1. YAZARLAR

  2. Mehmet KARA

  3. Elektrik faturası isyan çıkartır mı? 
Mehmet KARA

Mehmet KARA

Yazarın Tüm Yazıları >

Elektrik faturası isyan çıkartır mı? 

Elektrik konusunda geçen haftanın en önemli gündem maddesi, SKTT kapsamına alınacak tüketicileri belirlemede kullanılan yıllık asgari tüketim miktarının 5000 kilovatsaatten (kWh), 4000 kWh seviyesine düşürülmesi idi. 

İyi de, neydi bu SKTT? 

Mevzuata göre, tüketim miktarı belli bir sınırı aşan aboneler, kullandıkları elektrik için Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nca (EPDK - Kurul) belirlenmiş sabit bir fiyat yerine, enerji borsasında oluşan fiyatlara göre değişen bir bedel ödüyor. 

Aslında dip toplamı belirsiz olduğu için tarife demek ne derece doğru bilemiyorum ama buna Son Kaynak Tedarik Tarifesi (SKTT) deniliyor. Zira vatandaş her ay aynı miktarda elektrik tüketse bile ay sonunda ne ödeyeceğini, ayın başında bilemiyor. 

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar ve EPDK’nın açıklamalarına göre, SKTT limitinin düşürülmesiyle yaklaşık 2.5 milyon konut abonesi daha, ay sonunda ne ödeyeceğini ayın başından bilemeyen elektrik tüketicileri kervanına katılıyor. Hane başına ortalama üçbuçuk kişiden hesaplasak, yaklaşık 8-9 milyon kişi, yani toplam nüfusun yüzde 10’una yakın bir bölümü daha elektrik tüketimleri açısından “sınıf atlamış” oluyor.  

Eee, sınıf atlamak kolay değil, bunun bir maliyeti de olacak elbette değil mi? 

Evet, öyle oluyor. Elektrik Mühendisleri Odası’nın (EMO) hesaplamalarına göre, elektrik tüketimleri 2026 yılının başında SKTT üzerinden hesaplanacak aboneler, 2025 yılındaki ile aynı miktarda elektrik tüketmeye devam etmeleri halinde, faturalarında yüzde 75-99 arasında değişen oranlarda artış görecekler. 

Bu karar neden alındı? 

Aslında EPDK’nın son kararı, kendisinin de kurulduğu dönem olan, 2000’li yılların başında girilen enerjide liberalleşme sürecinin yeni bir adımı. Ekonomi ve enerji yönetimi yeni kararı gerekçelendirirken, zaten en yoksul hanelerin enerji giderlerinin kamu tarafından karşılandığını ifade ediyor. 

Yetkililer ayrıca belli bir miktarın altında tüketim yapan konut abonelerinden de kısmi ödeme alındığını hatırlatıyor ki ilgili aboneler bunu faturalarının dip notları arasında görüyor. 

EPDK tarafından alınan son karar ise tabiri caizse “lüks villa sahibi ile fakirhanede oturanı birbirinden ayırma” yolunda atılmış bir adım. Maksat, ekonomi sözlüğündeki karşılığı ile sübvansiyon uygulamasından sadece "hak edenler"in faydalanmasını sağlamak. 

Peki sonuç? 

Yukarıda da EMO’nun hesaplamalarından aktardığımız gibi, milyonlarca abone 2026 yılına daha yüksek elektrik faturası ödeyerek girecek. Bu durumdaki vatandaşlardan ayaklanma çıkarmalarını beklemiyoruz doğrusu. 

İsyan edemese de bir teselliye ihtiyaç duyarlarsa, elektrik bedelinin, asgari ücret içindeki yerine bakmalarını önerebilirim. 

Hatta bir de hane halkının toplam iletişim faturaları (telefon, internet, tv platformu) ile elektrik faturasını karşılaştırsınlar ki tam olsun.

Belki mücadeleye önce telekomculardan başlamak isteyebilirler… 

ENERJİ DESTEĞİ İLE SOSYAL DEVLETÇİLİK Mİ OLUR? / BİROL OĞUZ'UN YAZISI 

Önceki ve Sonraki Yazılar