1. YAZARLAR

  2. Haluk DİRESKENELİ

  3. Enerji Bakanı kim olmalı?
Haluk DİRESKENELİ

Haluk DİRESKENELİ

Yazarın Tüm Yazıları >

Enerji Bakanı kim olmalı?

Değerli okuycular,

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, 3 dönem kuralı nedeniyle 7 Haziran 2015 genel seçimlerine katılamayacak. Meslekten Elektrik Mühendisi olan bakanımızın teknik konulara olan yakınlığını hep taktirle karşıladım. Göreve geldiğinde kendisiyle yüzyüze yaptığımız kamuya açık konuşmada, "Üniversite eğitiminiz sırasında Termodinamik dersi aldınız mı?" sorusunu yönetmiştim. Cevabı, "Evet aldım, hem de İTÜ`nün gelmiş geçmiş en önemli hocasından aldım" oldu. Çok memnun oldum.

Bir mühendisin sağlık veya adalet bakanı olduğu haller herhalde çok çok özel durumlardır. Böyle bir atama alan kişinin görevde başarılı olması beklenmez. Çünkü konuyu detaylı bilmez, bilemez.

Ama ülkemizde herkes enerji bakanı olabilir. Özellikle Mülkiye, Hukuk mezunları enerji bakanı olabilirler. Geçmişte oldular. Hiç kimse de çıkıp "Neden?" diye sormadı. Mülkiye mezunları ETKB Bakanı oldular. Bakanlık dönemlerinde çok şey öğrendiler. Ama enerji konularına katkıları sınırlı kaldı.

Enerji Bakanı, mutlaka mühendis olmalı. Santral görmüş, işletmiş, yatırımında çalışmış olmalı. Tercihen iyi yabancı dil (İngilizce) bilmeli. Ayrıca Rusça, Fransızca, Arapça da bilse daha iyi olur. Uluslararası ilişkiler, Milletler Hukuku konularında yüksek lisans ve doktora yapmış olsa çok daha iyi olur. Ve en önemlisi, lisans eğitimi döneminde termodinamik dersi almış, bu dersten en üst notu hak etmiş olmalı derim.

ODTÜ`de termodinamik dersi Makina, Kimya, Çevre Mühendisliği bölümlerinde zorunlu alınır. İTÜ ve diğer teknik üniversitelerimizde Elektrik Elektronik Bölümü öğrencileri de bu dersi seçmeli olarak isterlerse alırlar. Çok zor ders olduğu sanılır. Oysa aslında günü gününe çalışan, ödevlerini aksatmayan, tüm derslere giden ve her gün planlı, sistemli bir şekilde çalışan öğrenci için hiç de zor değildir. Zaten dersi günü gününe çalışmayan, çalışmayı son güne, imtihan günü öncesine bırakan öğrenci hiçbir derste başarılı olamaz.

Termodinamik dersini lisans eğitimi süresince almayanlar enerjiden sorumlu kamu görevi almamalılar. Enerjiden sorumlu kamu görevleri okul değildir. Eğer bir siyasetçi enerjiden sorumlu olacaksa bu konuda yeterli lisans eğitimini önceden almış olmalıdır.

Her yeni geleni piyasa ve kamu eliyle yeniden eğitmek, “Volt” ile “Watt” kavramlarını yeniden anlatmak, “terravolt” diye bir şeyin olmadığını, “MegaByte” kavramının “Mega-watt” olmadığını anlatmak zorunda kalmamalıyız. Termik santral ile yenilenebilir enerji arasındaki farkı, Kyoto (çevre) kriterlerini tekrar tekrar öğretmek zorunda olmamalıyız. Stadyum "tribünü" ile buhar "türbini" aynı şeyler değildir, bunu bilmeli.

Enerji Bakanı olacak kişi, ÇED gereğini, muafiyetlerin zararını, çevre hassasiyetini bu göreve gelmeden önce bilmeli, kabul etmeli. Politik kararlar alırken çevreyi gözardı etmemeli. Bakan olacaksak, rüzgar ve güneş enerjisinin baz güç kaynağı olamayacağını, kesintili üretim yaptıklarını, yeni ve pahalı yüksek gerilim iletim hatları yatırımlarına, kapasite dengelemesi için yeni ve pahalı "Pompalamalı Hidro Elektrik Santrali (PHES)" kapasitelerine ihtiyaç olduğunu, bu tip elektrik üretiminin günümüz piyasasında hiç de ucuz olmadığını bilmeliyiz.

Nükleer santrallerin aslında termik santraller olduğunu, Türkiye`nin son 50 yılda hiçbir termik santrali kendisinin yapmadığını, yapamadığını, yerli tasarım ve yerli imalatın hep engellendiğini, örselendiğini, yerli finansman bulamadığını, mevcut eskimiş, emre amadeliği çok düşmüş termik santrallerin eski teknolojiye sahip ancak kendi finansman kaynaklarıyla desteklenen Doğu Avrupa ve Uzakdoğu ülkelerinin devlet / Eximbank destekli firmaları tarafından yapıldığını bilmeliyiz.

Küresel ısınmayı, ÇED normlarını, termik santrallerin tarım, orman, sit, turizm bölgelerinde yapılmaması gerektiğini bilmeliyiz. "Rüzgâr ve güneş bize yeter", "Nükleer santral tüm sorunlarımızı çözer, yapımına 1970`lerde başlasaydık şimdi kendimiz yapıyorduk", "Türkiye`de petrol var ama yabancılar çıkarılmasını engelliyor", "Kaya gazı (Shale Gas) rezervlerimiz ile enerji sorunlarımızı önümüzdeki 5 yıl içinde çözeceğiz", "Karadeniz`de petrol bulduk" gibi basmakalıp cümlelerin doğru olmayan şehir efsaneleri olduğunu kabul etmeliyiz.

Fosil yakıt yakan termik santrallerimizi, temel tasarımı dahil tümüyle kendimiz yapabilir olmalıyız. İşsizlikten şikayet ederken, termik santrallerimizi Uzakdoğulu asker, mahkum, meslekten olmayan acemi işçilere yaptırmamalıyız.

Her ülkenin mühendisleri, kendi yerli yakıtlarına uyumlu termik santrallerinin temel ve detay tasarımlarını kendileri yapar. Yerli üretir, yerli personel ile yerinde montaj yapar.

İncelenen her bir ÇED raporu içinde yerel istihdam yaratılacağı anlatılıyor. ÇED raporunu alana kadar bazı yatırımcılar her şeyi sözde taahhüt ediyorlar. ÇED raporu alındıktan sonra verdikleri sözleri unutuyorlar. Sadece bizde değil, dünyanın her yerinde unutuyorlar. Yatırım süresince ve yatırım sonrasında devamlı kontrol edecek bir kontrol mekanizması bizde nerdeyse yok. Olumlu ÇED raporu için politik baskı da zaman zaman devreye giriyor.

Enerji konusunu bilen bilmeyen, yeterli kadrosu olan olmayan bu kadar çok firmaya, cari açığımızı daha da açan, büyüten; doğalgaz, ithal fosil yakıt,ithal kömür yakacak termik santral yapma lisansını nasıl veriyoruz? Bu işin bir sonu, sınırı olmalı.

Enerji ciddi iştir. Bunlar hayati konulardır. Enerji yatırımları, enerji çalışmaları, petrol, boru hatları, yerli kömür, yerli yakıt kaynakları, kredilendirme, finans bulma konuları çok ciddi işlerdir. İyi eğitimli, tecrübeli yerli kadrolar ister.



Önceki ve Sonraki Yazılar