1. YAZARLAR

  2. Haluk DİRESKENELİ

  3. Kömür santrali kurmak bu çağda faks almak gibi
Haluk DİRESKENELİ

Haluk DİRESKENELİ

Yazarın Tüm Yazıları >

Kömür santrali kurmak bu çağda faks almak gibi

2001 yılında Batı Anadolu bölgesinde yeralan bir büyük fosil yakıtlı termik santrali işletme hakkı ihalesine girdik. En iyi fiyatı biz verdik, iş bizde kaldı, ancak ödeyeceğimiz lisans bedeli çok yüksek, tek başımıza ödememize imkan yok.

Finansmanı ve işletmesini üstlenecek işbilir yabancı ortak arayışına girdik. Amerikan Avrupa firmalarından ilgilenenler oldu.

Onlara ingilizce çok detaylı Fizibilite- yapılabilirlik ve due diligence (durum değerlendirmesi) raporları gönderdik. İlgilenen yabancı firmaların yetkilileri, işbilir santral operatörleri İstanbul şirket merkezimize geldiler. Yüzyüze toplantılar yaptık. Bir Amerikalı gurup santrali yerinde işletme halinde görmek istedi. İstanbul Sariyer sırtlarında bir helikopter alanından özel bir helikopter ile Bursa'ya uçtuk. Helikoperde iki pilotun dışında bizden üç kişi, Amerikan şirketinden beş kişi vardı.

Bursa OSB içinde heliport isimli terminale 20 dakikada vardık. Otobüs ile termik santrale gittik. İşletmeyi yerinde gördük. Santral yerli kömürü çok güzel yakıyordu. Baca gazı kükürtsüzleştirme sistemi yeni devreye girmişti. Toz tutucular görevlerini yapıyorlardı. Santralde yemek yiyip, aynı akşam İstanbul'a geri döndük. Yabancı teknik uzmanlar memnun ertesi gün ülkelerine geri döndüler.

Sonra bizi Londra merkezinde bir otelde finasman ve hukuki kontrat müzakeresine davet ettiler. Yerimiz Londra merkezinde Oxford street yakınlarında dört yıldızlı güzel bir oteldi. İstanbul Londra business uçtuk. Otele yerleştik. Bir hafta aynı otelin on kişilik konferans salonunda avukatlar ile kontrat müzakeresi yaptık. Karşımızda bizimle bulundukları sürede temsil ettikleri müşterilerinden saat başına 250 ingiliz pound ücret alan tecrübeli çok iyi eğitimli İngiliz avukatlar ve finansmancı danışmanlar vardı.

İstanbul Londra business THY uçarken nasıl olmuşsa üşütmüşüm, yaz gribi diye isimlendirilen bir gripal durum bende başladı. Burnum akıyor. Ateşim var. Toplantılarda başımı kaldıramıyorum. İlk gün Oxford Street üstünde reçetesiz ilaç satan bir dükkana gittim, satıcıya durumu anlattım, aspirin- paracetamol benzeri sert ateş düşürücü ilaçlar aldım. Yemeklerden sonra birer tane alıyorum. Toplantıyı götürüyorum. İşim zor tüm toplantı notlarını yanımda getirdiğim laptop PC ile ingilizce türkçe ben tutuyorum. Toplantı sonrası yatıp tüm gece uyuyorum. Haftasonuna Cuma sabahı ateşim düştü kendime geldim, son toplantıyı yaptık, o akşam bir İtalyan lokantasında beraber yemek yedik, ve cumartesi günü istanbul merkezimize döndük.

Müzakerelerde İngiliz karşı taraf çok hazırlıksızdı, herşeyi toplantıda bizden öğrendiler, bizi dinliyor, sonra saatlerce İngilizce hukuki finansman terimleri cümleleri ile konuşuyorlardı. Sonunda anlaştık. Patronların imzalayacakları mukavelelerin taslaklarını oluşturduk. Bizim patronun ingilizce hakimiyeti iyi değildi, herşeyi benim Türkçeye çevirmem gerekiyordu.

İstanbul'a döndük ama yabancı ortağımızda bir güvensizlik, bir çekimserlik, bir boşlamışlık başladı. Yapılabilirliği irdelediler, kazancı, geri dönüşüm rakamları, yatırımın geri ödeme süresini az buldular, işi zamana bıraktılar.

Sonra projeler sosyal ortamlarda değerlendirildi, kamu kaynaklarının özel mülkiyete geçmesi tartışıldı, siyasi politik kararlar etkili oldu. İşletme hakkı devri sözleşmeleri iptal oldu. Özel şirketlerin bu konuda yaptıkları harcamalar kendilerine iade edildi.

Yıllar geçti, bu santraller tekrar özelleştirme kapsamına alındı. Herkes sanıyordu ki, termik santraller daha iyi işletilecek. Eksik çevre ekipmanları konacak. Bu konuda çalışmalar gecikmeye uğradı. Santralleri satın alan şirketler santralleri sonuna kadar tam kapasite çalıştırmaya, çevre ekipmanı yatırımlarını geciktirmeye başladılar.

Bugün geldiğimiz noktada termik santraller artık kullanılabilir ekonomik ömürlerinin sonuna gelmiş durumdalar. Büyük ekipman buhar türbini yapımcıları artık termik santraller için üretim yapmıyorlar. Teklif taleplerine cevap vermiyorlar. Servis bile yapmıyorlar.

Artık dünya piyasalarının gerçeğini kabul edelim. Yerli kömür- linyit yapacak termik santral yapımı için artık finansman yok. Geldiğimiz son nokta bu. Termik santral yapmak, ofise faks makinası almak gibi bir şey. Bugün artık kimse ofisine yeni faks makinası almıyor. 

Önceki ve Sonraki Yazılar