Türkiye’nin enerjide parlayan yıldızı: Güneş

Hasan YİĞİT

23’nci Dünya Enerji Kongresi’nden sonra da 9’uncu Uluslararası Enerji Kongresi EIF’te ana konu güneş oldu. 

Dünya Enerji Kongresi’nde solar enerjinin öbür fosil kaynakların yanı sıra nükleer ile eşit görülmesi, Türkiye’de güneş enerjisi yatırımlarının yolunun kısa bir zamanda açılması açısından bir şans olduğunu gösteriyor. 

Gelelim EIF 2016 ya... 

Önceki yıllarda düzenlenen diğer enerji etkinliklerinde gösterilen ilgi ile karşılaştırınca bu yılki EIF 2016’da da güneş enerjisi oturumlarının, nükleer ve termik konferanslarına göre çok daha fazla ilgi çektiğini söyleyebilirim. Aynı durum, EIF kapsamında düzenlenen Fuar’da da geçerliydi. 

Öncelikle Solar Cadde ve öbür güneş enerjisi şirketlerinin stantları çok rağbet gördü. Bir başka olay da, Türkiye’nin başta gelen enerji şirketlerinin portföylerinde güneşin de yer bulmasını burada net şekilde görebilmemiz idi. 

Güneş enerjisiyle ilgili konferanslar, katılımcılar tarafından çok ilgi ile takip edildi ve oturumlara katılan konuşmacılar da sektörün başta gelenlerindendi. Burada organizatörleri de kutlamak lazım, EIF 2016’da güneş enerjisiyle ilgili düzenlenen açık oturum tarzındaki konferanslarla çıta biraz daha yukarıya çıktı. Darısı SolarEx 2017’nin başına. Ayrıca oturumları yöneten kişilerin de EIF tarafından doğru seçildiğini söylemek lazım. 

EIF 2016 açılış konuşmalarında bu konferansın yıldızının güneş olacağı belliydi. TPAO Genel Müdürü Besim Şişman’ın havlu atarmış gibi "Keşke yenilenebilir kaynaklar yetse de bize gerek kalmasa" demesi çok anlamlıydı. 

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Fatih Dönmez ve TBMM Enerji Komisyon Başkanı Ziya Altunyaldız’ın konuşmalarında da ana konu güneşti. Müsteşar Fatih Dönmez Türkiye’yi bir güneş enerjisi ekipmanları ve santralleri merkezi yapmak istediklerini bir örnekle konuşmasında belirtti. Dönmez “Almanya yerli güneş enerji ekipmanları sanayisini nasıl geliştirdiyse biz de Türkiye’de YEKA Modeli ile kendi güneş enerji ekipmanları sanayimizi de kalkındırmak istiyoruz” dedi. 

Ziya Altunyıldız da güneşin COP21 Paris Anlaşması’nı uygulayabilmek için önemli enerji kaynaklarından biri olduğunu vurguladı.

Her Konferans’ta olduğu gibi burada da güneşle ile ilgili bazı eksiklikler de konuşuldu. En başta, durmadan değişen yönetmenlikler ve mevzuata dikkat çekildi. Avukat Özlem Döğerlioğlu konuşmasında bu yıl Lisannsız Üretim Yönetmeliği (LÜY) kapsamındaki projelerde yatırımcıları etkileyen dört önemli yönetmenlik ve mevzuat değişikliği yapıldığını belirtti. Döğerlioğlu bu düzenlemeleri 23 Mart ve 22 Ekim de LÜY’de değişiklikler, 25 Haziran’da yatırım teşvik belgesindeki değişiklikler ve 11 Temmuz’daki Anti-Damping soruşturmanın başlatılması olarak sıraladı. Av. Döğerlioğlu, girişimcilerin güneş enerjisi alanında sağlıklı bir yatırım ortamına kavuşabilmesi  girebilmesi için oturmuş düzenlemelere ihtiyaç duyulduğunu vurguladı.  

Başka bir ana konu da bireysel çatı projelerinde yaşanan mevzuattaki sorunlar oldu. Burada da hükümetten yeni düzenlemelerle kolaylıklar sağlanması istendi. 

Bu arada EIF 2016’daki özel oturumla kendisini kamuoyuna tanıtan yeni kurulan Güneş Enerjisi GÜYAD’a da buradan başarılar dilemek istiyorum. Türkiye’de güneş enerjisi sektöründe kurumsal firmaların birlikteliğinin sektöre yeni bir ivme kazanacağını ümit etmekteyim.

Ateş Uğurel’in EIF’te dile getirdiği bir sözünü de güneşin Türkiye enerji sektörünün parlayan yıldızı olmasının başka bir kanıttı olarak görüyorum. Uğurel, birkaç yıl öncesine kadar sektördeki büyük şirketlerle güneş enerjisi konuşmak istenildiğinde, ziyaretçilere 10 dakikalığına bir çay ısmarlanıp “rüzgar ve hidroelektrik santrali  ihalesi işlerimiz var diyerek uğurlanırlardı” dedi. 

Sonuç itibariyle, geldiğimiz noktada Türkiye’in önde gelen kurumsal enerji şirketlerinin çoğunun solar alanında pozisyon almaya başladıklarını görüyoruz. Bu da Türkiye’de güneşin yolunun açık olduğunun bir göstergesidir.