1. YAZARLAR

  2. Mehmet KARA

  3. Elektrikte büyük uzlaşmazlık: Azami Uzlaştırma Fiyatı (II)
Mehmet KARA

Mehmet KARA

Yazarın Tüm Yazıları >

Elektrikte büyük uzlaşmazlık: Azami Uzlaştırma Fiyatı (II)

Bir önceki yazıda, 30’dan fazla elektrik üretim oyuncusuna 10.2 milyar TL’lik (Faiziyle 11 milyar TL) hesap çıkartılmasına yol açan Azami Uzlaştırma Fiyatı (AUF) uygulamasının bu noktaya nasıl geldiğini anlatmak üzere yola çıkmış, devamını sonraki yazılarda aktaracağımızı belirterek nokta koymuştuk. 

Şimdi kaldığımız yerden devam edelim. Ama önce biraz geriye gidelim, sonra ilerleyelim. 1 Nisan 2022 tarihinde altı aylığına yürürlüğe giren AUF uygulaması ikili anlaşmayla satılan elektriği kapsam dışında tutuyordu. EPİAŞ, şirketlerden sabit fiyatlı ikili anlaşmalarını göndermelerini istedi. Gelen sözleşmeleri kontrol etti, onayladı, tamam muafsınız dedi. 

Ancak geçen hafta yazdığımız gibi, EPDK’nın istediği havuz dolmuyordu. Peki neden? Çünkü ikili anlaşmalar kapsam dışıydı. Bu da spot fiyat ile AUF arasındaki farktan gelecek kaynağı yetersiz kılıyordu. Peki nasıl dolardı havuz? EPDK çözümü bulmuştu. Daha fazla elektriği AUF kapsamına alabilmek için elektrik alım satımının ikili anlaşmalar yerine spot piyasada gerçekleşmesini sağlayacak bir formül düşünülmeliydi. 

1 Ekim 2022 tarihinde uygulamaya bir madde eklendi. İkili anlaşmaların, AUF’tan muaf tutulabilmesi için, bu kapsamda satılacak elektriğin fiyatının nihai tüketiciye kadar aynı kalması şartı getirilmişti. Böylece EPDK elektriğin ikili anlaşmayla sadece doğrudan tüketicilere satılabilmesini şart koşmuştu. 

Böylece AUF’un ikinci etabına yeni şartlarla geçilmiş oldu. Ancak ikinci dönem başlarken, şirketlere yeni koyulan şartların uygulamanın başından itibaren geçerli olduğu söylenmeye başlandı. Ve de şirketlere 1 Nisan 2022 tarihinden itibaren kendi paylarına düşen ödeme tutarlarını içeren yazılar gönderilmeye başlandı. Şirketler şaşkınlıkla buna itirazlarda bulunmalarına rağmen tartışmalar bitmedi. Ekim ayı sonları ile Kasım ayı boyunca devam eden yazışmalar tartışmalar yeni yıla kadar uzandı. EPİAŞ şirketlerden ikili anlaşmalarla sattıkları elektriğin nihai tüketiciye kadar kaç el değiştirmişse hepsini istemeye başladı. Yani diyelim ki satılan elektrik 40 farklı işleme konu oldu hepsini soruyordu EPİAŞ. 

Bunun şaşkınlığı geçmeden sektörde Kasım ve Aralık aylarında bu işe EPDK’nın da çözüm aradığı konuşulmaya başlandı. EPDK’nın nasıl bir çözüm bulacağı beklenirken, yılın ilk ayında piyasaya bomba gibi haberler düştü. 

EPİAŞ, Ocak ortasında şirketlere kaç TL’lik borçları olduğunu KEP yani kayıtlı eposta adresleri üzerinden duyurdu. Bir cuma akşamı yapılan bu duyuruları, hafta sonu, yani tatil günü EPDK’dan yapılan medya duyurusu izledi. EPDK ne olursa olsun, bu paranın havuza atılmasında kararlı görünüyordu. Ancak pekçok şirket mahkemeye koşmuştu. Gerekçeleri şöyle idi: AUF geriye dönük uygulanamaz. Ve bir yürütmeyi durdurma kararı geldi. Ancak EPDK’nın yargı kararına rağmen geri adım atmaya niyeti yok görünüyordu. 

Peki sonra ne mi oldu? Yine ilginç gelişmeler oldu. Ama burada kamuoyuna yansıyan tek ses yine EPDK'den gelen, şirketlerin EPİAŞ tarafından (Aslında EPDK diyebiliriz) istenen 11 milyar liralık tutarın 1 milyar liraya yakınının ilk birkaç iş günü içinde ödendiğine dairdi. Peki bu nasıl olmuştu? 

Sonra devam edelim. 

Önceki ve Sonraki Yazılar