Mini nükleer reaktörler: Umut değil, disiplin meselesi

Haluk DİRESKENELİ

Son yıllarda enerji tartışmalarında “küçük modüler reaktörler” ifadesi giderek daha sık duyuluyor. Küçük, modüler, hızlı… Kulağa hoş gelen bu kavramlar, ister istemez beklentileri de büyütüyor. Oysa enerji yatırımları, beklentilerle değil; mühendislik disiplini, kurumsal kapasite ve gerçekçilikle başarıya ulaşır.

Küçük Modüler Reaktörler (KMR), genellikle 200–300 MW elektrik gücünde tasarlanan ve fabrikada üretilip sahada birleştirilmesi hedeflenen nükleer santral konseptleridir. Teorik olarak bu yaklaşım; uzak bölgeler, sınırlı şebeke altyapıları ve ilave baz yük ihtiyacı olan sistemler için cazip görünebilir. Ancak “küçük” ifadesi, bu projelerin basit olduğu anlamına gelmez. 

Tam tersine. KMR’ler, ölçek olarak küçülürken hata toleransı neredeyse sıfıra yaklaşan tesislerdir. Özel imalat süreçleri, nükleer kalite standartları, karmaşık lojistik zincirleri ve ileri montaj mühendisliği gerektirir. Yani küçülen şey reaktörün gücü olabilir; büyüyen ise organizasyon ihtiyacıdır.

Bu noktada nükleer enerji dışındaki büyük endüstriyel projelerden önemli dersler çıkarılabilir. Zorlu iklim ve coğrafyalarda inşa edilen büyük ölçekli enerji tesisleri, modüler inşaatın potansiyelini de sınırlarını da açık biçimde göstermiştir. Bu tür projelerde ana üniteler saha dışında üretilmiş, karmaşık kara ve deniz lojistiği planlanmış, zayıf zemin koşulları için ilave altyapı çözümleri geliştirilmiştir.

Sonuç alınmıştır; ancak bu sonuç “hızlı ve ucuz” bir başarı değildir. Aksine, ciddi mühendislik emeği, güçlü proje yönetimi ve yüksek maliyetler sayesinde mümkün olmuştur.

Dolayısıyla KMR’ler için sıkça dile getirilen “hızlı kurulum” iddiası, ancak çok güçlü bir mühendislik altyapısı ve kurumsal kapasite varsa anlam kazanır. Aksi hâlde bu ifade, teknik bir hedef olmaktan çıkıp pazarlama cümlesine dönüşür.

Nükleer santrallerin tarihsel olarak neden 1000 MW ölçeğinde geliştiğini hatırlamak da bu tartışma açısından öğreticidir. Nükleer teknoloji, askerî kökenli araştırmalardan sivil enerjiye evrilirken, büyük ölçekli ve sürekli çalışan baz yük santralleri olarak tasarlanmıştır. Ancak zamanla bu büyüklük; uzun inşaat süreleri, artan maliyetler ve karmaşık regülasyon süreçleri doğurmuştur.

Avrupa’daki bazı büyük ölçekli nükleer projelerde yaşanan ciddi gecikmeler ve maliyet aşımları, bu sorunların en somut örnekleridir. Beton kalitesi, kaynak hataları ve montaj uyumsuzlukları gibi teknik problemler, ölçek büyüdükçe riskin de büyüdüğünü göstermiştir.

KMR fikri tam da bu noktada ortaya çıkmıştır: Daha küçük, daha yönetilebilir ve daha esnek sistemler geliştirme arayışı.

Ancak bugünkü küresel tablo, beklentilerle gerçekler arasında hâlâ önemli bir mesafe olduğunu göstermektedir. Ticari işletmede olan KMR sayısı son derece sınırlıdır. Batı dünyasında henüz tam anlamıyla ticari ölçekte çalışan bir KMR bulunmamaktadır. Mevcut projelerin büyük bölümü lisanslama, finansman veya “ilk örnek” aşamasındadır ve bu aşamalar en yüksek risklerin yaşandığı dönemlerdir.

Ekonomik boyut da en az teknik zorluklar kadar düşündürücüdür. Güncel veriler, KMR’lerin yatırım maliyetlerinin kilovat başına oldukça yüksek seviyelerde olduğunu göstermektedir. Seri üretim sayesinde maliyetlerin düşeceği beklentisi ise şimdilik bir öngörüden ibarettir. Yakıt tedarik zincirlerinin darlığı, düzenleyici standartların tam olarak oturmamış olması ve jeopolitik hassasiyetler de bu tabloyu daha karmaşık hâle getirmektedir.

Türkiye açısından bakıldığında, nükleer enerji yatırımları hâlen büyük ölçekli santral modeli üzerinden ilerlemektedir. KMR’ler ise henüz stratejik değerlendirme ve yol haritası aşamasındadır. Düzenleyici kapasite, kurumsal deneyim ve şeffaflık, bu alandaki en kritik başlıklardır.

Benzer şekilde, KKTC’nin artan elektrik ihtiyacı bağlamında zaman zaman gündeme gelen KMR seçenekleri de, iletim altyapısı ve bölgesel enerji entegrasyonu netleşmeden pratik bir çözüm olmaktan uzaktır.

Sonuç olarak küçük modüler reaktörler ne sihirli bir çözüm ne de göz ardı edilmesi gereken bir teknolojidir. Doğru koşullarda ve tamamlayıcı bir rol içinde anlamlı olabilirler. Ancak mevcut küresel deneyim, hızlı kurulum ve düşük maliyet beklentilerinin bugün için sınırlı bir gerçekliğe sahip olduğunu göstermektedir.

Enerji projelerinde başarı; teknoloji heyecanıyla değil, mühendislik kalitesi, düzenleyici ciddiyet ve gerçekçi planlamayla sağlanır.
KMR’ler de bu temel kuralın dışında değildir.

Dipnotlar / Kaynakça
    1.    IAEA, Advances in Small Modular Reactor Technology Developments, 2024.
    2.    World Nuclear Association (WNA), Small Modular Reactors, 2024.
    3.    OECD–NEA, SMR Construction and Supply Chain Challenges, 2023.
    4.    OECD–NEA, Modular Construction in Large Energy Projects, 2022.
    5.    WNA, History of Nuclear Power.
    6.    OECD–NEA, Evolution of Nuclear Safety Regulations.
    7.    Reuters, European Nuclear Projects: Delays and Cost Overruns.
    8.    National nuclear safety authority technical assessment reports (EU).
    9.    WNA, SMR Status Report, 2024.
    10.    OECD–NEA, Country Reviews on SMR Deployment.
    11.    Lazard / OECD–NEA, Levelized Cost of Nuclear Energy Studies.
    12.    IAEA, Safeguards and Fuel Cycle Oversight Reports.
    13.    IAEA, Fuel Enrichment and Proliferation Controls.
    14.    IPCC, Life-Cycle Greenhouse Gas Emissions of Energy Systems.
    15.    Akkuyu NGS A.Ş., kamuya açık bilgilendirme dokümanları.
    16.    T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, nükleer enerji yol haritası açıklamaları.
    17.    OECD, Country Nuclear Risk and Fuel Supply Assessments.
    18.    Doğu Akdeniz bölgesi enerji iletim altyapısı teknik değerlendirme raporları.