Kırım`dan sonra Türkiye`ye düşen...

Toğrul İSMAYIL

Geçen iki yazımızda Rusya’nın Kırım’ı ilhak ederek NELER ELDE ETTİĞİNİ,Türkiye`nin ise NELER KAYBETTİĞİNİ aktarmaya çalıştık.

Bu kez, Türkiye`nin artı hanesindeki puanları ortaya koyup, Ankara`nın bundan sonra nasıl davranabileceğini, neler yapabileceğini ele alıyoruz.

Rusya`nın Kırım`ı ilhakı Avrupa Birliği`nin de enerji mücadelesini daha kritik hale getirmiş durumda. Ancak ABD ve Avrupa, Rusya`nın bölgedeki enerji oyununda ortaya koyduğu tekelci yaklaşımı önlemeye çalışıyor.

Avrupa Birliği, özellikle doğalgaz alanında Rusya`ya bağımlılığı azaltmaya çalışıyor. Eski Doğu Avrupa ülkelerinin birçoğu geçmişten bu yana Rus gazına yüzde 100 bağımlıydı. Batı`ya doğru gittikçe bu bağımlılık azalıyor.

İşte Avrupa Birliği bu bağımlılığı daha da azaltmak için Rusya`yı bir nevi cezalandırma formülleri arıyor. Ancak bunlar ancak ileride sonuç verebilecek projeler.

Bunları kısaca anlatmaya çalışalım. Birincisi, Rus gazına alternatif doğalgazın ABD`den gelmesi. Çünkü çok ciddi yatırımlarla kaya gazı üretimini artıran ABD, fiyatların ciddi şekilde düşmesini sağladı.

Rusya doğalgazın her feetküpünü 13 dolara malediyorsa, ABD bunu 1 dolara kadar aşağı çekebilmiş durumda. Tabii ABD`deki bu gazın Avrupa`nın yarasına merhem olabilmesi için bazı sıkıntılar var.

Öncelikle gaz depolama sistemlerin buna uygun hale getirilmeli ki ABD kaya gazı sorunsuz bir şekilde ve ekonomik bir şekilde Avrupa`ya taşınabilsin.

Avrupa Birliği ülkelerinin alternatif arayışlarından bir diğeri de Katar gibi Ortadoğu ülkeleri ile Hazar ve Orta Asya Bölgesi`ndeki kaynakların getirilmesi. Burada en yakın ve en sıcak görünen ise Hazar bölgesi, Kafkaslar ve Orta Asya hattı.

ABD`li stratejistler de buna önem veriyor. İşte bu yaklaşım, Türkiye açısından da çok önemli. Daha önce yine bu bölgede hayata geçirilen Bakü Tiflis Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı da stratejik yaklaşımla hayata geçirilmişti.

Bakü Tiflis Erzurum Doğal Gaz Hattı`nın ilerletilerek TANAP`a dönüştürülmesi de aynı şekilde çok stratejik. Bu hem bölgede enerji güvenliğini artırıyor hem de Türkiye`nin sadece transit bir ülke olmakla kalmayıp, aynı zamanda bir nevi satıcı ülke konumuna gelmesini beraberinde getiriyor. Yani böylece Türkiye tam anlamıyla bölgesel enerji oyununun içine girmiş oluyor.

Buradaki bir önemli nokta da, Rusya`ya alternatif güney gaz koridorunun tamamlanması için Trans Hazar Hattı`nın kurulması. Bu da stratejik bir hedef olarak kabul edilmeli.

Trans Hazar Hattı`nın gerçekleşmesi konusunda Türkmenistan ile Azerbaycan arasında geçmişte bir takım sorunlar vardı. Ama 26 Mayıs`ta Türkiye`nin de katılımıyla, üç ülkenin bakanları bu sorunların çözümü için bir araya geldi. Görüşmelerden olumlu mesajlar çıktı.

Şayet Avrupa Birliği`ni de arkasına alarak bu konu üzerinde daha da yoğunlaşıp bu hattın kurulmasını sağlayabilirse, Türkiye ciddi bir zafer kazanmış olur. Zira ABD de bu konuya oldukça sıcak bakıyor. Çünkü Orta Asya`daki enerji kaynakları Türkiye üzerinden geçmezse, Washington`un önem verdiği bölgedeki tüm projeler de yarım kalacaktır. Yani Bu gazın da Türkiye üzerinden Aavrupa`ya çıkması şart.

Dikkat edilmesi gereken bir mesele de ABD ve Avrupa`nın gözünde bölgenin önemi arttıkça, Rusya`nın gözünde tam tersi bir konuma sürüklenmesidir. Kendisine karşı ciddi bir alternatif olacağı için Moskova da bölgede kendi oyununu oynamaya çalışacak. Orta Asya ve Bölge ülkeleri üzerinde baskılarını artıracak.

Zaten Moskova yönetimi bunun hazırlıklarına şimdiden başlamış durumda. Öncelikle yakın çevresindeki ülkeleri kapsayan Avrasya Ekonomik Birliği anlaşması bunun öncülleri. İleride bu ekonomik birliği, Güney Kafkasya ve Trans-Hazar bölgesindeki politikiları için devreye sokabilir. Örneğin, Erminastan faktörünü kullanabilir. Ermenistan`ı da bu birliğin içine alarak Gürcistan ve Azerbaycan`a baskı yapabilir.

Bu faktörün ilk sinyallerini aldık. Putin ilk açıklamasında Ermenistan`ın Haziran ayında Avrasya Birliği`ne katılmaya hazır olduğunu söyledi. Bu da gösteriyor ki Rusya güney Kafkasya`daki varlığını güçlendirmeye çalışacak. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde bölgedeki gerilim artabilir. Son yaşananlar, bölgedeki enerji hatları üzerinde yaşanan mücadelenin ileride daha da sertleşeceğini gösteren gelişmeler.

Peki tüm bu gelişmeler ışığında Türkiye neler yapmalı? Ankara, bölgemizde başlayan olayları çok iyi takip edip, doğru tespitlerde bulunup gerekli hamleleri yaparsa, Kuzey`deki krizi kendi lehine çevirebilir.

Burada ilk olarak enerji meselelerinde hızlı şekilde hareket etmesi lazım. İlk hamleleri görüyoruz. Biraz daha inisiyatif alması gerekiyor. Bununla birlikte aynı zamanda AB ve ABD`yi de bölgedeki bu projelere daha da sıcak bakar hale getirmeye çalışmalı.

Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan ile diyaloğu artırmalı, Türkmenistan ile de daha hızlı işbirliği imkanlarını kullanmalı. Rus faktörünü tabii ki dikkate almalı ama çekinmesine de gerek yok. Çünkü artık Rusya oyunu çok açık oynamaya başlamış. Ankara bugüne kadar Rusya ile işbirliğini esas almış durumda ama Rusya bu işbirliğinden sadece kendi çıkarı doğrultusunda yararlanma anlayışında.

Türkiye açısından ise mesele, bölgede tek ülkeye bağımlılığı azaltması, çeşitliliği artırması meselesidir. Bunu sağlamak için alternatiflerden biri de İran-ABD arasındaki ilişkilerin sıcaklaşmasından yararlanıp, İran doğalgazının TANAP`a bağlanarak Avrupa`ya yönlendirilmesidir. Bugün Kuzey Irak petrolünde yaptığını, ileride İsrail doğalgazı için de yapmalı. Buradaki kaynakların da kendisi üzerinden Avrupa`ya sevki üzerinde yoğunlaşmalı.

İşte tüm bu konularda sağlanacak lehteki ilerlemeler, Türkiye`nin gücünü artıracaktır. Hem ekonomik hem de siyasi gücünü...