1. YAZARLAR

  2. Haluk DİRESKENELİ

  3. Doğu ve Batı Berlin ışıklarından bellidir!
Haluk DİRESKENELİ

Haluk DİRESKENELİ

Yazarın Tüm Yazıları >

Doğu ve Batı Berlin ışıklarından bellidir!

1977 yılında Birleşmiş Milletler bursu ile Batı Berlin’de Carl Duisberg GmbH tarafından düzenlenen iki aylık uluslararası teknik eğitim programına katıldım. Ankara’dan İstanbul’a gidip, oradan THY ile Münih’e uçtum. 10 saat Münih-Berlin PanAm uçağını bekledim. Gece yarısı Berlin Tegel Havalimanına vardım. 

Tegel Havalimanı çok yeni kapandı. Yeni yapılan Berlin Brandenburg Willy Brandt uluslararası havalimanı açıldı, diğer havalimanları kapandı.Yakındaki Schoenefeld (Schönefeld) Havalimanı, Brandenburg Havalimanına eklendi.

Almanya’daki teknik eğitim programına dünyanın dört bir tarafından, benim yaşlarda genç makina mühendisleri gelmişlerdi. Daha çok endüstri mühendisliği eğitimi görüyorduk. Teknik el kitaplarından derlenmiş çok sayıda ders notu verdiler. Berlin’in merkezindeki kurum binasında kalıyor, aynı yerde üç öğün yemek yiyor, aynı yerde ders görüyorduk. 

Bizi Berlin’de gezdirdiler. Meşhur duvara götürdüler. Önümüzde duvar sonrasında mayınlı alan, dikenli teller, silahlı askerler vardı. Platformlara çıkıp ileriyi görmeye çalışıyorduk. Batı Almanlar karşıya geçemiyorlardı. Batı Almanya’dan sıkı güvenlikli otoyol veya tren yolu ile Doğu’ya geçebiliyorlardı. Bir de havayolu vardı ve sadece işgal ülkelerine ait uçaklar çalışabiliyordu. PanAm, AirFrance ve British Airways. 

Bizi misafir eden rehbere sordum, acaba duvarı geçmek, Doğu Berlin’i ziyaret etmek mümkün müydü? Doğu Almanya’yı devlet olarak tanımış ülkelerin vatandaşları pasaportlarını gösterip günü birlik Doğu Almanya’ya geçebiliyorlardı. Biz de o statüdeydik, çünkü Türkiye Doğu Almanya’yı tanıyan ülkelerden biriydi. 

Geçişler ya şehri Doğu ve Batı diye ikiye bölen hat üzerindeki meşhur Check-Point Charlie kapısından ya da S-Bahn ile ulaşılan Doğu Berlin merkezindeki tek bir metro istasyonuna raylı sistem üzerinden geçebiliyorduk. 

Türk işçileri aileleri ile İstanbul’dan nonstop bağlantısız Doğu Almanya veya AeroFlot Rus uçakları ile Schönefeld hava limanına varıyorlar, ordan trenle önce merkeze, sonra Batı Berlin’e geçiyorlardı. Onlar açısından benim yaptığım bağlantılı uzun uçuşa ihtiyaç yoktu. 

Bir pazar sabahı pasaportumu yanıma aldım. S-Bahn trenine bindim. Tren duvarın altından Doğu Berlin’in bir tarafından giriyor, HauptBahnhof istasyonunda duruyor, sonra diğer taraftan çıkıyordu. 

İstasyonda indim, uzun bir pasaport kuyruğuna girdim, 50 DM (50 Deutsche Mark - Alman Markı, o zamanlar Euro yoktu) parayı 50 Doğu Alman Markı’na çevirttirdim. 

Kötü ve şüpheci bakışlı Doğu Alman pasaport memurlarının bakışları altında pasaport kontrolünden, elle üst baş aramasıdan geçtim. Dışarı çıktım. Kendimi bir anda Doğu Berlin şehrinin tam ortasında buldum. 

Acaba yürürken Doğu Alman gizli servisi Stasi ajanları beni arkamdan takip ediyorlar mıydı? Kendimi 1965 yapımı Richard Burton'un başrolde olduğu "Soğuktan Gelen Casus" filminde oynuyor gibi hissetttim. 

Doğu Berlin’e gelmişsiniz, nereye gidersiniz? Ben en çok merak ettiğim Bergama Müzesini görmek istedim. Sora sora Bergama Müzesine vardım. Bergama Tapınağı içeride tüm ihtişamı ile duruyordu. 

Ruslar Naziler’i yenip Berlin’e girince Bergama Tapınağına hiç dokunmamışlar. Hava bombardımanından biraz etkilenmiş ama ana yapı, heykeller, freskler olduğu gibi duruyordu. 

Tren yolu yapılması karşılığında koca antik yapı yerinden sökülmüş, vagonlarla Bergama’dan ta buralara kadar taşınmış. Burada yapılan büyük müze binasının içine tekrar inşa edilmiş. 

Bütün günüm müzede geçti. Elimdeki 50 Alman Markı ile müze hediyelik eşya dükkanından oğluma çocuk kitapları aldım. Hepsini harcadım. Akşam aynı S-bahn istasyonundan pasaport kontrolünden geçtim. S-Bahn trene bindim, Batı Berlin'e geçtim. Batı Berlin'de kimse beni aramadı, pasaport kontrolü yapmadı. 

Pazartesi günü Alman rehberime Doğu Berlin’e pazar günü geçtiğimi, Bergama Müzesini gezdiğimi, çok sayıda fotoğraf çektiğimi anlattım. Onun için benim yaptığım geziyi yapmak hayaldi. 

Aradan 12 yıl geçtikten sonra, 1989 yılında Berlin Duvarı yıkıldı. Doğu ve Batı Berlin arasındaki mayınlı arazi temizlendi. Yıkılan tarihi binalar yeniden yapıldı. Eski binalar onarıldı, yenilendi. 

Bergama Müzesinde büyütme çalışması hala sürüyor. Bergama tapınağını görme imkanı henüz yok. Mekan kapalı. 1-2 yıl içinde açılacağı söyleniyor ama restorasyon çalışmaları titizce ağır yürüyor. Aceleye gelmez. Zaten Covid-19 sürecinde turist gelişi azaldı, kimse dışarıya çıkmaz oldu, müze gezmeleri azaldı. 

Programın son haftası bir otobüse bindik, büyük Batı Alman şehirlerini gezdik. Sonra herkes kendi memleketine döndü. Şimdi Doğu Batı Almanya birleşti. Doğu Batı Berlin de birleşti. Eski bakımsız harap Doğu Berlin yenilendi gelişti, çok güzel oldu. Zaten tüm güzel eski binalar konser salonları opera binaları parlamento hepsi Doğu Berlin tarafında idi. Hepsi yenilendi. 

Doğu ve Batı Almanya birleşmesinin ilk yıllarında Berlin’de emlak fiyatları düşüktü. Yapılan yenilenme çalışmaları sonrası taşınmaz varlıklar değerlendi. Arkasından OrtaDoğu mültecileri geldi. Çok kültürlü bir ortam oluştu. 

Üniversite eğitimli, yabancı dil bilen, meslek sahibi genç insanlar buraya akın ettiler, uzun süreli yerleştiler. Çoğu yerde rastlayamayacağınız, değişik bir çok kültürlülük (Multi-Kulti) ortamında yaşamayı sevdiler. 

1977 yıllarında bol enerji tüketen, çok sayıda lüks otomobilin trafikte cirit attığı Batı Berlin'de bu zengin hayatın nasıl sürdürüldüğünü herkes merak eder. Batı Almanya’dan her gün çok sayıda tren vagonu ile kömür petrol benzin, yiyecek buraya taşınıyordu. 

Şehirde kömür yakan termik santraller vardı. Bugün bunlar artık devreden çıkarılıyor. Eski Doğu Almanya’da bulunan Rus yapımı nükleer santraller de kapanıyor. Yenilenebilir enerji yatırımlarına büyük talep var. Zaten bu devirde yeni termik santral yapmak, ofise yeni bir fax makinası almak gibi bir şey. Bugün artık kimin fax makinasına ihtiyacı var? Iphone ile jpeg fotoğraf çek, WhatsApp ile gönder, çok daha kolay. 

Batı Berlin ile Doğu Berlin’i bugün bile ayıran en büyük özellik, gece sokak aydınlatmasıdır. Batı Berlin sokakları beyaz LED tasarruflu az enerji harcayan lambalara sahiptir. Doğu Berlin sokaklarında eski sarı ışıklı sokak lambaları vardır. Bu lambalar hala kullanılıyor ve uzay fotoğraflarında bile belirgin olarak hala görülüyor. 

Oğlum işini düzenini, çocukluğunda kendisine hediye kitaplar alıp getirdiğim Berlin’de kurdu. Arada sırada yanına gidip, 1-2 hafta orada kalma imkanım oldu. Gözlerim 1977 yıllarını arıyor ama artık yok. Doğu Berlin çok değişti. 

Önceki ve Sonraki Yazılar