Türkiye doğalgaza bakışını gözden geçirmeli

Haluk DİRESKENELİ

Değerli okuyucular, aşağıdaki resim (Frugal Woman - Tutumlu Kadın)
bizim mutfakta asılı. 

Orijinalinin bulunduğu müzesinden almıştım.

Kolları kaslı güçlü kuvvetli aşçı kadın sütü ziyan etmeden kaba çok yavaş döküyor. Siz tabi inci küpeli kız tablosunu hatırlıyorsunuz, filmi yapılmıştı.

Bu resim bence daha önemli.

Bizim evde çay yapılır, çaydanlık saatlerce yanan ocakta durur, bir bardak çay içer bırakırlar. Ben kettle ile su kaynatırım, termosta demler içerim, kimse beğenmez.

Ankara makina fabrikasında yüksek geniş uzun holler vardı. Her kolonda buharlı hava vantilatörleri sıcak hava gönderirler. Kışın üşürdük ama içimizde yün çamaşırlar ayağımızda kalın botlar bulunurdu. Açık hollerde kışın çalışmak zordur.

Avrupa ve Almanya yenilenebilir de başarılı adımlar attılar.

Almanya bizden az güneşlenmesine rağmen çatı GES’i çok iyi ilerletti. Bizim durum maalesef iyice yanlış seviyesinde.

Ankara’da ve Türkiye’de bu kadar güneş ışınımı varken suyumuzu ve ısınmamızı, elektriği dünyanın bir ucundan, Sibirya’dan veya Cezayir’den gelen gazla ısıtmak çok garibime gidiyor.

Çaydanlığı ocağa koyduğumda, sıcak suyu her açtığımda hep bu aklıma geliyor. Bana, bizim yaptığımızın hiç akılcı olmadığını hatırlatıyor.

Bundan 20 -30- 40 yıl önceye göre, güneşten elektrik ve ısınma sağlamanın maliyeti düştüğü gibi yapılabilirliği de arttı

Elin Almanı bizim ne kadar kuzeyimizde, buna rağmen havadan bakıldığında nerdeyse güneş panelsiz veya kollektörsüz çatı yok.

Bizim acilen akıllı bir enerji politikasına ihtiyacımız var.

40 sene önce doğal gaz Ankara’nın kirli havası için kurtarıcı olmuştu.

Ama artık daha rasyonel olunmalı diye düşünüyorum.