1. YAZARLAR

  2. Haluk DİRESKENELİ

  3. ABD'de kıble ne yana düşer usta?
Haluk DİRESKENELİ

Haluk DİRESKENELİ

Yazarın Tüm Yazıları >

ABD'de kıble ne yana düşer usta?

Enerji yatırımlarıyla ilgili olarak, yer görme, müşteri ile görüşme, teklif verme, kontrat müzakerelerinde bulunma gibi nedenlerle, birçok kez İslam ülkelerine ziyaret yapmam gerekti. Bu ziyaretler sırasında, projenin yürütülmesiyle ilgili gelişmeleri takip etmek, o ülkelerdeki ilgili şirketin çalışanları ve yöneticileriyle konuları müzakere etmek, kontrat pazarlığı yapmak olağan işlerdendir.

Ama tabii ki insanız ve bu temaslar sırasında muhatap olduğumuz kişilerle doğal olarak iş güç dışında da sohbet ederiz, yemek yeriz, çay kahve içeriz… Ortak paydamız inanç olunca o konuda da birlikte bir şeyler yapmak mümkün. Mesela ben, bu ülkelerde kaldığım süreler içinde denk düştüyse, bayram veya cuma namazlarına da gittim.

Örneğin Tanzanya'da bayram namazına gittim. Çok farklı bir cami mimarisi vardı. Ondan da önemlisi, ben bizim ülkede kıblenin güneyde olmasına alışkınım. Mihrab güney ışığı alır, sabah saatlerinde içeri ışık dolar. Tanzanya'da kıble, yani Mekke kenti, kuzey doğu yönünde  kalıyor. Güneş arkanıza düşüyor. Pakistan'da ise batı yönünde kalıyor.

ABD’deki camilerde ise kıblenin yönü konusunda Müslümanlar arasında bir anlaşma yok. Şöyle. Boston ve Massachusettes gibi yerlerde sayıları artan Türk üniversite öğrencilerden dini hassasiyetleri yüksek olanlar kendilerine bayram, cuma namazları için cami aramışlar. Önce, daha eski tarihlerde oraya gelen Arap cemaatinin yaptığı, yaptırdığı camilerine gitmeye başlamışlar. Ancak bir şey dikkatlerini çekmiş. Arap camileri çok eski.

Araplar 19. yüzyıldan itibaren ABD'ye büyük göçler vermişler. Kendi ibadet mekanlarını kurmuşlar. Arap camilerinde kıble, yani mihrab Kartezyen haritasına uygun olarak doğuya bakıyor. Kıble (Yani Mekke kentinin yönü) acaba gerçekten doğuda mı?

İşte Türkler bu soruya Araplar’dan farklı cevap vermişler. Referans aldıkları şey ise THY'nin İstanbul (ve ABD'ye göre aynı yönde olan Mekke) - Boston arası non-stop en kısa uçuşları. Bu uçuşlar, Kuzey Doğu'dan, yani New Foundland yarımadası üstünden geçiyor. Buna dayanarak "Sizin camilerde kıble yönü yanlış", demişler ve namaz kılarken cami içinde Kuzeydoğu'ya dönmüşler. Ortalık karışmış. Arap cemaat ile aralarında anlaşmazlık çıkmış, Araplar Türklere, "Gelmeyin bizim camiye" demişler.

Bunun üstüne Türk toplumu kendi mescitlerini kurmuşlar. Sonra bağış alıp cami inşaatına geçmişler. Şimdi tüm ABD kentlerinde aynı anlaşmazlık varmış. Houston, LosAngeles şehirlerinde ayrım daha da keskin. Çünkü THY İstanbul-Houston non-stop uçuşu kuzey kutbu üstünden geçiyor, bu yüzden Türkler için kıble iyice Kuzey yönünde oluyor. 

Diyanet Center, Turkish Islamic Community Center, (9704 Good Luck Rd, Lanham, MD 20706) adresinde bulunan yeni Türk camisi net bir şekilde kuzeydoğuya bakıyor. Osmanlı tarzı modern cami konusunda tecrübeli Mimar Muharrem Hilmi Şenalp, tasarımı yaparken Fatih Camisi’nden esinlenmiş. 60 dönüm arazi üstüne 2000 metrekarelik kapalı alanda 100 milyon ABD Doları bütçeyle yapılan inşaatta Türkiye'den giden 150 süsleme ustası çalışmış. Muhteşem bir yapı ortaya çıkmış. 

ABD içinde yaşayan Arap toplumu kendi camilerinde tam doğu yönünde secde ediyor. Aslında dünya yuvarlak olduğu için hangi yönden bakarsanız bakın Mekke kentinin yönünü bir şekilde bulursunuz.

Kıble kuralı açık seçiktir, "en kısa yoldur", buna "Great circle distance" (büyük çember mesafesi) diyoruz. Dünyadaki her bir noktanın "great circle" haritasını yapan programlar var. Houston için 45 derece, yani Kuzey Doğu çıkar.

Biz Arap değiliz, biz onlardan farklıyız. Araplarla aramızda her konuda bildik bileli ciddi bakış açısı farkı var. Arap coğrafyasını 1517'den 1917'ye kadar idare etmişiz. Ama epey sert idare etmişiz, unutmaları zor. Araplar bizi pek sevmez. Sevmeleri için de bir neden yok. 

Kutsal emanetleri 1517'de İstanbul'a getirip önce Topkapı sarayına koymuşuz. Cumhuriyet ilanından sonra aynı sarayı müze yapmışız. O emanetler ile hilafet kurmayı hayal ederler. Bugünlerde İslam Birliği Ortak Ordu çalışmaları var. Ben bu tür oluşumları doğru bulmuyorum. 

Arap ülkelerinde iş yapmış, onlarla yakın mesafede görüşme fırsatı bulmuş, beraber müzakere yapmış tecrübeli bir eski satış elemanı olarak söylüyorum. Onların müslümanız diye bizi çok sevdikleri zannına kapılmayalım. Kendimizi kandırmayalım. Biz onları seviyoruz diye onların da bizi sevmesi şart değil. Ya da tam tersi... 

Tabii şunu da unutmayalım, iş yapmak için muhataplarımızla birbirimizi çok sevmemiz şart değil. Karşılıklı saygı çerçevesinde, her milletten, her ırktan, her dinden, bütün inanç sistemlerinden insanlarla, ülkelerle iş yapmamız gerekiyor. 

Bunu yaparken, hiç bir ortak paydamızı gereğinden fazla abartmamalı, hiç bir farklılığı da ortak iş yapmanın karşısında bir engel olarak görmemeliyiz. İş hayatının kendi kuralları vardır. Bu kurallar çerçevesinde ilerlemek en iyisi... 

Önceki ve Sonraki Yazılar