Suriye’nin enerji kaynakları yeniden paylaşılacak

Sabiha KÖTEK

Türkiye’nin Barış Pınarı Harekâtı’na başlaması Suriye enerji kaynaklarının paylaşımında önemli değişikliklere kapı araladı. Ülkenin Kuzey’ini kontrol eden ve ağırlığını Kürt güçlerin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG), Türkiye’nin Barış Pınarı Harekâtı’na başlamasıyla Şam yönetimiyle uzlaşarak Suriye Ordusu’nu bölgeye çağırdı. Bunun üzerine Rusya destekli Suriye Ordusu, Türkiye sınırında güvenliği sağlamak üzere harekete geçti. 

Olayların bu noktaya gelmesi, içinde ABD, Rusya, Türkiye, Suriye, Kürtler, silah tüccarı ülkeler ve radikal islamcı grupların içiçe geçmiş ilişkileri ve çok çeşitli ve son derece değişken bir dizi politik ve askeri hamlenin sonucu. Bu hamleler için sayfalar dolusu değerlendirme yapılabilir, farklı farklı çıkarımlarda bulunulabilir ama bizi ilgilendiren tarafı enerji. 

SURİYE’NİN ENERJİ POTANSİYELİ

Suriye zengin petrol ve doğalgaz kaynaklarına sahip. Ülkenin henüz el değmemiş Doğu Akdeniz sularındaki potansiyeli dışında, ülke toprakları içinde en verimli petrol sahaları Kürtlerin hakim olduğu bölgede yer alıyor. ABD destekli SDG, Suriye'de petrol kaynaklarının yaklaşık yüzde 70’ini elinde tutuyor. Bölgede 11 önemli petrol yatağı bulunuyor. Deyrizor’u ikiye bölen Fırat Nehri’nin doğusundaki El Ömer, Tanak, Vard, Afra, Kevari, Cafra, Carnuf, Azrak, Kahar, Şueytat ve Galban petrol sahaları, tahmini hesaplamalara göre Suriye’nin enerji kaynaklarının yaklaşık üçte birini oluşturuyor.

Suriye’nin kuzeyindeki Haseke şehrinde küçük çapta yaklaşık 350 kuyu bulunuyor. Suriye Demokratik Güçleri’nin bu kuyulardan günlük 35 bin varil petrol elde ettiği ve aylık ortalama 70 milyon dolar gelir sağladığı ifade ediliyor.

Şam yönetimi ise, Shaer’deki ülkenin en büyük gaz alanlarından birinin yanı sıra Sadad ve Arak sahalarını elinde tutuyor. 

SURİYE’NİN EN VERİMLİ PETROL SAHASI ŞAM YÖNETİMİNE Mİ DEVREDİLECEK?

Kürt-Şam uzlaşısının Şam yönetimine politik kazanımların ötesinde ekonomik olarak geri dönme potansiyelinin yüksek olduğunu düşünüyorum. Bölgede sıkışan Kürt Özerk Yönetimi’nin Şam Ordusu’na minnettarlığını nasıl göstereceğinin ayrıntıları henüz belli olmasa da, (ya da henüz kamuoyu ile paylaşılmasa da) ülkenin en büyük petrol yataklarının kontrolünde Şam yönetiminin önemli oranda söz hakkına sahip olacağını tahmin ediyorum. Nitekim Suriye'nin en önemli petrol rezervinin bulunduğu ve SDG’nin kontrolündeki Deyrizor'daki petrol tesislerinin Şam yönetimine teslim edileceği yönlü söylentiler ortalıkta dolaşıyor. SDG’nin 2017 yılında ele geçirdiği, Deyrizor'un kuzeydoğu kırsalındaki en büyük gaz tesisi Koniko'yu da teslim edeceği söylentiler arasında. 

SURİYE ÜLKENİN YENİDEN İNŞASINDA ÖNEMLİ FIRSAT YAKALAYABİLİR

Böyle bir gelişmenin yaşanması, Şam yönetimi açısından egemenliğini tüm Suriye topraklarında yeniden inşa etmede bir dönüm noktası olabilir. Suriye devletinin SDG’nin kontrolündeki petrol sahalarının da kontrolünü yeniden kazanması, ya da önemli bir paya sahip olması savaş öncesi ülke ekonomisinin cevherini yeniden elinde tutması anlamına geliyor. 2011 yılında başlayan savaş nedeniyle Şam yönetiminin gelir kaybının 74,2 milyar dolar olduğu düşünülürse, bu alanlardaki hakimiyet ülkenin yeniden inşası için çok önemli olacaktır. 

SDF bu kadar köşeye sıkışmadan önce Şam yönetimi ile yapacakları herhangi bir anlaşmanın petrol ve doğalgaz kaynaklarının eşit paylaşımını öngörmesi konusunda ısrarcı davranıyordu. Şimdi ise eli son derece zayıflamış durumda…