İthal kömür kenti Zonguldak!

Dr. Nejat TAMZOK

Geçtiğimiz günlerde Uluslararası Kömür Kongresi’nin davetlisi olarak Zonguldak’taydım.

İki gün boyunca hem kömürle ilgili bilimsel gelişmeler hem havzadaki madenciliğin sorunları hakkında bilgilenme fırsatı buldum.

Salgın nedeniyle birkaç yıldır ziyaret edemediğim Zonguldak’a tekrar gelmekten elbette büyük keyif aldım. Ama çocukluk yıllarımın bu sihirli şehrine her gelişimde, tarihinden bir parçanın daha hoyratça koparılmış olduğunu görmenin üzücü olduğunu da söylemem gerekir.

Üstelik Zonguldak’ta üzücü olan sadece bu da değil; bir zamanlar ürettiği kömürlerle ülke enerjisinin temel taşlarından biri olan “Kara Elmas Diyarı”, artık bu niteliğinden uzaklaşmış görünüyor.

Neden derseniz, bir zamanlar yılda 5 milyon tona yakın kömür üretimi yapılan Zonguldak Havzası’nda artık 100 yıl öncesinin rakamlarına dahi zor ulaşılabiliyor. Havzanın, 70’li yıllarda neredeyse yüzde 15’leri bulan Türkiye’nin enerji arzına katkısı, sadece 10 yıl öncesine göre bile üç kat azalarak binde 4’lere kadar geriledi.

Nihayetinde, bugün artık Zonguldak, Türkiye’nin en fazla göç veren şehirleri arasında beşinci sırada. Ürettiği ekonomik değerin ülke toplamı içerisindeki payı gerilerken ve milli hasılaya katkı veren iller sıralamasındaki yeri her yıl biraz daha alt sıralara düşüyor.

Ama hepimiz biliyoruz ki bu havza, hâlâ ülkemizin en değerli taşkömürü rezervlerine sahip. Ve üstelik kömür, -her ne kadar dünyanın en sevilmeyen emtiası da olsa- neredeyse 10 katı bulan fiyat artışlarıyla son iki yılda değeri en fazla artan varlıklardan biri haline geldi.

Bugün pek çok ülke, giderek daha pahalı hale gelen ithal kömür yatırımlarını yavaşlatırken, yerli kömür yatırımlarını sürdürme yönünde tercihler kullanıyor. Başta Çin ve Hindistan olmak üzere çok sayıda Asya ülkesi ile Avustralya, Meksika, Polonya gibi OECD ülkeleri dâhil kırka yakın ülkede kömür yatırımları önemli ölçüde devam ediyor. Aslına bakarsanız, rezervleri tükenmeden ya da enerji arz güvenliğini sağlama almadan kimsenin kömürden vazgeçtiği falan da yok.

Son yıllarda anti-kömür kampanyalarının şampiyonluğunu yapan Avrupa Birliği’nde dahi -enerji kriziyle karşı karşıya kalınınca- bir anda “kömüre dönüş” sesleri duyulmaya başlanmış durumda. İşler sarpa sardığında, Yeşiller Partisi’nin de içinde olduğu ve tüm kömür santrallerini kapatmayı hedefleyen bir hükümetin bile Almanya’da kömüre dönmekte tereddüt etmeyeceği görüldü.

Kömürün temiz bir yakıt olmadığını, küresel ısınmanın en önemli faillerinden biri olduğunu biliyoruz. Türkiye, elbette daha temiz enerji formlarına yönelmeli ve fosil yakıtlardan yenilenebilirlere doğru evrilmekte olan enerji dönüşüm süreçlerine ayak uydurmalı. Ancak, enerji ihtiyacının tamamen temiz kaynaklardan sağlanamadığı bir süreçte kömür yakmak durumunda kalınacaksa, tercih elbette yerli kömürden yana olmalıdır.

Dolayısıyla, Zonguldak Havzası’ndaki kömürler de mutlaka değerlendirilmeli. Ancak bu hedef bir türlü başarılamıyor. “Yerli ve milli” sloganı öne çıkarılarak yerli kömürlerin kullanımının arttırılması gereği her fırsatta vurgulanıyor ama bir türlü sonuç alınamıyor.

Kamu, (Türkiye Taşkömürü Kurumu) her geçen yıl kömür üretiminden çekiliyor, ancak -uluslararası piyasalardaki kömür fiyatlarının rekorlar kırdığı bir dönemde dahi- özel firmalar dişe dokunur bir yatırım yapamıyor. Havza üretimi hızla gerilerken ortada somut bir plan ya da ciddi bir proje görünmüyor.

Dahası, sanki havzada hiç kömür yokmuş gibi, Zonguldak’a Türkiye’nin en büyük ithal kömür santrali kurulmuş durumda. Ekonomiye ya da istihdama katkısının yerli kömür projelerine göre çok daha az olduğunu bildiğimiz bu santralin yıllık kömür tüketimi -tüm üniteleri devredeyken- 8,4 milyon ton civarında.

Yani Zonguldak Havzası, yılda 1,2 milyon ton kömür üretiyor ama neredeyse 9 milyon tona yakın da ithal kömür tüketiyor.

Sonuç olarak, “Kömür Kenti” Zonguldak, artık “İthal Kömür Kenti”ne dönüşmüş durumda. Ve Zonguldak, bu yeni vasfıyla tüm kömür varlığına rağmen kendi ürettiğini değil ülke sınırları dışındaki başka madencilerin emeğiyle üretilen kömürü tüketiyor.