Enerji Günlüğü-Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV), Türkiye’nin doğal gaz politikasını kapsamlı biçimde değerlendiren “Türkiye’nin Doğal Gaz Merkezi Vizyonu: Piyasa Yapısı, Stratejik Sınırlılıklar ve Küresel Riskler” başlıklı raporunun ikinci bölümünü kamuoyuyla paylaştı.
Türkiye’nin doğal gaz piyasasına ilişkin mevcut durumu ele alan TEPAV raporu, ülkenin son yıllarda boru hatları, LNG terminalleri, yüzer LNG tesisleri ve depolama yatırımlarıyla teknik ve operasyonel kapasitesini belirgin biçimde artırdığına işaret etti. Rapora göre bu yatırımlar, arz güvenliği açısından önemli bir eşik sağlarken, piyasa işleyişi aynı ölçüde dönüşüm göstermiyor.
BOTAŞ AĞIRLIĞI FİYAT OLUŞUMUNU SINIRLIYOR
Raporda, doğal gaz piyasasında ithalat, iletim, depolama ve fiyatlama zincirinin büyük ölçüde BOTAŞ kontrolünde olması, serbest piyasa koşullarının oluşmasını sınırlayan temel unsur olarak öne çıkıyor. Bu yapı nedeniyle fiyatların büyük ölçüde idari tarifelerle belirlendiği, piyasa temelli referans fiyatların ortaya çıkmadığı vurgulanıyor.
EPİAŞ’TA LİKİDİTE SINIRI
EPİAŞ bünyesinde faaliyet gösteren spot doğal gaz piyasasında teknik altyapı geliştirilmiş olsa da işlem hacmi ve katılımcı sayısının düşük kaldığına dikkat çekilen raporda, bu durumun fiyat sinyali üretimini zayıflattığı kaydediliyor. Uluslararası örneklerde görülen likit ve şeffaf piyasa yapısının Türkiye’de henüz oluşmadığı belirtiliyor.
YERLİ ÜRETİM ARTIŞI SINIRLI ETKİ YARATIYOR
Yerli üretim tarafında Sakarya Gaz Sahası’nın devreye alınmasıyla üretim artışı sağlanmasına rağmen, rapor bu gelişmenin piyasa mimarisinde yapısal bir değişim yaratmadığını ortaya koyuyor. Yerli gazın arz güvenliğine katkı sunduğu, ancak rekabetçi fiyat oluşumu ve serbestleşme açısından sınırlı etki ürettiği ifade ediliyor.
ALTYAPI GÜÇLÜ, PİYASA ZAYIF
Rapora göre Türkiye, güçlü fiziksel altyapısına karşın serbest, şeffaf ve referans üreten bir doğal gaz piyasası oluşturamadığı sürece bölgesel bir gaz merkezi konumuna ulaşmakta zorlanacak. Altyapı ile piyasa yapısı arasındaki bu uyumsuzluk, gaz merkezi vizyonunun önündeki temel engel olarak öne çıkıyor.