Bu yazıya “Bir atamanın düşündürdükleri” başlığını atmayı düşündüm ama sonra vazgeçtim. Nedenini söylemeden ilerleyelim en iyisi, belki aşağıdaki satırlarda bu daha iyi dile (pardon, yazıya) gelir, kim bilir.
Şimdi devam…
Geçtiğimiz günlerde rüzgâr endüstrisi açısından kritik önem taşıyan bir üst düzey yönetici ataması gerçekleşti. Bu atama pek çok açıdan kritik öneme sahip. Üstelik sadece Türkiye açısından değil, küresel oyun sahası açısından da bir şeyler söylüyor bize, bu yeni görevlendirme.
Şimdi atama haberine gelelim. Çinli dünya rüzgâr endüstrisi devi Goldwind’in Türkiye üretim operasyonlarını emanet ettiği kişiden söz ediyoruz: Alper Kalaycı. Profesyonel geçmişinin tam 27 yılını Türkiye rüzgar endüstrisinin gelişimine hasretmiş bir isim Kalaycı.
2001 yılından itibaren, Avrupa’nın önde gelen rüzgâr türbini üreticilerinden Enercon’un Türkiye’deki iştirakleri, türbin kanadı üreticisi AERO Rüzgâr Endüstrisi AŞ ile türbin kulesi üreticisi WEC Kule AŞ’de çalışan Kalaycı, bu şirketlerde üst düzey yöneticilik yaptı. Ağustos 2023 itibariyle emekli olarak bu iki şirketteki görevlerinden ayrılan Alper Kalaycı, izleyen dönemde danışmanlık hizmetleriyle sektöre katkılarını sürdürdü.
Bugün profesyonel bir göreve atandığı için Kalaycı’nın danışmanlık işlerini askıya alması olağandır elbette. Ancak kendisi Mart 2021’den bu yana taşıdığı Enerji Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ENSİA) Başkanlığı şapkası ile de enerji teknolojileri ve ekipmanları alanındaki yerlileştirme faaliyetlerine katkı sunmayı sürdürüyor.
Goldwind’deki görev tanımı ile bugüne kadarki sektörel tecrübesi yan yana getirildiğinde, Alper Kalaycı’nın, Çinliler’in tam aradığı isim olduğunu söylemek yanlış olmaz. Çünkü Çinli rüzgâr devi Goldwind, ABD ve onun etkisiyle diğer batı ülkelerinden gelen ve gelebilecek yüksek gümrük duvarlarını aşmanın yolunu, ürün yerelleştirme çözümlerinde arıyor. Yani ille de bir pazara girmek istiyorsa, teknoloji ve mühendislik çözümlerini oraya getirip, bunu yerli/yerel katkıyla ürüne/hizmete dönüştürüyor.
Bu açıdan bakıldığında, Goldwind’in Türkiye pazarında yerlilik düsturunun temsilcilerinden biri sayılabilecek ENSİA’nın başındaki bir ismi üst düzey göreve getirmesinde de şaşılacak bir durum yok, tam tersine gayet anlamlı bir tercih.
Öte yandan, Goldwind Türkiye Yerelleştirme ve Tedarik Zinciri Lideri Alper Kalaycı’nın başında bulunduğu ENSİA’nın merkezinin İzmir olmasının da ayrı bir önemi var.
Derneğin bu kentte kurulması da Türkiye’nin enerji teknoloji ve ekipmanlarına yönelik yerlileştirme çabalarıyla ilintili zaten. Çünkü İzmir, burada bulunan İzmir Kalkınma Ajansı ile bölgedeki iş dünyası örgütleriyle, üniversiteleriyle, türbin kanadı ve kule üretimi başta olmak üzere türbin ekipmanları üreticileriyle bu alanda bir kümelenmeye ev sahipliği yapıyor.
ENSİA’nın kurucu Başkanı Hüseyin Vatansever’in bölgedeki türbin kanadı fabrikalarından birinin kuruluşuna nasıl öncülük ettiğine, mihmandarlığını yaptığına Enerji Günlüğü ekibi olarak biz de tanıklık etmiştik vakti zamanında. Ancak Bergama Organize Sanayi Bölgesi'ndeki (OSB) bu tesisleri (LM Wind) satın alan küresel endüstri devi GE’nin birkaç yıl sonra fabrikanın kapılarına kilit vurduğuna da şahit olduk. 2024’te kapılarına kilit vurulan bu tesisler, geçtiğimiz yaz aylarında Ateş Çelik tarafından devralındı. Yeni ünvanıyla Ateş Wind Power’a yeni ortakların katılımı ise tesislerin ve sektörün geleceği açısından umut verici: İş Enerji (Türkiye İş Bankası Grubu iştiraki), Maxis Girişim Sermayesi yönetimindeki Temiz Enerji Fonu ve Atlas Fonu, TSKB’nin ana ortağı olduğu Türkiye Yeşil Fonu.
Bergama tarafından bu olumlu haberler gelirken, bu kez İzmir ve çevresindeki rüzgâr endüstrisi kümelenmesinin önemli parçalarından biri konumundaki türbin kanadı üreticisi ABD sermayeli TPI’ya ait fabrika, ana şirketin iflası nedeniyle geçtiğimiz ay kapılarına kilit vurdu. Aslında tesislerin ayakta ve faaliyette kalması için son ana kadar çaba harcandı. TPI fabrikasının iki ana müşterisine, türbin devleri, Enercon ve Nordex’e yapılan çağrılar yeterli karşılığı bulamadı. Bu iki marka risk üstlenmek istemeyince iflas kesinleşmiş oldu. 2000’e yakın çalışan evine dönerken, İzmir çevresindeki rüzgâr endüstrisi kümelenme projesi ciddi bir darbe almış oldu.
Üretim yapmayan iki türbin kanadı tesisi bir yanda, yerli ekipman kullanımı şartlı Yenilenebilir Kaynak Alanı YEKA RES ihalelerinde lisanslanan rüzgâr santrali projeleri bir yanda. Santral yatırımcıları şimdi yerlilik şartını nasıl yerine getirebileceklerini kara kara düşünüyor.
Aralarında, TPI tesislerinin kapanmaması için destek istenen ancak buna yanaşmayan üreticilerin de bulunduğu, YEKA RES projelerine türbin tedarik etmek üzere anlaşma imzalamış oyuncular soluğu Ankara’da aldılar: YEKA RES’lere türbin verebilmek için yerli kanat bulamıyoruz, bize muafiyet tanıyın!
Evet, bunlar özel şirkettir tabii ki ve sizin kümelenme projenize garantörlük edecek halleri yok elbette. Ancak söz konusu markalara uzayda yaşamadıklarını da hatırlatmak gerekiyor.
İşte şimdi Çinli bir rüzgar türbini üreticisinin Türkiye’deki üst düzey yönetici atamasına bakarak, bunun ne anlama geldiğini yeniden yorumlayabilirsiniz.
Son onyılların büyüme şampiyonu, yüksek teknoloji alanlarındaki ana trendlere yön veren çekik gözlü dev Çin’in rüzgâr endüstrisi alanındaki markalarından Goldwind, bakalım Türkiye’de Alper Kalaycı’nın liderliğinde, Türkiye rüzgar endüstrisinin gelişiminde nasıl bir rol oynayacak, hep birlikte göreceğiz.