Türkiye, enerji stratejisini doğru belirlemeli

Enerji Günlüğü - AB’yi sarsan ekonomik kriz, Arap Baharı, İran’la yaşanan nükleer silah tartışmaları, ABD’de kendini iyiden iyiye hissettiren konvansiyonel...

Enerji Günlüğü - AB’yi sarsan ekonomik kriz, Arap Baharı, İran’la yaşanan nükleer silah tartışmaları, ABD’de kendini iyiden iyiye hissettiren konvansiyonel olmayan petrol ve doğalgaz üretim artışı gibi gelişmelerin, enerji piyasalarında yeni dengelerin oluşmasına yol açtığını söyleyen Akenerji Genel Müdürü Ahmet Ümit Danışman, Türkiye’nin de bu yeni düzende yerini doğru seçmesi gerektiğini dile getirdi. Dünya gazetesine konuşan Danışman, sektördeki gelişmelerin Türkiye ekonomisini doğrudan etkileyeceğini kaydetti. Uluslararası Enerji Ajansı’nın hesaplamalarına göre 2035 yılına kadar enerji talebinin dünya genelinde üçte bir oranında artacağını söyleyen Ahmet Ümit Danışman, önümüzdeki yıllarda dünyada yaşanacak olan gelişmelerin, elektrik üretimindeki kaynak çeşitliliğini şimdiden etkilemeye başladığını aktardı. Danışman, sözlerini şöyle sürdürdü: “ABD’de doğalgaz arzındaki artış, elektrik üretiminde son 5 yılda doğalgazın payının yüzde 20’den yüzde 30’a çıkmasına, kömürün payının ise yüzde 50’den yüzde 38’e gerilemesine neden oldu. ABD’de tüketimi azalan kömür Avrupa’ya ihraç ediliyor ve Avrupa’da kömürden elektrik üretimi artıyor.Bu arada Fukushima olayı, ülkeleri nükleer enerji konusunda bir karar verme noktasına getirmişti; ki bu da, yaşanan ekonomik kriz nedeniyle yenilenebilir enerjiye verilen teşviklerin tartışıldığı Avrupa’yı büyük bir ikileme düşürdü.”

GAZ SIKINTISI YAŞAMAMAK İÇİN DEPOLAMA TESİSLERİNE ÖNEM VERİLMELİ

Türkiye’nin, petrol ve doğalgazın neredeyse tamamını dışarıdan temin eden bir ülke olarak, yaşanan gelişmeleri dikkatle takip edip stratejisini geliştirmesi gerektiğinin altını çizen Danışman, “Halen elektrik üretiminin yüzde 43’ünü doğalgazdan elde ediyor olması nedeniyle, dışarıda yaşanan gelişmeler sadece elektrik sektöründe değil doğrudan Türkiye ekonomisinin bütünü üzerinde etkilere sahip. Bu bağlamda, doğalgaz alımlarında ülke çeşitliliğinin sağlanması, altyapının kuvvetlendirilmesi ve depolama tesislerinin inşası ileride doğalgaz tedariğinde sıkıntılar yaşanmaması açısından çok önemli” diye konuştu.

YERLİ VE YENİLENEBİLİR KAYNAKLAR ÖNE ÇIKIYOR

Arz güvenliğinin sağlanması açısından üzerinde durulması gereken bir diğer konunun da; yerli ve yenilenebilir kaynakların kullanımı olduğunu ifade eden Genel Müdür Danışman, 2009 yılında yayınlanan Strateji Belgesi’nde yer alan hedeflerin yol gösterici nitelikte olduğunu söyledi. Danışman, “Bu belgeye göre 2023 yılına kadar, mevcut linyit ve taşkömürü kaynaklarının tümünün değerlendirilmesi, nükleer enerjinin payının en az yüzde 5’e çıkarılması, hidroelektrik potansiyelinin tamamının kullanılması, rüzgâr enerjisi kurulu gücünün 20 bin megawatt’a (MW) çıkarılması ve 600 MW’lık mevcut jeotermal potansiyelinin tamamının işletmeye alınması hedefleniyor” dedi.

YENİLENEBİLİR ENERJİ TEŞVİK EDİLMELİ

Ülkede uygun yatırım ortamı sağlandığı takdirde bu hedeflerin gerçekleştirilmesinin mümkün olduğunu belirten Danışman, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’nin artan elektrik talebi, yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarına verilen öncelik, coğrafi konumu, global pazarlara yakınlığı ve ENTSO-E üyeliği ile sınır ötesi elektrik ticareti imkanının sağlanması göz önüne alındığında, Türkiye Yenilenebilir Enerji Piyasası’nın yüksek bir gelişim potansiyeline sahip olduğu açık. Yenilenebilir Enerji Piyasası’nda yatırımların piyasa şartlarına uygun teşvik mekanizmalarıyla desteklenmesi piyasa gelişimine katkı sağlayacaktır. Öte yandan teşvik mekanizmalarının izlenmesi, değerlendirilmesi ve piyasanın gelişimine göre gerektiğinde revize edilmesi de önem taşıyor. Tabii bu arada iletim alt yapısı da, yenilenebilir kaynaklı elektriğin sisteme entegrasyonunu sağlayacak şekilde geliştirilmeli ve ihtiyaç duyulan yatırımlar zamanında gerçekleştirilmeli.”