Enerji Günlüğü - Çokuluslu banka ING’nin Think bölümünde, Emtia Stratejileri Bölüm Başkanı Warren Patterson imzasıyla yayınlanan makalede, Orta Doğu’da yükselen tansiyonun Brent petrol fiyatlarını 2025’te ortalama 90 dolar seviyesinin üzerine çıkarabileceği uyarısında bulundu.
Makalede, “Petrol piyasası, İsrail'in İran'ın son füze saldırısına nasıl tepki vereceğini görmek için diken üstünde. İran petrol altyapısının potansiyel olarak hedef alınabileceği ve petrol fiyatlarının yükselebileceği yönünde artan korkular var. Ancak, risk altındaki arz miktarı düşünüldüğünde fiyatlardaki hareket oldukça mütevazı” ifadeleri kullanıldı.
İSRAİL’İN TEPKİSİ BELİRLEYİCİ OLACAK
İsrail’in vereceği tepkinin belirleyici olacağı ifade edilen makalede, “İran’ın petrol ihracat kabiliyetini kaybetmesi veya Hürmüz Boğazı’nı kapatıp Basra Körfezi’nden petrol ve LNG akışını kesmesi durumunda yeni bir arz krizi ortaya çıkabilir” denildi. İran'ın ihracatı durdurması halinde arzda günlük 1,7 milyon varillik kayıp olacağı ifade edildi. Bu senaryonun gerçekleşmesi durumunda Petrol ihracatçısı Ülkeler Birliği OPEC kısıntıyı kaldırıp arzı artırsa dahi Brent'in 2025'te ortalama 90$/varil üzerinde bir değere ulaşması, Hürmüz Boğazı’nın kapatılması halinde ise 2008’deki varil başına 150 dolar seviyesine çıkılması mümkün görünüyor.
RAFİNE ÜRÜN ARZI DA ZARAR GÖRÜR
Orta Doğu'nun son yıllarda yeni kapasitesiyle rafine ürünler tedarikçisi olarak daha önemli hale geldiği hatırlatılan makalede, kesintinin hampetrolü yükseltmenin yanında rafine ürün arzında da sorunlara yolaçacağı keydedili.
Makalenin devamında şu ifadelere yer verildi:
“Kesintiler petrol piyasasıyla sınırlı kalmayacaktır. Küresel LNG ticaretinin %20'sinden fazlasını oluşturan Katar'dan gelen LNG akışlarında da kesintilere, dolayısıyla doğalgaz fiyatlarında da yükselişe yol açabilir. Suudi Arabistan ise petrolün 90$/varil üzerinde fiyatlardan işlem görmesinden mutluluk duyacaktır.”
ING stratejisti krize çözüm önerisi olarak ‘dünyanın dört bir yanındaki hükümetlerin stratejik rezervlerine başvurması’ ve OPEC+ üyelerinin arzı artırması seçeneklerini getirdi. Yedek OPEC üretim kapasitesinin büyük kısmının Basra Körfezi'nde yer aldığına dikkat çekilen makalede Hürmüz Boğazı'nın abluka altına alınması veya en azından boğazdan geçen akışlarda önemli bir kesinti olması durumunda, bu yedek kapasitenin de faydası olmayabileceği belirtildi.