1. YAZARLAR

  2. Mehmet KARA

  3. Enerjide serbestlik ve elektrikli araçlar
Mehmet KARA

Mehmet KARA

Yazarın Tüm Yazıları >

Enerjide serbestlik ve elektrikli araçlar

Enerji Günlüğü - DÜNYA Gazetesi Enerji Sayfası 13 Aralık 2012 tarihinde yayınlanmaya başladı. Ondan tam 9 ay önce de Enerji Günlüğü haber sitesi yayına başlamıştı. Aslında bunlar geleceğe dönük hazırlıklardı. Çünkü elektrik sektöründeki liberalizasyon adımları hızlanmıştı. Nitekim üzerinden henüz bir yıl bile geçmeden elektrikte dağıtım ve perakende satış hizmetleri tamamen özel sektöre devredilmişti.

ZAMANLAMANIN ÖNEMİ BÜYÜK

Elektrik üretim sektöründe serbestleşme adımları dağıtımdakine göre çok daha erken atılsa da kamunun elindeki santrallerin satılması zaman gerektiriyordu. Ki dağıtım özelleştirmeleri tamamlandıktan sonra da birer ikişer ihaleye çıkarılan santrallerin en iyi teklifi sunan isteklilere devredilmesine devam ediliyordu.

Nihai hedef, elektriğin üretim, dağıtım ve satışının tamamen özel oyuncular eliyle gerçekleştirilmesi, tüketicinin istediği tedarikçiden pazarlık yoluyla elektrik satın alabilmesiydi.

ÖNCE BÜYÜK TÜKETİCİLER SERBEST KALDI

Ama böyle bir dönüşüm için zamana ihtiyaç vardı. Öyle ha deyince her tüketici yeni modelin parçası haline gelemezdi. İşe büyük ölçekli elektrik tüketicilerinden başlanacaktı. Bunun için serbest tüketici limiti adı altında belirlenen ve açıklanan bir rakama bakılarak, yıllık elektrik tüketimi belli bir miktarın üzerindeki tüketicilere, enerji ihtiyacını doğrudan özel sektördeki üretici/tedarikçilerden pazarlık yoluyla alabilme imkanı tanındı. Sonra bu limit adım adım aşağı çekilecek, hane halkına kadar inilecekti.

YENİ ADIM YOK TIKANMA VAR

Ancak son yıllarda bir yanı ile ekonominin genelindeki sıkıntılara paralel, bir yanı ile baştan belirlenen kurgunun kendisinden kaynaklanan nedenlerle elektrik sektöründe de bir tıkanma yaşandı, yaşanıyor. Bu nedenle bırakın serbestleşme hevesinin devam etmesini ya da bu konuda yeni adımlar atılmasını, daha önce atılmış bazı adımlar da devamı gelmediği için etkisiz kaldı diyebiliriz.

MALİYETİ FİYATA YANSITAMAMAK

Nasıl yani sorusunun cevabı uzun ama ben sonuçlarından birini söyleyeyim, siz de kendi değerlendirmenizi yaparsınız artık. Pazarlık yoluyla, devletin, yani Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (PDK) belirlediği tarifelerden daha düşük fiyatla elektrik satabilmeleri için lisanslandırılan şirketler pek yol alamadı. Çünkü bunun için öncelikle EPDK’nın belirlediği tarifelerin, birim başına elektrik üretim maliyetlerine bağlı şekilde tespiti gerekiyordu ki burada bir tıkanma yayandı.

SİYASİ SONUÇLARINI GÖZE ALAMAMAK

Oysa enerji ve ekonomi yönetimi, seçmen tercihlerini olumsuz etkileyeceği kaygısıyla elektrik fiyat tarifelerinin yükselmemesi için elinden geleni ardına koymamalıydı. Nitekim öyle oldu ve üretim maliyetleri yükselse de elektrikteki gösterge fiyat tarifeleri enflasyonun gerisinde kaldı. Hoş enflasyon da ekonomi aktörleri için güvenilir bir gösterge niteliğini hala koruyor mu o da ayrı tartışma konusu ama bu yazının meselesi değil.

TARİFENİN ALTINA İNEBİLENE AŞK OLSUN

Elektrik fiyat tarifeleri maliyetleri yansıtmayınca, daha düşük maliyetle üretim yapıp bu tarifenin altından elektrik satabilecek babayiğit de çıkamaz oldu haliyle. Bu durumda tarifelerin yol açtığı sıkışma, ya kamu enerji devlerinin bilançolarına zarar, dolaylı olarak da Maliye’ye, yani Hazine’ye, devletin kasasına daha düşük gelir olarak yansıyacaktı. Yani elektrik üretim şirketi EÜAŞ’ın zarar etmesi pahasına havuza düşük fiyattan elektrik vermesi gerekecekti. Bazen de BOTAŞ elektrik üretimi amaçlı doğalgazın fiyatını düşük tutup, ithalata ödediği bedelin altından fiyatlarla gaz verecekti çevrim santrallerine.

SON İCAT: SON KAYNAK TEDARİK TARİFESİ

Peki neden ve nasıl? Çünkü devlet yakın geçmişte son kaynak tedarik tarifesi adı altında başka bir tarife icat edip onların önüne koydu ki oradaki birim fiyatları da hem yüksek hem de birim başına elektrik üretim maliyetlerine endeksli. Hatta yenilenebilir kaynaklara dayalı yatırımları teşvik etmenin, yani YEKDEM ödemelerinin yol açtığı ilave maliyetler de buraya yükleniyor.

SÜBVANSİYON AMA NASIL?

Görüleceği üzere, Türkiye’nin 2001 yılında çıkarılan Elektrik Piyasası Kanunu ile başlayan serbestleşme macerasında gelip dayandığı yer burası. Maliyeti piyasada belirlenen bir ürünün vatandaşa ucuza verilip verilmemesi bir ekonomik ve sosyal, dolayısıyla siyasi bir tercih meselesi. Ama şunları söylemek lazım. Bir malı, hele hele çoğunluğunu dışarıdan ithal ettiğiniz bir ürünü ucuza verebilmeniz için başka bir yerden kaynak sağlayabiliyor olmalısınız. Örneğin teknoloji ağırlıklı yüksek katma değerli mal, ürün ve hizmet ihracatı yoluyla milli gelirinizi tavana çıkartabiliyorsanız, enerjiyi ister kendinize ait isterseniz ithal kaynaklı olsun, ucuza kullanıma sunmanızda bir sakınca yoktur. Bizdeki durumun bu merkezde olmadığını söylersek yanlış olmaz herhalde.

BAYİLİK HAYALLERİNDEN BUGÜNE

Neyse bu konu çok uzadı, biz başa dönelim. DÜNYA Enerji Sayfası’ndaki ilk bir yıl içinde yayınlanan yazılardan birinde “elektrik satış bayiliği bir iş/girişim fırsatı olabilir mi” sorusuna cevap aramıştık. Verdiğimiz cevap çok netti. Elektrik satışı için dükkan açmak akıllıca bir hareket sayılmazdı. Bu olsa olsa mevcut bir dükkanın içinde ek iş olarak devreye sokulabilirdi, ki o da uzun vadede kalıcı olmazdı. Zira bu iş öncelikle teknolojik bir altyapıya ihtiyaç gösterirdi. Abonelik ve tedarikçi değiştirme işlemleri dijital ortamlarda yapılabileceğinden, bu işlerin büyük ölçekli ve yüksek teknolojiye harcama yapabilecek hacimli oyuncuların harcı olacağını söylemek için müneccim olmaya da hacet yoktu elbette.

E-MOBİLİTE, YENİ TREND

Yazımıza son verirken, bugünün popüler konusuna değinelim isterseniz. Nasıl ki 2010’lu yılların başlarında elektrikte serbestleşme geleceği değiştirecek dönüştürecek yeniliklerin başında geliyor idiyse bugün de ana trendlerden biri e-mobilite. Ve e-mobilite denilince en çok konuşulan konuların başında elektrikli araçlar geliyor. Mevcut araç parkı içindeki ağırlığı henüz düşük olsa da bugün herkesin kafasında buna dair sorular uçuşuyor. Hadi bu kez de kendimiz soralım, kendimiz cevap verelim.

Soru şu: Elektrikli araç istasyonu sahipliği iyi bir girişim fırsatı olabilir mi?

ŞARJ İSTASYONU PARA MI BASACAK

Cevap: Hayır. Bu iş bakkal, tuhafiye, kafeterya ya da bar açmaya benzemez. Çünkü tek başına yapılabilecek bir iş değil. Kanun koyucu da öyle düşünmüş olmalı ki elektrikli araçlar için şarj ağı işletmeciliğini lisanslı olarak yapılabilecek faaliyetler arasında gösterdi. Elbette evinizin önünde, apartmanınızın ve şirketinizin otoparkında kendi araçlarınız için şebekeden elektrik alıp araçlarınızın bataryalarını şarj edebilirsiniz. Ancak bu iş esas itibariyle lisans alınarak verilebilecek bir hizmet. Dolayısıyla küçük girişimcilerin harcı değil. Nitekim bugün itibariyle 14 oyuncu lisans almış durumda. Ve görüldüğü kadarıyla lisans alan oyuncuların hiç biri de öyle küçük bir iş kurayım diye yola çıkan girişimci profiline sahip değil. Hepsi de daha büyük ölçekli oynamaya hevesli aktörler. 

Mehmet KARA - Enerji Günlüğü 

Önceki ve Sonraki Yazılar