Evet, her şey çok değişti: Yeniliklerden korkmayalım!

Haluk DİRESKENELİ

Ben ilkokulda idim. Yemekleri korumak için mutfakta güneş al ayan serin bir yerde yüksekte duvara asılı tel dolabımız vardı. Taze pişen yemekleri aynı gün tüketilmeye çalışırdık. Ertesi güne kalan yemek bitirilir veya atılırdı.

Bir gün eve bir buzdolabı alındı. Babam buzdolabının kullanım kataloğunu uzun uzun dikkatle okudu, sonra hepimizi buzdolabı önüne topladı ve buzdolabı kullanma eğitimi verdi. Çok sıcak yiyecekler önce dışarda ortam sıcaklığına kadar soğutulacak sonra buzdolabına alınacaktı. Buzdolabı kapısı mümkün olduğu kadar kısa süre açık kalacaktı.

Sebzelerin, meyvaların, et tavuk gibi yiyeceklerin belirli yerleri vardı. Büyük kapta olan yiyecekler raflar bozulmasın diye aşağıya alınacaktı, yiyecek kapları mutlaka kapatlı olacaktı. Elektrik kesildiğinde voltaj değişiminden dolap bozulmasın diye fiş çekilecek, elektrik geldikten bir süre sonra fiş takılacaktı. Sadece bozulabilir yiyecekler dolaba konacaktı. Çok fazla buz kullanımı olmayacaktı.

Daha sonra eve telefon geldi. Üç rakamlı bir numaramız vardı. Kulaklığı kaldırıp santral memuruna konuşmak istediğimiz kişinin numarasını söylüyorduk. Çoğunlukla babamın veya annemin işyerini arıyorduk, çoğunlukla onlar arıyorlardı. Ankara’ya taşındığımızda uzun süre telefonumuz yoktu, kooperatif evleri içinde ayrıcalıklı bir kaç evdeki telefonu kullanmak için ricada bulunuyorduk. Sıramız geldi eve dört rakamlı telefon bağlandı. Sonra rakam sayısı altı oldu. Sonra yedi oldu. Ankara için heryer aranabilir oldu. Daha sonra önüne il kodu eklendi. Çevirmeli arama düzeni tuşluya geçti.

Şimdi nerdeyse dünyanın her yerine bedava arama imkanı oluştu. Rusya’ya eğitime gittiğimde otel odası telefonundan Ankara ile konuşabilmek için bir haftasıra beklemiştim. Sıra geldi hat bağlandı, arada her iki tarafın dinleme servisleri girdi konuşulamaz oldu. 

ODTÜ birinci sınıfta ilk defa Fortran bilgisayar eğitimi aldım. Program hazırlıyor, kutular dolusu delikli kart basıyorduk. Bütün okul tek bir bilgisayarı kullanıyorduk. Okul bitti ilk onbir yıl fabrikada çalıştım. Proje ofisinde bir adet dört işlem yapılabilen kalkülatör vardı.

1984 yılında Amerikan şirketleri ile ortak iş yapan bir özel müteahhitlik ofisinde mühendis olarak çalışıyordum. Bir ihale için Amerikan ortağımızın satış ekibi uçakta yanlarında çok yeni IBM PC kişisel bilgisayar getirmişlerdi. İhale bitti, bilgisayarı bize bırakıp gittiler. Bir başka Amerikalı bize 5.25 disket içinde Lotus 1-2-3 yazılım getirdi. Sonra bilgisayarlar gelişti, ortak modemler geldi, herkesin masasına masa-üstü bilgisayarlar kondu. Şimdi her masada evde işte laptop kullanılır oldu. 

İnsanlar kafalarını iphone telefonlara gömmüşler, bire bir yüz yüze sesli iletişim kalmadı. Kulaklarda kulaklıklar, yollarda sanki kendi kendine konuşan insanlar var. Ya birileri ile konuşuyorlar, ya da müzik dinliyorlar. Iphone bağlantılar yeni otomobillere bluetooth ile girmiş. Şirket toplantılarında herkes laptop veya iphone açıyor kimse toplantıyı takip etmiyor. Sunum yapmaya gidiyorsunuz, katılanlar sizi dinlemiyor. Toplantı sırasında sanki çok acelesi varmış gibi email cevap veriyorlar.

Bir şirkete eğer satış sunumu için gitmiş isem, sunumun powerpoint yazılımını, demo uygulamasını, dökümanları hepsini USB bellek içinde katılımcılara veriyorum. Demo ugulamasını laptop bilgisayarlarına yüklemelerini istiyorum. “Loptop bilgisayarına yazılımı yükleyemeyen zaten yazılımı kullanamaz, boşuna uğraşmayın” diyorum. Demo yazılım hekesin laptop bilgisayarına öyle böyle yükleniyor, ekrandan onlara olayın kullanımını anlatıyorum. Bir anlamda onların ekranını esir alıyorum. 

Öğrenciler için üniversite anfisinde termik santral sunumu yapıyorum. Tüm öğrenciler iphone ile başka şeylere sosyal ağlara bakıyorlar. Ben de ilgiyi toplayabilmek için çözüm buldum. Bilmedikleri bir konuyu soruyorum, google ile cevabı bulmalarını istiyorum.

Türkiye de kömür rezervi, Afşin Elbistan A-B termik santralleri, doğalgaz boru hatları, Ukranya savaşının bize etkileri. Ben sordukça yetişebilmek için iphone cihazları daha hızlı ve etkin kullanıyorlar. Cevabı öğrenciler kendileri buluyorlar. Powerpoint sunumları. Demo kullanımları internet web sayfaları üstünden bilgisayarlarına indirmelerini istiyorum. Kendiekranlarından takip etmelerini sağlıyorum. 

Covid sürecinde hepimiz karantina altında idik, sokakta açık havada yürümek bile tehlikeli dendi. Asansöre eldivenlemaskeli olarak indik bindik. Bir anda zorunlu olarak evden online çalışma düzeni oluştu, ofis çalışanları artık evden çıkmadan online bilgisayar çalışması yapıyorlar.

Bebekli anneler evlerinde call-center operatörü olarak çalışabiliyorlar. “İnformation technology” uzmanları, satıcılar, bankacılar evlerinden uzaktan çalışabiliyorlar. Kurye eve getirservisleri bir anda arttı. Internet bankacılığı gelişti. Akademisyenler derslerini online internet üstünden vermeye başladılar. Ancak arada bir ofise uğrayıp yüzünüzü göstermeniz lazım, yoksa terfi alamıyorsunuz.

Madem modern teknoloji bize geldi , biz de onu kendi amacımıza uygun kullanırız. İlerde daha gelişmiş teknolojiler üretilecek, yeni modern cihazlar araçlar piyasaya sürülecek, biz de onlardan faydalanırız. Biz üniversite iken hocalar saydam transparant tepegöz projeksiyon cihazları kullanırdı, hızla Powerpoint sunumlara geçtik. Yeniliklerden Korkmayalım, onları hepimizin faydasına kullanalım.