Rüzgâr projelerinde mikro konuşlandırma

SEMİH GÜZEL Rüzgar enerjisi projelerinde, yatırımın amortisman süresini etkileyen en önemli kriter, kurulacak santralde üretilecek elektriğin miktarıdır....

SEMİH GÜZEL 

Rüzgar enerjisi projelerinde, yatırımın amortisman süresini etkileyen en önemli kriter, kurulacak santralde üretilecek elektriğin miktarıdır. Peki yatırıma başlarken bunu yüzde 100 ölçebilir misiniz?

İşe başlarken, üretilecek elektrik miktarı hakkında kesin bilgiye sahip olmak mümkün değildir. Ancak sahada elde edilen ölçüm verilerini kullanarak tahmini bir üretim rakamına ulaşabilirsiniz. Bu tahmin gerçeğe ne kadar yakın olursa yatırım süresince planlanan aşamalar da o kadar gerçekçi bir şekilde ilerler.

Rüzgar enerjisi tahmininde neticeyi etkileyen pek çok kriter bulunmaktadır. Öncelikle lisans alınan veya alınması düşünülen alanın seçimi önemlidir. Potansiyel arz eden uygun bir bölge tercih edildikten sonra, bu bölge için proje sahasını en iyi şekilde temsil edebilecek bir veya birkaç yer seçilerek buralara rüzgar ölçüm direkleri yerleştirilir.

Rüzgar ölçüm direğinin sahip olacağı standartlar 22 Şubat 2012 tarihli ve 28212 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Rüzgar ve Güneş Enerjisine Dayalı Lisans Başvurularına İlişkin Ölçüm Standardı Tebliği”’nde yer alıyor.

Yerleştirilen rüzgar ölçüm direklerinden alınacak verilerin sağlamlığı, yatırımın güvenilirliğini de sağlayacaktır. Bu aşamadan sonra sıra, sahanın enerji potansiyelini hesaplamaktadır. İşin bu kısmı her ne kadar çok basit gibi görünse de, düşünülen yatırımın yapılıp yapılamayacağı, eğer yapılacaksa ne kadar sürede kendini amorti edebileceği gibi soruların cevabı buradan çıkacaktır.

Diyelim ki bu aşamaya kadar geldiniz ve rüzgâr ölçüm sonuçları da projeyi hayata geçirme kararı almanızı sağladı. Artık sıra, kuracağınız santralin fizibilite çalışmaları için gerekli ölçümleri, hesaplamaları yapmaya geldi.

Rüzgar santrali projelerinin fizibilite çalışmaları için saha üzerinde gerekli teknik çalışmalar yapılarak, rüzgar türbinlerinin optimum enerji üretimi için koyulacağı yerlerin belirlenmesi gerekiyor. Bu işleme Türkçe literatürde mikro konuşlandırma deniliyor. Bu terimin İngilizce ifadesi olan “micrositing”, sektörde daha çok kullanılıyor.

Micrositing işlemi, bu konuda uzman kişiler tarafından piyasada bulunan belli başlı simülasyon programları kullanılarak yapılıyor. Bu programlardan en çok kullanılanlar WAsP, WindPro, WindSim ve Meteodyn’dir.

Enerji potansiyeli hesaplanacak sahadaki yüzey şekilleri ve rüzgar rejiminin durumu, hangi tip programın kullanılacağına karar verirken çok önemlidir. Daha düz bir alana ve stabil bir rüzgar rejimine sahip sahalarda lineer modellemeli programlar tercih edilmeli. Daha kompleks bir alan ve türbülanslı rejime sahip sahalarda bu tercih, Hesaplamalı Akışkanlar Dinamiği, yani CFD (Computational Fluid Dynamics) yöntemini kullanan programlardan yana kullanılmalı.

Bu hesaplamalar esnasında saha ya da rüzgâr verileriyle ilgili yapılan en ufak bir hata, enerji üretim değerinde ciddi farklar oluşmasına yol açar. Bu da öncellikle beklenen enerji üretimi değerinde bir sapmaya, daha sonra ise bu enerji üretimine göre yapılan finansman desteği ve amortisman süresi gibi mali konularda zincirleme hatalar oluşmasına neden olur.

Böylesi bir hatanın yapılması durumunda, yatırımcı beklediği miktarda üretimi elde edemeyecek, dolayısıyla yıllık bazda istediği finansmana sahip olamayacaktır. Sonuçta, işin daha en başından itibaren yapılan hem teknik hem de finansal hesaplamalarda sıkıntı yaşanacaktır.

Bu yüzden, yatırımcılar rüzgar enerjisi alanında yeterli bilgiye sahip olmadıkları takdirde beklediklerini elde etmek bir yana, ciddi anlamda zararlara uğrayabilir. İşte tüm bu risklerden kurtulmak, bu alanda uzmanlaşmış kişilerden destek alarak mümkün.

Yatırımı takip edecek olan ve projenin başında bulunan kişi veya kişilerin konunun ayrıntılarına hakim, hem teknik hem de mali konularda bilgi sahibi kişiler olmasına özen gösterilmeli.