Türkiye Emisyon Ticaret Sistemi’ne hazırlanıyor

Enerji Günlüğü – İstanbul Bilgi Üniversitesi ve Almanya’da bulunan Konstanz Üniversitesi uzmanları, Türkiye’de Emisyon Ticaret Sistemi’ne yönelik...

Enerji Günlüğü – İstanbul Bilgi Üniversitesi ve Almanya’da bulunan Konstanz Üniversitesi uzmanları, Türkiye’de Emisyon Ticaret Sistemi’ne yönelik bir saha araştırması gerçekleştirdi.  

İstanbul Bilgi Üniversitesi Çevre, Enerji ve Sürdürülebilirlik Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Ayşe Uyduranoğlu ve Konstanz Üniversitesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Zahide Eylem Gevrek, “Emisyon Ticaret Sistemi”ne Türkiye’de işletmeler tarafından verilen desteği inceledi. 404 işletme ile yapılan anket çalışmasında, işletmelerin nasıl bir “Emisyon Ticaret Sistemi” beklentisi içinde olduğuna dair önemli veriler sundu. 

ETS nedir?

Emisyon Ticaret Sistemi (ETS), Kyoto Protokolü çerçevesinde karbon emisyonunu azaltma taahhüdünde bulunan ülkelerde uygulanan bir ‘karbon salınım izni piyasası’ olarak tanımlanıyor. 

Sistem şöyle işliyor; yönerge tarafından belirlenen tesisler (genelde enerji santralleri, büyük yakma tesisleri, petrol rafinerileri, kok fırınları, demir-çelik fabrikaları, çimento fabrikaları gibi yüksek karbondioksit yayan tesisler) için azami emisyon salınım izinleri veriliyor. Üye ülkeler için belirlenmiş izinler yıllık olarak Avrupa Komisyonu tarafından belirleniyor. Üye ülkeler de ülke içindeki tesislere ücretsiz salınım hakkı veriyor. Sistemin özünü oluşturan kısımda ise, yılsonunda bu izinleri aşmayan tesisler, sınırları aşan tesislere artakalan miktarları satabiliyorlar. Fiyatlandırmalar da o yıl içindeki arz ve talebe göre değişiyor. 

Türkiye henüz ETS’ye dahil olan ülkeler arasında değil. Ancak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Emisyon Ticaret Sistemi’ne (ETS) iştirak süreci için hazırlıklarını sürdürüyor. Bu kapsamda İstanbul Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Ayşe Uyduranoğlu ve Konstanz Üniversitesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Zahide Eylem Gevrek’in “Küresel İklim Değişikliği ve Emisyon Ticareti: Yeşil Ekonomi Tasarımına Önermeler” başlıklı çalışması, TÜBİTAK 1001 tarafından desteklendi ve işletmelerin ETS’den beklentilerini ve desteğini ortaya koyarak Bakanlığın çalışmalarına ışık tutacak veriler sağladı.  

İşletmeler fiyat dalgalanmalarına karşı devlet kontrolü istiyor

Anket çalışmasında İstanbul, Kocaeli, Bursa ve Gaziantep gibi 13 sanayi kentinde faal durumda bulunan 404 adet işletme ile görüşmeler yapıldı. İşletmeler faaliyet gösterdikleri cam, çelik, çimento, demir, enerji, kağıt ve karton, metal, seramik gibi emisyon salınımı fazla olan sektörlerden rastgele örneklendi. 

İstanbul Bilgi Üniversitesi Çevre, Enerji ve Sürdürülebilirlik Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Ayşe Uyduranoğlu, anket çalışmasını iki aşamalı planladıklarını kaydetti ve şunları söyledi, “Anketin ilk bölümünde işletmelerin iklim değişikliğiyle mücadele uygulamalarının ETS’ye verdikleri desteği nasıl etkilediğini, ikinci bölümde ise ETS tasarımına ait tercihlerini sorguladık. ETS’nin iklim değişikliği ile mücadelede etkili bir politika aracı olarak görülmesi ve karbon ayak izi hesaplaması yapılması, ETS’yi destekleme olasılığını sırasıyla yüzde 50,2 ve yüzde 3,3 oranlarında artırıyor. Anketten elde ettiğimiz verilerle oluşturduğumuz Yeşil Uygulama Pratikleri Endeks’i, ekolojik sürdürebilirlik ve yeşil uygulama pratiklerine önem veren işletmelerin, daha yüksek bir olasılıkla ETS’yi desteklediklerini gösteriyor”.

“ETS kurgulanırken işletmelerin tercihleri dikkate alınmalı”

İşletmeler, ETS’nin nitelikleriyle ilgili tercihlerini bildirirken öncelikle kendilerine tanınacak kotanın geçmiş emisyon hacimleri dikkate alınarak tayin edilmesi beklentisini öne çıkardılar. Tercih ettikleri sistemde kullanmadıkları kotanın kullanım süresinin üç yıl olması, kotanın bitmesi halinde istedikleri kadar alım yapılabilmesi, kota fiyatının serbest piyasada belirlenmesi ancak aşırı fiyat dalgalanmalarının önlenmesi için taban ve tavan fiyatlarının hükümet tarafından belirlenmesi gibi kriterler de öne çıkan talepler arasındaydı.

Doç. Dr. Uyduranoğlu, ETS’nin yeni ve çok bilinmeyen bir sistem olduğunu; işletmelerin anketi cevaplarken riskleri minimize etme eğilimiyle yaklaştığını belirtti ve hükümetin ilk aşamada ETS’yi işletmelerin tercihleri yönünde kurgulamasının, sistemin etkinliğini artırabileceğini kaydetti. 

“Türkiye’nin de sorumluluk alması bekleniyor”

Birçok gelişmiş ülkenin Kyoto Protokolü ile sera gazı azaltımında sorumluluk aldığını ve protokolün 17’nci maddesinin öngördüğü emisyon ticaretinden faydalandığını belirten Doç. Dr. Ayşe Uyduranoğlu, “Dünyadaki sıcaklık artışının, bu yüzyıl sonuna kadar 20ºC ile sınırlandırılması için 2020 sonrasında sadece gelişmiş ülkelerin değil, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu gelişen ülkelerin de iklim değişikliğiyle mücadelede sorumluluk alması bekleniyor. Son yıllarda Türkiye’de küresel iklim değişikliği ile mücadele konusu tartışılmaya başlandı, Emisyon Ticaret Sistemi’nin (ETS) kurulması konusunda adımlar atıldı. İklim değişikliğine neden olan sera gazları emisyonunun azaltılmasında ETS ve Karbon Vergisi gibi piyasaya dayalı mekanizmaların etkinliği litaretürde uzun süredir tartışılıyor. ETS’nin sanayi kaynaklı emisyonları regüle ettiği AB üyelerinde sera gazı emisyonlarında azalma kaydediliyor” diye konuştu.