Kömür işçileri Covid 19’dan korunmalı!

Dr. Nejat TAMZOK

Madencilik zor meslektir.

Çalışma koşulları son derece ağırdır. Toz, rutubet, gaz, gürültü, karanlık hiç eksik olmaz. Tüm bunların ortasında ve çoğunlukla beden gücüyle dünyanın en zor, en tehlikeli mesleği yapılır.

Böyle olunca, madencinin meslek hastalıkları da saymakla bitmez.

Ama madencinin asıl kâbusu, solunum sistemi hastalıklarıdır. Özellikle kömür madencisinin.

Kömür ocaklarında çalışan, yıllarca kömür tozu, gaz ve kimyasal madde soluyan madencilerin ciğerleri, yaşamları boyunca büyük risk altındadır. Nefes darlığı, astım, kronik bronşit, pnömokonyoz, silikozis, kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) ve akciğer kanserleri kömür madencileri arasında yaygındır. Bu hastalıklar çalışma sırasında görülebildiği gibi, iş bırakıldıktan yıllarca sonra da ortaya çıkabilir.

MADENCİLER EN BÜYÜK RİSK GRUBU

Çin'in Wuhan şehrinde başlayan ve CoVID-19 olarak adlandırılan virüs salgını tüm dünyayı kasıp kavurmakta. Bu satırların yazıldığı sırada toplam vaka sayısı 1 milyonu, salgından ölenler ise 50 bini geçmişti. Türkiye’de ise yaklaşık 18 bin vaka ve 350’nin üzerinde ölüm saptanmıştı. Hem dünyada hem ülkemizde vaka ve ölüm sayılarının çok daha fazla olması bekleniyor.

Dünya Sağlık Örgütü'nün raporlarına göre ölüm vakaları çoğunlukla ileri yaştakilerde ve özellikle kronik akciğer hastalıkları başta olmak üzere hipertansiyon, diyabet, kardiyovasküler hastalık ya da kanser gibi hastalıkları olan bireylerde görülüyor.

Solunum sistemindeki zayıflık, hem enfeksiyon ihtimalini artırmakta hem enfeksiyon olduğunda hastalığın çok daha ağır seyretmesine yol açıyor.

Dolayısıyla halen çalışıyor ya da işi bırakmış olsun, kömür madencileri CoVID-19 karşısında en büyük risk gruplarından birini oluşturuyor.

TTK DURDURDU, TKİ HALA ÜRETİYOR

Birkaç gün önce Türkiye Taşkömürü Kurumu Covid-19 salgını nedeniyle kömür üretimini tamamen durdurdu. Buna göre, yeraltında sadece ocakların güvenliğini sağlamak amacıyla bakım ya da kontrol işleri yapılacak.

Bu karar doğrudur. İlgili kurum, çalışanlarının risk altında olduğunu bilerek bu kararı almıştır.

İyi ama kamu kurumu böyle bir karar alırken, Zonguldak Havzası’ndaki özel maden işletmelerinde üretim neden devam ediyor? Doğrusunu isterseniz, havzadaki kamu çalışanları gibi özel sektör çalışanları da hem kendileri hem de çevreleri bakımından risk taşımaktadır. Dolayısıyla, özel firmaların da Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun yaptığı gibi üretimlerini durdurması yerinde olacaktır.

Dahası, kömür üreten bir kamu kuruluşu Zonguldak’ta üretimini durdururken diğer bir kamu kuruluşu olan Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu ve bu kurum adına üretim yapan özel firmalar üretimlerini sürdürmeye devam etmektedir. Zonguldak Havzası’nda tespit edilen risk, ülkedeki tüm kömür madenlerinde çalışanlar için aynı düzeydedir. Dolayısıyla aynı tedbirler ülkedeki bütün kömür işletmeleri için alınmalıdır.

ZONGULDAK’TAKİ KÖMÜR KRİTİK DEĞİL

Elbette salgına ilişkin alınacak tedbirlerin, ülkenin ekonomik hayatının felce uğramasına yol açmaması gerekir. Salgın sırasında vatandaşların ya da ekonominin temel ihtiyaçları karşılanabilmelidir. Enerji de bu temel ihtiyaçlar arasındadır.

Bununla birlikte Zonguldak Havzası’nda üretilen kömürlerin Türkiye’nin toplam enerji ihtiyacına olan katkısı neredeyse binde 4 ile ihmal edilebilir bir noktadadır. Buradaki kömürlerle beslenen tek elektrik santralinin çalışması, baca filtresi olmadığı için bu yılbaşında durdurulmuştur. Havzadaki diğer elektrik santralleri ise ithal kömür yakmaktadır.

Dolayısıyla havzadaki kömür üretimi Türkiye ekonomisi için kritik olabilecek bir noktada değildir.

Zonguldak Havzası dışındaki kömürlerin ise yüzde 80’ine yakını elektrik üretiminde kullanılmakta ve ülke elektrik ihtiyacının yaklaşık yüzde 12’si bu kömürlerden karşılanmaktadır. Bunun dışında, ülke sanayiinin sadece yaklaşık yüzde 4’lük bölümü, ısınma ihtiyacının ise yaklaşık yüzde 6’sı yerli kömür kullanmaktadır.

Ekonomik durgunluğa bağlı olarak elektrik talebinin düşmekte olduğu, diğer yandan önümüzdeki günlerde havaların ısınmasıyla yakacak amaçlı kömüre olan ihtiyacın da gerileyeceği dikkate alındığında, yukarıda değinilen talebin kontrollü olarak karşılanabilmesi mümkündür. Dolayısıyla yerli kömür üretimlerinin kontrollü şekilde ve öncelikle yeraltı işletmelerinden başlayarak azaltılması, işçilerin ücretli izne çıkarılması ve bu dönemde elektrik üretiminde yerli kömür yerine diğer kaynaklara öncelik verilmesi uygun olacaktır.

KÖMÜR İŞÇİLERİ KONTROLDEN GEÇİRİLSİN

Hiçbir şey sağlıklı yaşamdan daha değerli değildir. Yeraltı kömür işletmecileri için daha geçtiğimiz günlerde yeni bir teşvik kararının yayınlandığını biliyoruz. Bununla birlikte, içinden geçtiğimiz günler teşvik düşünme değil, çalışanlara sahip çıkma zamanıdır. Özel sektör kömür işletmecilerinin kamuyla yaptıkları taahhütler ise dondurulmalı ve bunlardan kaynaklanan borçları ertelenmelidir.

Kömür madenleri enfeksiyonların yayılması bakımından en uygun ortamlardır. Bu nedenle, Zonguldak Taşkömürü Kurumu’nun aldığı önlemlerin ülke genelindeki tüm kömür işletmelerine yaygınlaştırılması en doğrusu olacaktır.

Son söz de halk sağlığı yetkilileri için: Ülkemizde bugün kömür madenciliğinin yoğun olarak yapıldığı belirli bölgeler bulunmaktadır. Bunlar arasında; Zonguldak Havzası, Manisa-Soma, Kütahya-Tavşanlı, Muğla-Yatağan-Kemerköy-Yeniköy, Ankara-Çayırhan, Trakya, Bursa-Orhaneli, Çanakkale-Çan, Bolu-Göynük, Balıkesir, Çorum, Amasya, Kahraman Maraş-Elbistan, Şırnak öne çıkmaktadır. Bu bölgelerdeki kömür işletmelerinde çalışanların sayısının 60 bin civarında olduğu tahmin edilmektedir. Dolayısıyla halen çalışıyor ya da işi bırakmış olsun bu bölgelerdeki kömür madencilerinin tespit edilerek kontrolden geçirilmeleri ve izolasyona tabi tutulmaları uygun olacaktır.

Ankara/Nisan 2020

Not: Bu yazı yayına hazırlandıktan sonra, Zonguldak Havzası’nda faaliyet gösteren özel sektör kömür işletmelerinin de tedbir amaçlı olarak kömür üretim faaliyetlerini durdurduğu bilgisi alınmış, ancak tam olarak teyit edilememiştir.