Türkiye’de KYKD teknolojilerinde öncelik imalat sektörüne verilmeli

Türkiye’nin sınırlı karbon yakalama, kullanma ve depolama kapasitesinin ancak maliyetlerinin düştüğü durumda ve uzun vadede çimento ve demir-çelik sektörlerinin sera gazı salımlarının azaltılması için kullanılabileceği kaydedildi.

Enerji Günlüğü - Uluslararası düzeyde 2050 yılında net-sıfır salıma ulaşmak için kullanılacak araçlardan biri olarak görülen KYKD (Karbon Yakalama, Kullanma, Depolama) teknolojileri, Türkiye’nin 2053 net-sıfır hedefi doğrultusunda başlıca tartışma konularından biri olarak gündemde.

Kaynak, Çevre ve İklim Derneği (REC) tarafından yayımlanan “Türkiye’nin Karbon Yakalama, Kullanma ve Depolama Potansiyeli” raporuna göre, karbon yakalama, kullanma ve depolama (KYKD) teknolojileri Türkiye’nin 2053 net-sıfır hedefi için sınırlı ve pahalı bir çözüm. KYKD teknolojileri, Türkiye’nin sınırlı potansiyeli ve mali kaynakları göz önünde bulundurulduğunda; ancak maliyetlerinin düştüğü durumda ve uzun vadede çimento ve demir-çelik sektörlerinin sera gazı salımlarının azaltılması için kullanılabilir. 

KYKD TEKNOLOJİLERİ YENİLENEBİLİRE GEÇİŞİ ERTELEMEMELİ

Raporda, KYKD teknolojilerinin, elektrik sektöründe yenilenebilir enerjiye geçişin ertelenmesi gibi Türkiye’nin salım azaltım hedeflerine ulaşmasını geciktirecek kararların gerekçesi olarak kullanılmaması gerektiği belirtildi. 

Rapora göre, Türkiye, 2021 yılında KYKD’ye konu olabilecek 254 Mt CO2 eşdeğeri sera gazı salımı yaptı. Türkiye’de hali hazırda karbon yakalama gerçekleştirilmediği gibi, bilinen karbon depolama kapasitesi bu miktar için yetersiz.

TÜRKİYE KYKD TEKNOLOJİLERİNE GERÇEKÇİ YAKLAŞMALI

Kaynak, Çevre ve İklim Derneği (REC) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Rıfat Ünal Sayman konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Türkiye, 2030 yılı için 1.213 milyon ton CO2 eşdeğeri olarak öngördüğü salımlarını artıştan %41’lik azaltımla 695 milyon ton CO2 eşdeğeri seviyesinde tutmayı ve 2053 yılında net sıfır salıma ulaşmayı taahhüt etti. Türkiye’nin bu hedeflere ulaşmak için önemli bir kaynak ayırması gerekiyor. Bu kapsama, KYKD gibi pahalı teknolojik çözümlerin, düşük maliyetli ve iklim dostu alternatifleri bulunan fosil yakıttan elektrik üretimi gibi sektörler yerine, salım azaltımının zor olduğu imalat sanayi sektörlerinden kaynaklanan salımların yönetilmesinde kullanımına öncelik verilmelidir. Yakın zamanda yayınlanan Türkiye Çimento Sektörü için Düşük Karbonlu Yol Haritası çalışması, Türkiye’nin net sıfıra ulaşmak için 2053 yılına kadar sadece çimento sektörü salımlarında KYKD teknolojilerinin kullanımı için 29,8 milyar $ ila 30,7 milyar $ ayırması gerektiğini göstermektedir. Ayrıca bu yatırımlar riskleri azaltacak sosyal ve çevresel güvencelerle birlikte hayata geçirilmelidir” dedi.

Dr. Sayman şöyle devam etti: “Ekonomik açıdan Türkiye’de KYKD teknolojilerinin uygulanabilmesi için gerekli ekonomik gerekçeler henüz oluşmuş durumda değil. Mevcut haliyle KYKD teknolojileri pahalı. Dolayısıyla Türkiye’nin sera gazı salımlarının -kısa ve orta vadede- azaltılmasında karbon yakalama, kullanma ve depolamanın ülkenin koşullarına uygun bir çözüm olarak değerlendirilmesi güç. Maliyetlerinin düşmesi durumunda ise ancak uzun vadede çimento ve demir-çelik sektörlerinin salımlarının azaltılmasına destek olarak katkı sunabilir.”