Azerbaycan’ın bundan sonra, son yıllardaki kadar hızlı ve kendi sermaye ve projeleriyle gelişmeye devam etmesi, içinde bulunduğu bölgede o kadar kolay olmayacaktır.
Petrol deyince insanın aklına ilk önce Orta Doğu ve Arap ülkeleri ya da ABD’nin Teksas eyaletindeki petrol kuyuları gelir. Oysa ki, ilk petrol sondaj kuyusu, ilk petrol tankeri, ilk petrol boru hattı ve denizdeki ilk petrol platformu Bakü’de kurulmuştur. Bakü’de 19. Yüzyılın sonuna doğru petrol işiyle uğraşan yeni yerli bir zengin tüccar sınıfı oluşmaya başladı. Bunlar arasında en meşhur olan aile ise Tagiyev Ailesi ve başındaki Hacı Zeynelabidin Tagiyev’dir. Tagiyev fakir bir aileden gelmesine rağmen şansı açık bir adamdı. 1873’te iltizam sisteminin kaldırılmasının ardından müzayededen satın aldığı parsellerde büyük miktarda petrol bulundu. Tagiyev sanata ve kültüre oldukça önem veren bir işadamıydı. Zeki gençleri Moskova ve St. Petersburg gibi şehirlerdeki üniversitelere gönderiyor, onlara önemli yerlere gelmelerinde yardımcı oluyordu. Bakü’deki ilk Müslüman kız mektebini de yine Tagiyev açmıştı. 1920 yılın da Bolşeviklerin Bakü’ye hakim olmasının ardından tüm mal varlığına el konulsa da ülkesini terk etmemiştir.
İkinci Dünya Savaşı sırasında Azerbaycan petrolleri Sovyetler Birliği’nin Almanya ile olan savaşında hayati bir hizmette bulunmuş, savaş sırasında ülkenin ihtiyaç duyduğu petrolün yüzde 70’inden fazlasını üretmiştir. Bağımsızlığın hemen ardından ise Bakü petrolleri bir kez daha büyük şirketlerin öncelikli hedefi haline gelmiştir. Özellikle 2005 yılında tamamlanan Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı Azerbaycan tarihinde dönüm noktası olmuştur. Ülke, petrol gelirleri sayesinde kalkınmasını sürdürmüş ve bağımsızlığın başında nakit sıkıntısı çeken Azerbaycan, artık kendi şirketi SOCAR ile başka ülkelere yatırım yapar hale gelmiştir. Petrole ilave olarak doğal gazın üretiminin de artmasıyla Bakü, 21. Yüzyılda hem petrol hem de doğalgaz ile anılır hale gelmiştir. Bugün Azerbaycan’dan çıkış yapan mevcut 6 adet petrol ve gaz boru hattı bulunmakla beraber projesi hazır olan 6 adet de ayrı boru hattı bulunmaktadır.
SOCAR şirketi tek başına ülkenin petrol ve gaz üretiminin yanı sıra iki rafineri, boru hatları ve gaz ithalat ve ihracatından da sorumlu şirket durumundadır. SOCAR, Azerbaycan dışındaki en büyük yatırımını ise Türkiye’ye gerçekleştirmiştir. PETKİM’e bugüne kadar 2.4 milyar dolar yatırım yapılmakla beraber İzmir-Aliağa’da yapılacak rafineri için de 5.5 milyar dolar para ayrılmıştır. Üstelik bunların haricinde şirket 7-8 sene içerisinde Türkiye’ye 10 milyar dolar daha yatırım yapmayı planlamaktadır. SOCAR’ın Türkiye’deki şirketinin ise bizzat Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in sözleriyle 2015 yılına kadar cirosunun 15 milyar doları bulması beklenmektedir. Türkiye, haricinde Gürcistan’a da yatırımları bulunan SOCAR, bu ülke için de 500 milyon dolarlık yatırım yapmayı amaçlamaktadır.
Petrolün keşfinden ve endüstrileşmesinden itibaren bölge, pek çok ülke, pek çok savaş ve pek çok barış yaşadı. Ama Azeri halkı ilk kez petrol ve gaz nimetlerinden bu kadar istikrarlı bir şekilde yararlanır hale geldi. Bağımsızlığın ardından önce yabancı yatırıma ve sermayeye ihtiyaç duyuldu sonra ise teknoloji eksikliği yaşandı. Daha sonra ise bu kez güvenlik eksikliği hissedilmeye başlandı. Azerbaycan’ın bundan sonra, son yıllardaki kadar hızlı ve kendi sermaye ve projeleriyle gelişmeye devam etmesi, içinde bulunduğu bölgede o kadar kolay olmayacaktır. Azerbaycan için artık önemli olan elindeki enerji güç ve potansiyelini güvenlik ile desteklemek ve uluslararası ilişkilerdeki oyunu en iyi şekilde oynamaktır.