Enerji Günlüğü - Linyit kaynaklı elektrik santrali teşviklerinin elektrik fiyatlarının yüzde 19-29 aralığında yükselmesine neden olacağı ifade edildi.
A.B.D.'de faaliyet gösteren Enerji Ekonomisi ve Finansal Analiz Enstitüsü'nün (IEEFA) Haziran 2016'da hazırladığı rapor, Türkiye'nin yeni linyit yatırım planlarının risklerini ortaya koydu.
Pelin Yenigün Dilek ve David Schlissel tarafından 2016 Haziran'ında hazırlanan Enerji Ekonomisi ve Finansal Analiz Enstitüsü'nün "Enerji'de Yol Ayrımı" Rapor'una göre, Türkiye'nin yeni elektrik kanunundaki linyit kaynaklı elektrik santrali teşviklerine dayalı mevcut stratejisi, yenilenebilir enerjiyi hafife alıyor ve rekabetçiliğe zarar veriyor. Bu stratejiler ile yapılması planlana teşviklerin maliyeti 1.1 milyar ABD doları yada 2 milyar ABD doları gibi yüksek bir tutar olabilir. Bu maliyetlerin müşterilere yansıtılması ise elektrik fiyatlarının yüzde 19-29 aralığında yükselmesine neden olacak.
TÜRKİYE BİR YOL AYRIMINDA
Rapora göre, politika yapıcılar bu hedeflere ulaşmak amacıyla yeni bir linyit kaynaklı termik santral filosu kurmak ile gücünü yenilenebilir enerjiden alan küresel enerji sektöründeki yeni trende uymak konusunda bir yol ayrımında bulunuyor.
YENİLENEBİLİR ENERJİ KÖMÜRE GÖRE DAHA VERİMLİ
Rapor'da, Türkiye'nin güneş ve rüzgar potansiyeli ile enerji verimliliği konusunda atılabilecek olan adımların ekonomik olarak kömürlü termik santrallere göre çok daha verimli olduğu söyleniyor. Ancak Rapor, Avrupa'nın en güneşli ülkelerinden biri olan Türkiye'nin yenilenebilir enerji potansiyeline yeterince yatırım yapmadığını gösteriyor. Ayrıca, Türkiye'nin 0.3 GW'lık kurulu güneş kapasitesinin İspanya'nın 7 GW ve Almanya'nın 40GW'lık güneş kapasitesi yanında sönük kaldığına vurgu yapıyor.
Yenilenebilir enerjiler dünya çapında katlanarak artan bir hızla büyümenin eşiğinde. Pelin Yenigün Dilek, "Yenilenebilir enerji kaynakları, bulundukları ekonomiye sadece bir enerji çözümünden daha fazlasını sunuyor. İnovasyonun artmasıyla, yenilenebilir enerji diğer enerji sektörlerini de olumlu etkiliyor. Özellikle, geniş istihdam olanaklarının oluşmasını sağlıyor." diyerek bu durumu yorumladı.
BANKACILIK SEKTÖRÜ DE ZARAR GÖRECEK
Yenilenebilir kaynakların ekonomik olarak daha sürdürülebilir, finansal açıdan daha az riskli ve çevre ve halk sağlığı için de daha iyi olduğu belirtilen raporda piyasa dinamiklerinin de yenilenebilir enerjilerin tarafında yer aldığına vurgu yapıyor. Yenilenebilir enerjiler pazar payı kazandıkça kömür efsanesinin giderek güç kaybettiğini söyleyen rapora göre kömür alanında yapılacak yatırımlar atıl durumda kalacak olan varlıkların artmasına sebep olacak. Olası temerrütler ve atıl durumuna düşmüş varlıklar Türkiye bankacılık sektörüne de zarar verecek.
TÜRKİYE BU TRENİ KAÇIRACAK MI?
Enerji piyasalarının yenilenebilir enerjiye yönelim ve dönüşümü küresel bir boyutta yaşanıyor. Bu dönüşüm özellikle Çin ve Hindistan gibi gelişmekte olan ülkelerde daha hızlı yaşanıyor. Yenilenebilir enerji bu coğrafyalarda beklentileri de aşan bir şekilde büyüme gösteriyor. Yenilenebilir enerji alanındaki bu yükselişin arkasında, enerji yoksulluğunu hafifletecek kapasite talebi,ulusal enerji güvenliği isteği ve çeşitlendirme baskısı yatıyor. Bu durum yatırımcılardan gelen sermaye akışı ile de destekleniyor. Rapor'a göre Türkiye işte bu treni kaçırma riski ile karşı karşıya.
Rapor'a göre Türkiye, kömüre bağımlılığını artıracak bir yolla enerji güvenliğini iyileştirmeye çalışarak, dünyada ve gelişmekte olan diğer önemli ekonomilerdeki daha büyük enerji dönüşümüne karşı kaybedeceği bir mücadelenin içine girmiş olacak.
