Milli Savunma Bakanlığı ve iklim değişikliği üzerine

H. Zafer ARIKAN

Sil baştan başlamak gerek bazen…
Şebnem Ferah


Değerli Okurlar,
Sevgili Yönetmenimiz Mehmet Kara’nın “Enerji Meselesini Sil Baştan Ele Almak” yazısını okuyunca, aklıma birden Şebnem Ferah’ın efsane şarkısının sözleri geldi ve uzun zamandır düşündüğüm ama fırsat bulamadığım bu yazıyı yazmak bir zorunluluk oldu. Evet Mehmet Kara çok haklı; sil baştan başlamak gerek bazen, her şeyi sıfırlamak... 

Endüstri 4.0 çoktan Endüstri 5.0’a evrildi, yapay zeka her alanda önemini ve ağırlığını arttırdı; enerji alanında birçok inovasyon ve farklı uygulamalar ön plana çıktı; enerji dönüşümü ve dijitalleşme tam gaz devam ediyor. Hepsinden önemlisi, Türkiye enerji üretiminde yenilenebilir enerjinin payını Ocak ve Şubat aylarında %51’in üzerine çıkardı. Bunlar olurken ne yazık ki enerji sektöründe gerekli planlama ve koordinasyonun iyi yapıldığını söylemek çok zor. Neredeyse her ay yeni bir düzenleme yapılıyor ve kimi işlerde çıkartılan bazı yönetmelikler geriye doğru işleyebiliyor.

Bu çeşit belirsizliklere(siz onu risk olarak da anlayabilirsiniz) şerbetli bizim insanımız dışında, hangi yabancı bu ülkede yatırım yapar? Bu belirsizliğin/riskin bedelini kim nasıl öder, ayrıca niye ödesin? 

Bugün ele almak istediğim konu en büyük enerji tüketicilerinden olan Milli Savunma Bakanlığının iklim değişikliği ve enerji konusundaki durumu. MSB, bağlılarıyla birlikte en önemli enerji tüketicilerinin başında geliyor ve bir çok enerji projesini uygulamaya koyabilmek anlamında hem coğrafi olarak hem de alt yapı bağlamında en uygun olabilecek proje test(ARGE Laboratuvarı) imkanını bize sunuyor. 

Sorum şu, MSB hem elektrik tüketicisi hem de elektrik üreticisi yani bir prosumer olamaz mı ve Ar-Ge çalışmalarında doğrudan görev alamaz mı? Bu konu, Enerji Bakanlığı ile Milli Savunma Bakanlığı arasında hiç görüşülmüş müdür? İklim Değişikliği çalışmalarına MSB’nın katılımının ve desteğinin sağlanması talep edilmiş midir? 

Eskiden askeriyenin ihtiyacı olan sistem, cihaz, malzeme, vb. için askeri standartlar zorunlu kılınır ve maliyetler önemli ölçüde yükselirdi. Oysa bugün hemen her alanda kalite seviyesi yükselmiş ve özellikle karargah olarak kullanılan bina ve tesislerde, istisnalar hariç, bu kadar katı kurallara, askeri standartlara da gerek kalmamış bulunuyor. 

Değerli okuyucular, başta A.B.D. olmak üzere birçok ülkede Silahlı Kuvvetler İklim Değişikliğinin etkileri konusunda (kuraklık, su yönetimi, vahşi orman yangınları, vb.) programlar geliştiriliyor, uygulamaya konuyor ve bunların ciddi biçimde takibi yapılıyor. Siz, yukarıdaki sorularıma kendi sorularınızı eklerken, ben özellikle ABD’de yapılmış ve yapılmakta olan bazı çalışmalardan size bilgiler vermek istiyorum. Böylece bu konuyu neden ele almış olduğumu daha iyi anlayacaksınız. 

ABD Ordusu İklim Stratejisinin ÖNSÖZ’ünden, sizin de ilginizi çekecek birkaç durum tespitini açıklayan cümleyi alıntıladım. “İklim değişikliği Amerika'nın güvenliğini tehdit ediyor ve jeostratejik manzarayı değiştiriyor. İklim değişikliğinin etkileri ağırlaştı ve tedarik zincirlerinde ciddi hasara yol açtı; altyapımıza zarar verdi ve Ordumuzun mensupları ve aileleri doğal afetler ve aşırı hava koşulları nedeniyle önemli ölçüde bu durumdan etkilendi. 

Ordu bu şartlara uyum sağlamalı ve her alanda iklim değişikliğinin getirdiği riskler açısından, işletme ve tesislerinde sera gazı emisyonlarını azaltma konusundaki stratejileri yakından takip edip katkı sağlamalıdır.

Şimdi harekete geçmezsek tesislerimiz, tedarik ve lojistik faaliyetlerimiz, eğitimlerimiz ve riskleri azaltma çabalarımız günden güne daha zor hale gelecektir. Sürdürülebilirliği sağlamak ve daha temiz bir gelecek için, Ordumuz yakıt, su, elektrik ve diğer kaynakların kullanımını optimize etmek durumundadır.” 

Merak edenler için belirteyim, söz konusu dökümanda (United States Army Climate Strategy) tesislerde, tedarik ve lojistik faaliyetlerinde ve eğitim alanındaki orta vadeli hedefler tek tek açıklanmış bulunmaktadır. Ayrıca bu strateji belgesinin tamamlayıcısı olarak 2023-2027 dönemini kapsayan bir Uygulama Planı da hazırlanmış olup (Army Climate Strategy Implementation Plan) çalışmalar bu çerçevede yürütülmektedir. Bu çalışmalarda aynı zamanda verimlilik, farkındalık, sürdürülebilirlik ve yenilenebilir enerjinin yaygın olarak kullanımı vb. konular da ele alınmakta ve bir bütün olarak konuya yaklaşılmaktadır. 

Ben, iyimser olmak istiyorum. Umarım ülkemizde de gerekli iş birliği ve koordinasyon sağlanarak, birçok güzel çalışma gelecek dönemde gerçekleştirilir. Ve böylece başta Türk Silahlı Kuvvetler olmak üzere, birçok bağlı ve ilişkili kuruluşu ile birlikte Milli Savunma Bakanlığı yalnızca bir elektrik tüketicisi olmakla kalmaz, aynı zamanda aynı zamanda, özellikle yenilenebilir enerji alanında bir elektrik üreticisi haline gelir. 

Enerjiyi verimli tüketme konusundaki çalışmalarıyla da bir verimlilik merkezine dönüşebilir. Tabii tüm bunları hayata geçirirken aynı teknoloji uygulama ve test merkezi rolü de üstlenebilir. Ülkede, hatta dünyada bu alanlardaki standartların oluşturulmasına katkıda bulunan bir paydaş olmak da Milli Savunma Bakanlığı'nın taşıyabileceği bir başka vasıf neden olmasın? 

Enerjiyi temiz kaynaklardan üretip, en verimli şekilde kullanmak iklim değişikliği ile mücadele açısından kritik önemde olduğuna göre, bu alanda daha etkin hale gelmiş bir Milli Savunma Bakanlığı, iklim değişikliğine karşı sera gazı salımının azaltılmasına önemli katkılar sağlayan bir kuruma dönüşür. 

Ev başa dönersek... 

Kim bilir, gerçekten “sil baştan başlamak gerek bazen…” 

Tüm okurlarıma esenlikler diliyorum.

Saygılarımla