Plastik atıklardan hidrojen üretmek

Osman TÜRKMEN

Değerli okuyucu,

Ülkemizde plastik atıklara neler olduğunu bir önceki yazımızda incelemeye çalışmıştık.

Buna göre;

*HDPE ve PET zaten bütün ülkelerde tercih edilen atıklardı ve sokaktaki konteynerlerden başlayarak, bütün atık geri dönüşüm tesislerinde ayrıştırılarak ekonomiye kazandırılıyordu.

*Geriye kalan ve PVC ile başayıp, naylonla biten 5 sınıf plastik atık ise, ya bizim gibi ülkelere türlü şekillerde sokulup, sadece “tipping fee” veya “gate fee “ denilen ve ton başına alınan bertaraf ücreti uğruna, herhangi bir çöplükte yakılırken bulunuyordu; ya da bilinmeyen bir meçhulde kayboluyordu.

Yapılan hesaplamalara göre, Türkiye’ye atık ithalatı, yasaklanana kadar, son 15 yılda tam 173 kat arttı. (https://www.greenpeace.org/turkey/basin-bultenleri/turkiyede-plastik-atik-ithalati-son-15-yilda-173-kat-artti/)

Nihayet, hükümetimiz bu işlemlerde sosyal medyanın sesini duyup, yurtdışından plastik atık ithalatını yasakladı.

Peki, plastik atıklar geri dönüştürüldükten sonra, yararlı işlerde kullanılmak üzere ne yapılıyor veya ne yapılabilir? Çünkü, yurtdışından ithal edilmese de, bu 7 sınıf plastik atık Türkiye’de de üretiliyor.

Veriler gösteriyor ki, Türkiye’de yılda 8.6 milyon ton plastik atık ortaya çıkıyor. (https://www.dogrulukpayi.com/iddia-kontrolu/gursel-tekin/turkiye-de-yilda-8-6-milyon-ton-plastik-uretiliyor-2018-de-ayda-20-bin-ton-plastik-atik-ithal-ettik-bunlarin-sadece-1-i-geri-donusume-ugruyor)

Diğer yandan yetkili kuruluş PAGEV’e göre durum çok vahim. Türkiye’de 2015 yılında 25,8 milyon ton atık üretildi. Bunda yaklaşık yüzde 20’lik paya sahip olan ambalaj atıklarının miktarı ise 5 milyon ton. Bu atıkların 1 milyon 300 bin tonu ise 2015 yılında yetkilendirilmiş kuruluşlar tarafından belgelendirilerek geri dönüşüme kazandırıldı. Yani, 2015 yılında toplanan 5 milyon ton plastik atıktan sadece 1,2 milyon tonu geri kazanıldı. Bu rakam yüzde 24’e karşılık geliyor. (https://pagev.org/turkiye-de-plastik-geri-donusumu-avrupa-nin-odaginda)

Görüldüğü gibi, ne kadar plastik üretildiği, kullanıldıktan sonra ne kadarının atık olduğu ve nihayet ne kadarının geri kazanıldığı da tam olarak net değil…

Oysa, plastik atıklar uygun teknolojilerle ana olarak iki sektörde geri kazanılıyor ve yakıt olarak kullanılabiliyor. (Bu değerlendirmede geri dönüşüm ile çapak, elyaf ve granüle dönüştürülüp tekrardan hammadde olarak kullanılmasını ele almayacağım.):

1 - Enerji üretiminde :

Plastik atıklar (HDPE ve PET ayrıştırıldıktan sonra) oldukça yüksek bir kalorifik değere (CV) sahiptir. Bu değer ortalama 6.000 ila 8.000 Kcal/kg değerindedir.

Dizelin (çocukken hep mazot diye bilirdim, her ikisi de yabancı kökenli, bu nedenle dizeli kullanacağım) kalorifik değerinin 10.200 Kcal/kg ve Soma linyit kömürünün 4.000 Kcal/kg civarında olduğunu hatırlatırsak, ne kadar iyi bir yakıt olduğunu anlayabiliriz. Üstelik kül oranı da çok düşüktür.

(Kaynak: Vedat GÜLEN)

Ancak plastik atıkların enerji dönüşümünde, biyogaz gibi teknolojilerle enerjiye çevrilmesi hemen hemen imkansız olduğu için, daha üst teknolojilerin kullanılması gerekir. Örneğin yakma ve gazlaştırma bu konuda en çok kullanılan teknolojilerdendir.

Plastik atıkların enerjiye dönüştürülmesinde seçilecek teknoloji, çevre maliyetleri açısından da çok önemlidir.

Ülkemizde uygulanmaya başlayan atık lastiklerden enerji üretimi ve bunun YEKDEM kapsamına alınması da bu kapsamda bir örnek olarak gösterilebilir. Sonuçta plastik benzeri atıklar olarak düşünülebilir.

Yakma tesislerinde emisyon değerlerinin limitler altında kalması için, ciddi yatırımlar yapılması gerekiyor. Plastik atıkların yakma ile enerjiye dönüştürülmesinde yatırım maliyetleri megavat (MW) başına 2 milyon dolar (2 M$/MW) civarında iken, işletme maliyetleri ton başına 150 dolar (150 $/ton) gibi düşünülebilir.

Gazlaştırmada ise bu maliyetler daha düşük ve verim daha fazladır. Plastik atıkların piroliz veya gazlaştırma ile enerjiye dönüştürülmesinde yatırım maliyetleri MW başına 2.5 milyon dolar (2.5 M$/MW) civarında iken, ton başına işletme maliyetleri yaklaşık 50 dolar (50 $/ton) seviyelerindedir.

Ülkemizde bu konuda dışa bağımlılık çok yüksek değil. Bu alanda makine-ekipman üreten yerli firmalar da bulunuyor.

2 - Hidrojen üretiminde:

Dünyada henüz çok yeni olsa da, ekonomik değeri olmayan plastik atıklardan H2 üretimi hızla yaygınlaşıyor. Bu konuda bütün dünyada devasa yatırımlar planlanıp hayata geçiriliyor. 

Bu arada, H2 ile çalışan yakıt pilleri ile de ulaştırmada yeni bir çığır açılıyor. Avrupa Birliği'nin sıfır emisyon hedefleri doğruldusunda bu alandaki çalışmaları desteklediği de biliniyor. Otomotiv şirketleri de, hidrojen yakıtlı araçlara yönelik çalışmalarıyla bu hedefe giden yoldaki aktörler arasında yer alıyor. Bu konuda özellikle hidrojen yakıt pilleri çok hızlı bir gelişim gösteriyor. Buna bağlı olarak da H2 ile çalışan ağır taşıtların sayısı da çığ gibi büyüyor.