Olmayacak petrol duasına âmin demek

Sabiha KÖTEK

Son bir yıl içinde petrol fiyatları kelimenin tam anlamıyla dibe çakıldı. Bundan dokuz ay önce varili 115 dolar olan petrol son iki ayda gerçekleşen önemli bir toparlanmaya rağmen şu sıralar 40 dolar civarında seyrediyor. 

Petrol fiyatlarındaki bu çakılmanın birçok nedeni var. Bunların hiç biri tek başına belirleyici değil elbette. Ama hepsini bir araya getirince, bugünkü noktaya neden gelindiği gayet anlaşılabilir bir durum. 

Teknolojide yaşanan hızlı gelişmeler (daha az yakıtla aynı işi yapmayı sağlayan makineler, araçlar vs.) petrole duyulan ihtiyacı azaltan bir faktör olarak, fiyat düşüşünün nedenlerinden biri. Bir diğer neden de, talep beklenen hızda artmadığı halde artan petrol üretimi. Hatta yaptırımlar sonrası İran'ın üretiminin ve ihracatının artacağına yönelik beklenti de bunlara ekleniyor.

Ayrıca dünyanın en büyük ikinci petrol tüketicisi Çin başta olmak üzere Asya ekonomilerinin zayıflayan talebi de fiyat düşüşünde etkili önemli bir faktör. Bu arada ABD'nin yüksek miktarlı kaya gazı ve petrolü üretimi ve ihracat yasağının kalkması da şimdilik psikolojik seviyede kalsa da önemli etkiye sahip. Piyasa psikolojisi, spekülasyonlar vb. gibi nedenler de bunlara eklenebilir. 

Tüm bu nedenlerin arasında bulunan ve sessizce büyümesini sürdüren yenilenebilir enerji ise petrol, doğalgaz ve kömür gibi hidrokarbon kaynakların fiyatları üzerinde uzun vadede asıl belirleyici olacak. Ama şimdilik petrol üretiminin ve dolayısıyla piyasada müşteri bekleyen petrol miktarının bolluğu en çok öne çıkan fiyat belirleyicisi... 

Düşük petrol fiyatlarından en fazla zarar görenler, tahmin edileceği üzere petrol üreten ve satan ülkeler. En başta da dünyada en fazla petrol üretimini gerçekleştiren Suudi Arabistan. Bu ülkenin yıllar  boyu elde ettiği yüksek petrol geliriyle yakaladığı lüks ve rahat yaşam tarzı kendini hafiften tehdit altında hissetmeye başladı.

Petroldeki düşüşe bağlı olarak doğalgaz zengini ülkeler de son gelişmelerden zarar gördü, görüyor. Bunların  başında da, hem petrol hem de doğalgaz ihracatçısı konumundaki Rusya geliyor. Devasa enerji projelerini yaşama geçirmede yaşadığı tıkanıklığa ve AB ile yaşadığı sorunlara bir de petrol gelirindeki düşüş eklenen Rusya acil bir fiyat toparlanmasına şiddetle ihtiyaç duyuyor. 

İşte bu nedenle Şubat ayında Katar'ın başkenti Doha'da bir araya gelerek bu gidişata bir hal çare arayan Rusya, Suudi Arabistan, Venezuela ve Katar, diğer üreticilerin de kendilerini takip etmesi halinde petrol üretimini Ocak ayı seviyesinde dondurma kararı aldı. 

Diğer üreticilerin de sürece dâhil olması için Katar kolları sıvadı. Katar, Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) üyeleri ve OPEC üyesi olmayan (ABD, İngiltere ve Rusya) petrol üreticilerini 17 Nisan'da Katar'ın başkenti Doha'da bir araya getirmek için her ülkeye davet mektubu gönderdi. Beklenti, global petrol üretiminin yüzde 73'ünü gerçekleştiren 15 ülkenin toplantıya katılması yönünde.

İşte bu noktadan sonra olaylar biraz karmaşık bir hal almaya başladı. İlk tepkiyi veren Kuveyt, bu karara uyacağını açıklayarak petrol üretimini günde 3 milyon varilde tuttu. Ardından Birleşik Arab Emirlikleri, Irak ve İran da kararı destekleyecekleri yönlü açıklamalarda bulundu.

Ancak daha sonra çark eden İran, yaptırımlar öncesi pazar payını geri kazanana kadar petrol üretimini dondurmayacağını, ayrıca bir dahaki toplantıya da katılmayacağını açıkladı. İran daha sonra tekrar fikıir değiştirerek toplantıya katılacağını ama petrol üretimini kısma kararına katılmayacağını duyurdu. Azerbaycan ve Norveç'ten de petrol üretimini kısma gibi bir planları olmadığı açıklamaları geldi. 

Tahran yönetiminin son zamanlardaki ikircikli tutumu, Katar'daki toplantının nasıl sonuçlanacağına dair bir fikir veriyor. Zira, İran Suudi Arabistan ve Rusya'nın ardından en çok petrol üreten üçüncü ülke. İran, Irak ve Suudi Arabistan`la birlikte OPEC`in üretiminde artışa katkı sağlayan en önemli oyunculardan biri. Yaptırımlar sonrası İran'ın günlük petrol üretimini Mart ayında son dört yılın en yüksek düzeyine çıkararak, 3.2 milyon varile yükselttiğini ve ihracatını da iki kattan fazla arttırdığını hemen belirtelim. 

Gelinen son noktada ise şu ana kadar Katar, Suudi Arabistan, Rusya, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri, Venezuela, Nijerya, Cezayir, Endonezya, Ekvador, Bahreyn Krallığı, Umman ve tabi son dakika sürprizini saklı tutarak İran'ın toplantıya katılacağı netleşti. 

2014'te en fazla petrol üreten ülkeler sıralamasında Suudi Arabistan'ı geride bırakarak ilk sıraya yerleşen, aynı zamanda en fazla petrol tüketicisi olan ABD'nin toplantıya katılması zaten söz konusu değil.

Mart ayında üretimini 150 bin varil artırarak 4,35 milyon varil/güne yükselten Irak'ta işler biraz karışık. Merkezi hükümet ile Kürt Yönetimi arasındaki petrol anlaşmazlığı bir türlü giderilemiyor. Irak Petrol Bakanı da resti çekmiş durumda, kendi inisiyatifiyle Parlamentoya gitmiyor çalışmalara katılmıyor. IŞİD belasıyla uğraşan ve/veya önceliği savaş olan bazı Ortadoğu ve Afrika ülkelerinin önceliği acilen savaşı finanse etmek…

Bir de Uluslararası Enerji Ajansı'nın (IEA) dikkat çektiği bir nokta var. IEA yetkililerinden Neit Atkinson, Suudi Arabistan'ın OPEC içinde üretimi artırma kapasitesine sahip tek üretici olduğuna dikkat çekerek, Rusya ve OPEC'in üretimi Ocak ayı seviyesinde dondurma kararlarının anlamsız olabileceğini belirtti. Atkinson'a göre bu karar daha çok, petrol fiyatlarında istikrar sağlanabileceğine yönelik güven oluşturmaya hizmet eden bir jestten öteye geçmeyecek.

Hal böyle olunca, 17 Nisan'da petrol üreticileri petrol için olmayacak bir duaya amin diyecekler gibi görünüyor.