YEKA rüzgar ihalesinde fiyat ne çıkar?

Mehmet KARA

MEHMET KARA

Yenilenebilir kaynaklara dayalı elektrik üretim yatırımlarına öncelik veren Türkiye, bu alandaki teknolojiyi de yerlileştirme hedefinde.

O yüzden bahar aylarında düzenlenen yerli ekipman kullanımı ve üretimi ile ar-ge yatırımı şartlı yenilenebilir kaynak alanı (YEKA) güneş ihalesinden sonra şimdi de YEKA rüzgar ihalesine hazırlanıyor.

İhaleye katılacak oyuncular, aylardır rekabetçi fiyat oluşturabilmek için ince hesaplamalar yapıyor. Çünkü bir yandan kendi makul rekabetçi fiyatlarını oluşturmaya çalışırken, bir yandan da rakiplerin beklenmedik hamleleriyle karşılaşma ihtimalleri üzerine senaryolara kafa patlatıyorlar.

Peki YEKA ihalesinde ipi göğüsleyecek istekliyi belirleyecek kilovatsaat (kWh) başına elektrik fiyatı ne olur?

Müneccim değiliz. Ama bazı tahminler yürütmemizin önünde bir engel de yok. Başlıyoruz...

Geçtiğimiz ay TEİAŞ’ın düzenlediği 710 MW’lik RES kapasite tahsis ihalelerinde kazanan en yüksek teklif fiyatı 5.12 cent olmuştu. Ama spot piyasa fiyatları üzerinden eksi rakam teklif edildiğini de dikkate alırsak 3 cent’in altında teklifler geldiğini de göz ardı etmemek lazım.

Söz konusu ihalelerde çıkan rakamlar tek referans kaynağı olmasa da konu üzerine kafa yormak, fiyat tahminleri yürütmek için dikkate alınmaya değer.

Öyleyse ilerleyelim. YEKA ihalesinin önceki ihalelerden en önemli farkı şu: Asgari yüzde 65-70 yerli ekipman kullanacak olan yatırımcı, bunu yaptı diye üreteceği elektrik için ekstra bir kazanç elde etmeyecek. Ayrıca yurt içinde ekipman üretimine ve ar-ge’ye yatırım yapmak zorunda. O halde istekliler fiyat teklifi sunarken, önceki ihalelerden farklı olarak kWh başına en az 1 cent’lik ilave bir maliyeti dikkate almak zorundalar.

Ancak şunları da göz ardı etmemeli. Kazanan istekli Ar-Ge yatırımını 10 yıl süreyle yaparken, yerli ekipman kullanma şartı da ilk 20 yıl için geçerli. Oysa lisansın süresi 49 yıl. Yani 20 yılın sonunda daha verimli ekipmanlarla daha düşük maliyetlerle elektrik üretip, ihalede vereceği teklif üzerinden elektrik satmaya 30 yıl daha devam edebilir. Tabii 20 yıl çok uzun bir süre, kim öle kim kala da diyebilirsiniz.

Bu ihalelerin bir diğer farkı da kapasite. 1000 MW’lik portföyü tek bir isteklinin üstlenecek olması önemli. Ölçek büyüklüğü, pazara güçlü giriş yapmak isteyenleri daha düşük teklif sunmaya yöneltebilecek bir faktör.

İhaledeki fiyat oluşumunu belirleyecek faktörler bunlarla sınırlı olmayacak. Bazı oyuncular için ihalede bayrak göstermek bile önemli. İhaledeki kabul edilebilir fiyat, oyuncuların elinde mevcut elektrik üretim porftöyü bulunup bulunmamasına, varsa bu portföyün bileşimine bağlı olarak değişecektir.

Baştaki soruya dönersek. İhaledeki tavan fiyat kWh başına 7 cent olduğuna göre bunun en az 1 cent altında bir fiyat çıkacağına kesin gözüyle bakılabilir. Hatta 5 cent’in altında bir fiyat çıkması da şaşırtıcı olmayacaktır. 5 cent’in altı Türkiye açısından “maksat hasıl oldu” demek için yeterli sayılacaktır.

Tamam, serbest piyasada ya da bir ihalede oluşan fiyat arz ve talebin karşılaşması sonucu oluşur. Yani satıcıyı suçlayamazsın. Ama yine de mevcut elektrik fiyatları, başka ihalelerde çıkan fiyatlar, gelecekte fiyatların düşeceği beklentileri bir araya geldiğnde 5 cent ve üzerindeki bir fiyatı "makul" kabul etmek, ettirmek biraz zor. 

Daha sonra düzenlenecek ihalelerde fiyatlar daha da aşağıya düşebilecektir. Ancak iştahımı sonraki ihalelere saklayayım demeye kalkacak istekli, bugünkü risklerin aynısını orada da yaşayacaktır. Bir kere atı alan Üsküdar’ı geçmiş, ilk ihaleyi kazanan oyuncu sonrakiler için de diğerlerine göre mesafe kat etmiş olacaktır. 

Mehmet KARA / Enerji Günlüğü