Rusya enerjimizi keserse…

Dr. Nejat TAMZOK

2015 yılının Kasım ayında Hatay Yayladağı yakınlarında hava sahamızı ihlâl eden SU-24M tipi bir Rus jeti Türk Hava Kuvvetleri tarafından düşürüldü.

Türkiye ile Rusya arasındaki gerilim hızla tırmandı. Kamuoyunda Rusya ile bir çatışmanın yaşanabileceği tedirginliği ortaya çıktı. Hemen sonrasında vatandaşın kafasında bir soru belirdi: Ya Rusya gazımızı keserse?

O günlerde yine Enerji Günlüğü’nde bir yazı yazmış, Türkiye’nin enerjide Rusya’ya ne ölçüde bağımlı olduğunu sorgulamıştım. Yaptığım araştırmaya göre, Türkiye, toplam enerji ihtiyacının yaklaşık yüzde 27’sini Rusya’dan karşılıyordu.

Bugünlerde İdlib sorunu üzerinden Rusya ile yeniden soğuk rüzgârlar esiyor. Vatandaşın aklında yine aynı soru var.

ENERJİDE DIŞA BAĞIMLILIK YÜKSEK

Türkiye, enerjide dünyanın en dışa bağımlı ülkelerinden biri. 2018 yılında toplam kömür tüketiminin yaklaşık yüzde 60’ı, ham petrol ve petrol ürünlerinin yüzde 90’dan fazlası, doğalgaz ihtiyacının ise neredeyse tamamı dışarıdan ithal edildi.[1] Toplam enerji ihtiyacımızın sadece yüzde 28’i yerli üretimle karşılanabildi.

Enerjide Rusya’ya bağımlılığımız ise son derece yüksek. Öyle ki, enerjide tek bir ülkeye bu düzeyde bağımlı olan ülke sayısı çok az.

Türkiye, 2018 yılında kömür ithalatının üçte birini, petrol ve petrol ürünleri net ithalatının dörtte birini, doğalgaz ithalatının yaklaşık yarısını Rusya’dan yaptı. Aynı yıl Rusya’nın toplam net enerji ithalatı içindeki payı yüzde 35, enerji arzı içindeki payı yüzde 27 düzeyinde oldu.

Yani Rusya’ya olan enerji bağımlılığımız bir önceki kriz dönemine göre değişmedi. Rusya, o zaman da dört ampulden en az birini söndürebilecek konumdaydı, şimdi de öyle.

Öyleyse, vatandaş kaygılanmakta haklı mı? Eğer Rusya enerjinin vanalarını kapatırsa, Türkiye ne düzeyde etkilenir?

RUS KÖMÜRÜ GELMEZSE KIYAMET KOPMAZ

Türkiye’de sanayi sektörlerinde ve ısınma amacıyla tüketilen taşkömürünün neredeyse tamamı Rusya’dan ithal edilmekte. Isınma ihtiyacını Rus kömürüyle karşılayan yüzde 10 civarında bir nüfus bulunmakta. Yıllara göre değişmekle birlikte 10 milyon ton civarında olan ithalatın -eğer olağanüstü durumlar için rezerve tuttuğunuz kömür üretim kapasiteniz de yoksa- kısa sürede iç piyasadan karşılanması mümkün olmaz. Uluslararası piyasalardan sağlanabilir, ancak tedarik süresi 4-5 ayı bulur, elbette maliyetler de yükselir. Bu durumda öncelikle çimento sanayi, ardından ana metal sanayi önemli ölçüde etkilenecektir.

Rusya’dan gelen kömürle çalışan santrallerin toplam içindeki payının oldukça az olması nedeniyle, kömür akışı kesildiğinde elektrik üretiminin önemli ölçüde aksayacağını söyleyemeyiz. Demir-çelik fabrikalarının ihtiyacı olan kok üretimi tarafında ise -Rusya’dan önemli bir ham madde ithalatı olmaması nedeniyle- ciddi bir sıkıntı yaşanmayacaktır.

RUS PETROLÜNÜ İKAME ETMEK MÜMKÜN

Rusya’dan gelen petrol ve petrol ürünlerinin başka ülkelerden ikâme edilmesi göreli olarak daha kolay olacaktır. Bunun yanı sıra, büyük oranda ulaştırmada kullanılması nedeniyle tüketimin sınırlandırılması da mümkündür. Rusya’dan gelen petrol ve petrol ürünlerinin elektrik üretimi, sanayi ya da ısınmada önemli bir kullanımı bulunmamaktadır.

Dolayısıyla Rusya’dan enerji tedarikinin tamamen kesilmesi halinde kömür ya da petrol tarafında nispeten daha az sıkıntı yaşanacağını söyleyebiliriz. Asıl problem doğal gaz tarafında olacaktır. Rusya’dan ithal edilmekte olan yıllık 25-30 milyar metre küp civarındaki doğal gazın başka kaynaklardan temini son derece zordur. Ayrıca Türkiye, doğalgaz depolama kapasitesi bakımından da henüz istenilen noktada değildir. Bir önceki krizde doğal gaz depolama kapasitemiz yaklaşık 20 günlük tüketimi karşılamaktayken, bugün bu süre ancak 30 gün civarına kadar yükseltilebilmiştir.

RUS GAZI KESİLİRSE ELEKTRİK DE KESİLİR

Türkiye elektrik kurulu gücünün yüzde 30’u ve sanayisinin ise yaklaşık dörtte biri doğal gaz kullanmaktadır. Dolayısıyla ihtiyacımız olan doğal gazın yarısını sağlamakta olan Rusya’nın sevkiyatı kesmesi durumunda, elektrik üretiminde ciddi bir darboğazın yaşanması ve sanayi sektörlerinin azımsanmayacak ölçülerde etkilenmesi kaçınılmaz olacaktır.

Isınma konusuna gelince, vatandaş kaygılanmakta haklı. Nüfusun neredeyse dörtte birinin ısınma ihtiyacı Rusya’dan ithal edilen doğal gaz ile karşılanmakta. Bu nedenle, vatandaşı birinci elden etkileyecek olan gelişme, ısınmada ortaya çıkacaktır.

AKKUYU NGS RUSYA’YA BAĞIMLILIĞI ARTTIRACAK

Sonuç olarak, ülke enerji ihtiyacının dörtte birinden fazlasını kontrol eden vana, günün birinde kapandığında, ortaya çıkan sonuçlar hiç de arzu ettiğimiz gibi olmayabilir. Bu noktada tek tesellimiz ise Rusya tarafından kurulmakta olan Akkuyu Nükleer Santrali’nin henüz devreye girmemiş olmasıdır. Yoksa çizdiğimiz tablonun içerisine Akkuyu’nun da dâhil olması işleri çok daha zorlaştıracaktır.

Elbette Rusya’nın enerjiyi tamamen kesmesi oldukça uç bir “felaket senaryosu”dur, üstelik kendisinin de bundan önemli kayıpları olacaktır. Ancak enerjide arz güvenliği meselesi de zaten “Dünya’nın bin bir türlü hali olduğu” deyişinden yola çıkmak zorundadır.

[1] Bu makalede, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Uluslararası Enerji Ajansı’nın verilerinden yararlanılmıştır.