1. HABERLER

  2. ELEKTRİK

  3. Arz fazlası, elektriği ucuzlatır mı?

Arz fazlası, elektriği ucuzlatır mı?

Enerji Günlüğü - Elektrikte açık değil, arz fazlası konuşuluyor. 5 bin MW’lık arz fazlası fiyatları düşürebilir mi? Yatırım iştahı azalır mı?Para...

Arz fazlası, elektriği ucuzlatır mı?

Enerji Günlüğü - Elektrikte açık değil, arz fazlası konuşuluyor. 5 bin MW’lık arz fazlası fiyatları düşürebilir mi? Yatırım iştahı azalır mı?

Para Dergisi Enerji Editörü Erkan KIZILOCAK, son zamanlarda enerjideki kurulu kapasite fazlasını ve piyasa üzerindeki etkilerini değerlendiren bir yazı kaleme aldı. İşte dergide yer alan haber:

ENERJİ piyasasında son yıllarda hızlı bir yatırım hamlesi yaşanıyor. Özellikle yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretiminde önemli artış sağlandı. Son verilere göre, Türkiye’nin toplam kurulu gücü 61 bin MW’ye (megavat) ulaştı. Buna karşın, “emre amade” denilen yani üretim halindeki aktif kapasitesi 44 bin MW civarında. Buna karşın yıl içindeki puant (elektrik tüketiminin zirveye ulaştığı dönemler) seviyesi 39 bin MW. Elektrik tüketiminin yıllık artış ortalaması ise kriz dönemleri hariç yüzde 7’yi buluyor. Örneğin, geçen yıl ekonomide yüzde 2.2’lik düşük büyümeye karşın toplam elektrik tüketimi yüzde 5 artışla 242 milyar kWh (kilovatsaat) oldu. 

ETRM'İN TAHMİNİ TEİAŞ'TAN DÜŞÜK: PUANT TALEP % 4.6 ARTACAK

Enerji yatırımlarının teşvik edilmesinde en büyük itici güç arz güvenliğini sağlamak. Son yıllarda büyük oranda özelleştirilen enerji piyasasında, inşaat halinde yüzlerce santral var. Her yıl 3 bin 500 ila 4 bin MW arasında bir kurulu güç şebekeye bağlanıyor. Ancak gelinen aşamada ekonomik büyümenin beklendiği gibi gerçekleşmemesi elektrik talebini düşürüyor. Enerji piyasasında uzun yıllar için talep ve fiyat tahminleri yapan Enerji Danışmanlık ve Risk Yönetim Şirketi ETRM’nin gelecek beş yıllık analizine göre, elektrik talebi minimum yüzde 4.2, puant talep ise ortalama yüzde 4.6 artacak. ETRM’nin tahmini TEİAŞ’ın yüzde 6.3’lük düşük senaryosundan bile daha düşük bir talep artışı öngörüyor. Arz tarafında ise 5 bin MW civarında bir fazla olduğu ortaya çıkıyor. Enerji yönetimi de 4 bin 500 MW civarında bir arz fazlası olduğunu kabul ediyor. Arz fazlası nihai tüketiciye henüz ucuz enerji olarak yansımış değil. Ancak spot piyasada elektrik fiyatı kilovat saat bazında 15.8 kuruş ile 2011 seviyesinin gerisinde bulunuyor.

TÜKETİCİ UCUZLUK BEKLİYOR

Elektriğin şu anda sadece yüzde 15’i Piyasa Mali Uzlaştırma Merkezi’nde (PMUM) satılıyor. Satışların yüzde 85’i ise ikili anlaşmalarla gerçekleşiyor. Ancak spot piyasada düşen fiyatlar ikili anlaşmaları da etkiliyor. Anlaşmaların vadesi bir yıldan üç aya kadar değişiyor; hatta bir aya kadar gerileyen sözleşmeler bile olduğu söyleniyor. Sektör temsilcileri, özellikle maliyet karşılaştırması yaparak, küçük ölçekli doğalgaz santrallerin zararına çalıştığına dikkat çekiyor. Bu durum, yani arz fazlası doğalgaza dayalı santrallerle üretim yapan elektrik üreticilerini zora sokarken, yenilenebilir kaynakların payını artırıyor.

Diğer yandan, tüketici cephesinde ise doğal olarak ucuzluğun olup olmayacağı merak konusu. Aslında bakılırsa, fiyatlar ne kadar düşerse düşsün, bunun hane halkına yansıması mümkün olmuyor. Çünkü EPDK tarafından belirlenen tarifelerde çok sayıda sabit ücret kalemi var. Bunun içinde iletim ve dağıtım bedeli, kayıp-kaçak oranı, perakende satış hizmet bedeli, TRT payı ve diğer fonlar gibi pek çok kalem var. Örneğin, bir elektrik faturasındaki tutarın yüzde 65’ini enerji bedeli oluştururken, yüzde 35’ini söz konusu hizmet bedelleri oluşturuyor.

“FİYATLAR BEŞ YILDA DÜŞECEK”

ETRM Yönetici Ortağı Candaş Gülez, elektrik piyasalarında puant talebin güvenilir kurulu güce oranına dikkat çekiyor. Gülez’in verdiği bilgiye göre, bu oran elektrik piyasasında “rezerv marjı” olarak adlandırılıyor. Bu rezerv marjın artması, yani arz fazlası fiyatlarda bir gerilemeye işarete ederken, rezerv marjın düşmesi tam tersini gösteriyor. Buna göre 2012 yılında yüzde 6.3 olan rezerv marjının 2013’te yüzde 11, 2014’te yüzde 13.3, 2015’te yüzde 20.6, 2016’da yüzde 23.1, 2017’de yüzde 23.3 ve 2018’de yüzde 19.3 olması bekleniyor.

“Bu aşamada elektrik piyasalarındaki arz fazlası ve kaynak çeşitliliği stratejisinin meyvelerini yiyeceğiz” diyen Gülez’e göre, Türkiye’nin son yıllarda elektrik üretiminde doğalgazı azaltıp, hidroelektrik ve kömür gibi yerli kaynaklara yönelmesi sonuç verdi. Bu sayede, temmuz ayında kurlardaki artışa karşın elektrik fiyatları yükselmedi. Orta vadede elektrik fiyat eğrisinin aşağı yönlü seyredeceği söylenebilir. Bu durum piyasa oyuncuları açısından farklı şeylere işaret ediyor. Örneğin, en çok doğalgaz yatırımcıları bundan olumsuz etkileniyor. Tüketiciye yansıması konusunda ise Gülez umutlu. Buna göre, eğer fiyatlardaki düşüş trendi devam ederse bunun tarifeye yansımaması düşünülemez. Serbest tüketici limiti giderek düşüyor ve nihai tüketicilerin serbestçe tedarikçilerini seçebildikleri bir dönem yaşanıyor. Her şey aynı kalsa bile tüketicinin, rekabetin getirdiği fiyat avantajından yararlanması doğal.

“KÜÇÜK DOĞALGAZCILARIN İŞİ ZOR”

Bu gelişmeler doğalgaza dayalı üreticiler arasında bir ayrışma yaşanmasına yol açıyor. Doğalgaza dayalı elektrik üretiminde ibre küçük ölçekli üreticilerden daha verimli olan büyük ölçekli santrallere kayıyor. Sahip olduğu 160 MW’lık doğalgaz santraliyle elektrik üretimi yapan bir şirket yetkilisi, PMUM’a elektrik satan kendileri gibi 40 tane doğalgaz santrali olduğunu belirtiyor. Şirket yetkilisi, doğalgaz ile elektrik üretim maliyetinin kWh başına 17.3 kuruş olduğunu, bunun üzerine diğer masraflar da konulduğunda 21 kuruşluk bir maliyet oluştuğunu belirtiyor, oysa PMUM’da oluşan fiyatın 17.2 kuruş olduğunu söylüyor. İkili anlaşmaların da spot piyasada düşen fiyatlardan etkilendiğini söyleyen yetkili kimsenin uzun vadeli anlaşma yapmak istemediğine dikkat çekiyor. PMUM’da fiyatların 2011 yılının bile gerisine düştüğü belirtiliyor. Küçük ölçekli doğalgaz santrallerinin artık rekabet edemediğini belirten yetkili, 800 MW’nin altında kurulu güce sahip doğalgaz santrallerinin gelecek vaat etmediğini dile getiriyor.

“ARZ FAZLASI GÖRECELİ”

Elektrik Üreticileri Derneği (EÜD) Başkanı Önder Karaduman ise, arz fazlası olduğunu düşünmüyor. Karaduman’a göre, kurulu güçten ziyade üretim rakamı önemli. Kamu santralleri arasında ömrünü tamamlamış çok sayıda santral var. Bunları hariç tutmak gerekiyor. Karaduman, üretim fazlası ya da eksikliğinin kış veya yaz mevsiminde çok değişebileceğinin altını çiziyor. Türkiye’nin elektrikte talep eğrisi yıllık yüzde 7’nin altına düşmüyor. Şu anda elektrik fiyatlarının zaten düşük olduğunu savunan Karaduman da, doğalgaza dayalı santrallerin zararına üretim yaptığını ifade ediyor. Bunun için Başbakan Tayyip Erdoğan’a bir mektup yazacaklarını belirten Karaduman, “Doğalgaz santralleri Botaş ile yaptıkları ‘al yada öde’ yükümlülüğü nedeniyle üretimlerini sürdürmek zorunda kalıyorlar” diyor.

“ELEKTRİK İHRACATI ARTABİLİR”

Enerji Ticareti Derneği Başkanı ve Turcas Petrol CEO’su Batu Aksoy da arz fazlası veya eksikliğinin anlık olarak değişkenlik gösteren bir durum olduğunu söylüyor. Aksoy’a göre, Türkiye’nin enerji üretim portföyünde hatırı sayılır oranda rezervuarlı olmayan hidroelektrik santraller ve üretim seviyeleri düşük olan rüzgar santralleri bulunuyor. Ayrıca mevsimsel olarak termik kaynaklı kömür ve doğalgaz santrallerinin üretim kapasiteleri de artış ve azalış gösteriyor. Önemli olan güvenilir üretimle birlikte yedek rezervi sağlamak. Talepteki iklim koşullarına dayalı ani değişimler de arz fazlası ve yedek rezervi olumlu veya olumsuz yönlerde etkileyebiliyor. Gün öncesi piyasasının performansına bakıldığında arz fazlasının son tüketiciye uygun maliyet olarak yansıdığı görülüyor.

SINIRÖTESİ TİCARET "GÜVEN" VERİR

Aksoy enerji yatırımlarının etkisiyle ilgili ise, önemli olanın elektrik fiyatının manipülasyonlardan kaçınılarak veri paylaşımı yüksek, şeffaf piyasada arz-talep dengesi içinde oluşması olduğunu söylüyor. Aksoy, “Arz fazlası yatırım iştahını düşürecek gibi görülse de tersine ülkenin enerji talebini büyütmek için portföy verimliliğini artırmak ve ek bir tüketim noktası olarak bu verimli portföyle sınır ötesi ticaret ve ihracat imkanlarını kullanmak uzun vadeli güvenilirliği temin edecektir” diyerek, konuya farklı bir açıdan bakıyor.

İHRACAT İMKANLARI GELİŞİYOR

Batu Aksoy, Türkiye’nin tüm komşularına elektrik iletim hatlarıyla bağlanmış olmasından dolayı, özellikle Yunanistan, Bulgaristan, Suriye ve Irak’a, ihracat imkanının mümkün olduğunun altını çiziyor. Hali hazırda Suriye ve Irak’a yıllık anlaşmalarla özel sektör tarafından elektrik ihracatı yapılıyor. Yunanistan ve Bulgaristan’la ilgili olarak da karşılıklı olarak TEİAŞ ve bu ülkelerin sistem operatörleri ihracat ve ithalata yönelik aylık kapasite ihaleleri gerçekleştiriyor. Dolayısıyla burada aktif bir sınır ötesi ticaret mevcut ve söz konusu ticaretin hacmi Türkiye’deki kapasitenin artması ve rekabetçi olması durumunda çok hızlı bir şekilde artırılabilecek.

2015'TE 7 BİN MW DEVREDEN ÇIKABİLİR

EPDK Elektrik Piyasası Daire Başkanı Ahmet Ocak ise Enerji yatırımlarının uzun vadeli yatırımlar olduğunu belirtiyor ve ekliyor: "Bir santralin devreye girmesi üç dört yılı bulabiliyor. Şimdi arz fazlası var gibi görünse de örneğin iki yıl yatırım yapılmazsa bu kez arz açığı doğabilir."

Ahmet Ocak şunları söylüyor:

"Örneğin, eğer yatırım yapılmazsa 2015 yılında arz açığı doğabilir. Devreden çıkan küçük doğalgaz santralleri var. Beş altı yıl sonra yap-işlet santrallerin vadesi doluyor. O zaman 7 bin MW güç bir anda devreden çıkabilir. Bunları göz önüne almak ve hesap etmek gerekiyor. Fiyat konusunda ise tarifeleri EPDK olarak biz belirliyoruz. Fiyatların düşmesi dolar kuruna da bağlı."

Önceki ve Sonraki Haberler