Birol: Yenilenebilir enerjiye teşvik tamamen yok olmamalı

IEA Başkanı Fatih Birol, yatırımların devam etmesi için yenilenebilir enerjiye teşvikin tamamıyla yok olmaması ve herşeyin öngörülebilir olması gerektiğini söyledi.

Enerji Günlüğü - IEA Başkanı Fatih Birol, yatırımların devam etmesi için yenilenebilir enerjiye teşvikin tamamıyla yok olmaması ve herşeyin öngörülebilir olması gerektiğini söyledi.

Uluslararası Enerji Ajansı IEA Başkanı Fatih Birol, TÜREB’in Türkiye rüzgar sektörü değerlendirmesi toplantısında yaptığı değerlendirmede,  kamunun teşviklerinin rüzgar ve güneşe destek veren ve öngörülebilir olması gerektiğini belirterek, “Teşvik tamamıyla yok olmamalı ve herşeyin öngörülebilir olması gerekiyor. Yoksa buraya yatırım gelmez” ifadesini kullandı.

EN KÖTÜ ŞEY YATIRIMCILARIN ÖNÜNÜ GÖREMEMESİ

Birol yaptığı değerlendirmede, hem güneşin hem de diğer yenilenebilir kaynakların hala destek görmesi gerektiğini düşündüğünü, çünkü bu kaynakların ülkenin ekonomisine ve arz güvenliğine ciddi katkılar sunduklarını kaydederek, “Bu destek ülkeye göre değişir. En kötü şey yatırımcıların önlerini görememeleri. Pazar koşullarını zedelemeden bu desteği nasıl verebilirizi kıstas olarak almak lazım. Öngörülebilir olmama konusunda çok acı tecrübeler yaşandı” dedi. 

ÇİN ELEKTRİKLİ ARAÇ POLİTİKASI STRATEJİK

Elektrikli araç sektöründe dünyada büyük bir rekabet olduğunu ve teknolojilerin birbiriyle yarıştığını belirten Birol, “Şu an itibariyle dünyadaki elektrikli araç sayısı 6 milyona ulaştı. Ama bu arabaların yarısı Çin’de ve diğer yarısı dünyanın geri kalanında. Ve Çin bunu önemli bir sanayi projesi olarak ele alıyor. Avrupa’da Çin'de, Hindistan'da elektrikli araçlar hızlı bir şekilde gelişiyor ve gelişecek. Bunun da ana nedeni hükümetlerin elektrikli araçların yapımında ve kullanımında ciddi teşvikler veriyor olması. Mesela Norveç’te elektrikli araçlar park yapmada öncelikli. Buna benzer bazı kolaylıklar sağlanıyor. Çin’de bir diğer neden petrole bağımlılığın azaltılması stratejisi” dedi.

ABD ile Çin arasındaki elektrikli araç yaklaşımı farkına da değinen Birol, “ABD deki kişisel bir girişim ama Çin’de bir devlet politikası. Dünyanın geleceği elektrik. Uzun dönemde arabalar, sanayi prosesleri, evlerin ısıtılması vb. hepsi elektrikle çalışıyor. Dünya hızlı bir dijitalleşmeye gidiyor. Elektrik talebi son beş yılda toplam enerji talebinden iki kat fazla büyüyor. ABD dünyanın bir numaralı petrol ve doğalgaz üreticisi, Çin de bir numaralı elektrik üreticisi. Bu açıdan Çin’in elektrikli araç politikası sadece sanayi hamlesi değil aynı zamanda stratejik bir politika. Türkiye’de bu konunun başarılı olması için iyi düşünülmüş gerçekçi bir strateji ile ele alınmalı, temellendirilmeli. Normal arabalardan daha pahalı ve altyapısı çok gelişmiş değil” dedi. 

ENERJİDE BOLLUK DÖNEMİNE GİRİLİYOR

Dünyada enerjide bir bolluk dönemine girildiğini ve bunun da fiyatların makul seviyelerde seyredeceği anlamına geldiğini belirten Birol, petrol ve LNG ağırlıklı olmak üzere doğalgaz ile yenilenebilir enerji alanlarında dikkat çekici bir bolluk olacağını kaydetti. Birol, “Rüzgar ve güneşteki maliyetteki düşüş hala hızlı bir şekilde devam ediyor. Hem rüzgarın hem de güneşin elektrik üretimindeki rekabeti daha ciddi bir hale geliyor. Dünyanın neresine giderseniz gidin elektrikte güneş ve rüzgar tercih edilen santraller. Bunun nedeni de çevre değil, tamamen ekonomik. Bu yıl sonu itibariyle dünyada kurulan elektrik santrallerinin yüzde 40’ı tek başına güneş. İkincisi yüzde 22 ile rüzgar, ardından çok az bir farkla doğalgaz, sonra da kömür geliyor” dedi. 

KÖMÜRÜN SONU GELMEDİ

Hem iklim değişikliği hem de hava kirliliğinin en büyük nedeninin fosil yakıtlar ve bunun içinde de kömür olduğunu vurgulayan Birol,  “Bazı insanlar Avrupa’ya ABD’ye bakıp kömürün sonu geldi diyor, bu yanlış. Çin, Hindistan, Endonezya gibi Asya ülkelerinde ciddi artış görüyoruz. 2000 yılı ile şimdi arasında, dünyada kömür tüketimi yüzde 65 arttı. Demir çelik ve ısıtmada kullanmayla birlikte. Bu sanayiler temiz kaynaklarla desteklenmezse ciddi sorunlar çıkarır” ifadesini kullandı.

DOĞALGAZ FİYATLARI MAKUL SEVİYELERDE SEYREDECEK

Birol, doğalgaz piyasalarında Türkiye’de ciddi dalgalanmalar olduğunu kaydederek, “Önümüzdeki bir iki yıl daha uluslararası piyasalarda doğalgazın makul seviyelerde seyredeceğini düşünüyorum. Çünkü çok arz var ve talep de o kadar büyümüyor. Doğalgazda Çin önemli. Çin’de hava kirliliğinin çok ciddi bir sorun olması onu önemli kılıyor” dedi. 

TÜRKİYE DOĞALGAZDA ÇOK İSABETLİ ADIMLAR ATTI

Türkiye’nin de LNG’nin ucuzlaması furyasını çok iyi değerlendirdiğini ve zamanında çok isabetli adımlar attığını düşündüğünü belirten Birol, “Bunu rekabetçi bir hale getirirsek fiyatlarda daha da iyi olur” dedi.

Petrol piyasasında da yaşanan olumsuzluklara rağmen fiyatların 2020 yılında da 60 dolar civarında olmaya devam etmesini beklediğini ama batarya Ar&Ge çalışmaları ve yenilenebilir enerji alanında sürpriz beklediğini belirtti.

RÜZGAR DÜNYA ELEKTRİK SİSTEMİNİN ANA DİREKLERİNDEN BİRİ

Rüzgar enerjisinin şu anda dünya elektrik sisteminin ana direklerinden biri haline geldiğini ve bunun da rekor sayılabilecek kadar kısa bir süre içerisinde gerçekleştiğini belirten Birol, rüzgardaki bu hızlı büyümenin devam edeceğini ifade etti. Birol, “Rüzgarda şanslı ve şanssız ülkeler var. Potansiyel ve bu potansiyeli değerlendirebilecek mekanizmaların olması gerekiyor. Geçmişte rüzgar Avrupa’nın işi diye düşünülüyordu, bu yanlış. Şu anda rüzgarın en fazla geliştiği yerler, Asya’da bazı gelişmekte olan ülkeler. Çin, ABD ve Hindistan. Çünkü talep orda. Şu anda dünyada elektrik üretiminde kapasite açısından rüzgarın payı üçüncü sırada. Kömür, doğalgaz , rüzgar diye sıralanıyor. Ama biz rüzgarın çok hızlı gelişeceğini düşünüyoruz. Şu anda 70 GW olan kapasitenin önümüzdeki 10 yılda ikiye katlanacağını öngörüyoruz” dedi.

ÖNCE KARASAL RÜZGARA ODAKLANILMALI

Birol rüzgarda büyümenin büyük kısmının offshore’dan geldiğini kaydederek, “Biz on sene önce kaya gazı ve petrolüne ilişkin dünyanın en önemli kaynağı olacağını tahmin ettik. Yine offshore rüzgar konusunda benzer bir tahmin yapıyoruz. Bunu da jest için rüzgarın merkezi Danimarka’da yaptık. Offshore rüzgarın kalitesi karasal olana göre daha yüksektir. Türkiye’deki karasal rüzgar kalitesinin de offshore kadar iyi olduğunu görüyoruz. Offshore çok meşakkatli bir şey. Denizde üretip karaya getiriyorsunuz. Türkiye’nin özellikle Ege bölgesinde offshore potansiyeli var ama benim tavsiyem öncelikle karasal rüzgara odaklanılması” dedi. 

DÜNYADA EMİSYONLARI EN FAZLA DÜŞÜREN ÜLKE ABD

Dünyada emisyonları en fazla düşen ülkenin ABD olmasının da ilginç bir çelişki olduğunu ifade eden Birol, bunun nedeninin de kaya gazı ve rüzgar olduğunu söyledi. Birol, “Emisyon ABD de hızlı bir şekilde düşüyor ve bu kadar hızlı ve çok düşen başka bir ülke de yok. ABD de rüzgar almış başını gidiyor” dedi.

Sabiha KÖTEK - Enerji Günlüğü