Yiyecek bulamıyorlarsa kömür yesinler!

Sabiha KÖTEK

Hafta sonu G7 ülkeleri liderleri Almanya`da toplanarak önemli kararlar aldı. Rusya`nın ayrılmasıyla fire veren ve bir eksik yola devam eden dünyanın en gelişmiş ülkelerinin liderleri artık kendini iyiden iyiye hissettirmeye başlayan iklim değişikliğine karşı ortak hareket etme noktasında uzlaştı.

Liderler, sera etkisi yapan karbondioksit salımlarını yüzyılın sonuna kadar sıfırlama ve küresel ısınmanın 2 derece ile sınırlandırılması konusunda uzlaştıklarını açıkladı. Yine, kalkınmakta olan ülkelerin iklim değişikliği ile mücadelelerine yardımcı olmak için bir fon kurulması ve bu fona kamu ve özel kaynaklardan 2020’den itibaren yılda 100 milyar dolar akıtılması konusunda da anlaştılar. Bunun anlamı ise şu: Fosil yakıtlarını kullanmayı bırakacağız ve ayrıca, yoksul ve gelişmekte olan ülkelerin de bunu yapmalarına yardımcı olacağız.

Her ne kadar Almanya, Fransa, İngiltere, Kanada, Japonya ve İtalya`dan oluşan G-7 grubu iklim değişikliği için her şey anlamına gelmese de burada alınan kararlar ve uzlaşılar hayata geçirilirse tabi ki oldukça olumlu.

Olumlu diyorum çünkü bu ülkeler hala çok büyük oranlarda fosil yakıtları kullanıyorlar ve ellerindeki olanaklar ise son derece geniş.

Bu nedenle hafta sonu Almanya`nın Baverya eyaletindeki Elmau şehri liderlerin yanında protestocuların yoğun akınına uğradı. Bu protestocular arasında Merkezi İngiltere`de bulunan uluslararası yardım ve hayır kuruluşu Oxfam da bulunuyordu. Oxfam, sadece protesto etmekle kalmadı ve G-7 ülke liderlerinin buluşmasının hemen öncesinde çarpıcı bir rapor yayınladı.Fransa Kraliçesi Marie Antoinette`in o ünlü "Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler" sözünü andıran "Bırakın kömür yesinler" (Let them eat coal) isimli bu rapor ile G7 üyesi ülkelerin enerji politikalarını sert bir dille eleştiriliyor. Bu ülkelerin sürdürülebilir ve ekonomik yenilenebilir enerji kaynaklarını tam kullanmak yerine hala çok büyük oranlarda iklim değişikliğinin en büyük düşmanı kömür kullandığına dikkat çekerek, bunun dünyadaki açlık sorununu tetiklediği vurgulanıyor.

KÖMÜR KULLANIMI AÇLIĞI TETİKLEYECEK

Oxfam`ın raporuna göre, kömürle çalıştırılan bütün enerji santralleri, iklim şartlarını bozup tahrip ediyor ve gıda maddelerinin fiyat artışına, buna bağlı olarak da dünya`daki açlığın artmasına sebep oluyor.Açlık denince akla ilk başta Afrika kıtası geldiği için de örnekleme bunun üzerinden yapılıyor. G-7 grubunun Afrika kıtasının yaydığı karbondioksitin iki katını atmosfere saldığını ve bunun sonucunda meydana gelen iklim değişikliğinin Afrika`ya maliyetinin 2080 yılına kadar her yıl 43 milyar dolardan, 2100 yılına kadar da 84 milyar dolardan fazla olduğuna vurgu yapılıyor.

Daha genelleştirilecek olursa, kömür kullanımının devam etmesi halinde 2100 yılına kadar açlığın dünya çapında artacağı ve dünyanın kaybının yıllık 4.5 trilyon dolar tutarında olacağı belirtiliyor. Bu durumun da dünya tarım sektörünü yokluğa sürükleyeceği ifade ediliyor.

KÖMÜR SANTRALLERİ İKLİMSEL KİTLE İMHA SİLAHLARI

Bu nedenle kömür yakıtlı elektrik santrallerinin iklim değişikliği konusunda bir nevi `kitle imha silahı` olduğu ifade ediliyor. Oxfam işin boyutunu şöyle anlatıyor: "Eğer G-7 ülkelerindeki kömür santralleri bir ülke olsaydı, en fazla sera gazı salımı gerçekleştiren beşinci ülke olurdu...

Raporda,G7 ülkeleri karbon salımını etkisiz hale getirmek için gerekli finans kaynaklarına sahip oldukları belirtilerek, G7 başta olmak üzere gelişmiş ülkelerin enerji politikalarını değiştirmesi gerektiği vurgulanıyor. Aksi takdirde bu ülkelerin ekosistemi bozup, insani facianın devam etmesinden sorumlu tutulacakları ifade ediliyor.

Gelişmiş ülkelerin açlık ve savaşın sadece yoksul ülkeleri vurmadığını her gün kara sularında ölen onlarca, yüzlerce kaçak göçmenden anlamış olmalarını ümit edelim…