğal gaz ve 8,7 milyon ton kömür ithal etmişiz. En fazla doğal gazı, en fazla kömürü, en fazla petrol ürününü ithal ettiğimiz ülke Rusya.
Toplam enerji tüketimimizin yüzde 27,1`ini Rusya karşılıyor.

YÜZDE 43`Ü ÜÇ ÜLKEDEN

Özetlersek...
Toplam enerji tüketimimizin yaklaşık yüzde 64`ü toplam 10 ülkeden. Yüzde 43,4`ü ise sadece 3 ülkeden.
Dünya`da eşine kolay rastlanmayacak bir istatistik.
Rusya`ya gelince...
Bir zamanlar, enerji tasarrufu gündeme geldiğinde sıkça kullanılan bir slogan vardı: "İki ampulden birini söndürelim". Rusya`nın, iki ampul olmasa da, en az dört ampulden birini söndürecek gücünün olduğu görülüyor.

Üstelik Rusya`nın bu gücü giderek artmakta. Bu ülkeden doğal gaz ithalatı, 10 yıl öncesine göre yaklaşık yüzde 40, kömür ithalatı ise yüzde 35 oranında artış gösterdi. Akkuyu`da kurulması planlanan nükleer santral de işin içine girdiğinde bağımlılık düzeyinin çok daha fazla artacağı aşikâr.

BAĞIMLILIK NE KADAR KARŞILIKLI?

Bu bağımlılık karşılıklı mı? 2013 yılında Türkiye`nin Rusya`dan yaptığı ithalatın Türkiye`nin Rusya`ya yaptığı ihracatın dört katı olduğu ve bunun da ötesinde ihracat ile ithalatın stratejik nitelikleri arasında ciddi farklılıkların bulunduğu bilgisi bu konuda bir fikir verecektir.

Bu tablonun dış politikadaki yansımalarının neler olabileceği, konjonktürel iyimserliklerin başka bir zaman diliminde hangi olumsuzluklara yola açacağı soruları ise başka bir yazının konusudur.

Dr. Nejat Tamzok
e-Posta: nejattamzok [@] yahoo.com
Ankara/Aralık 2014
Not: Bu yazıda; Uluslararası Enerji Ajansı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın verilerinden yararlanılmıştır.