Enerji Günlüğü - Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) kapsamında Avrupa Birliği’nin (AB) ithal ettiği bazı ürünler için karbon vergisi ödeme dönemi birkaç ay sonra başlayacak. 2023 yılından bu yana sadece ürünlerinin karbon içeriğini raporlama sorumluğu taşıyan ihracatçılar, 2026 başından itibaren finansal olarak da sorumlu olacak. Shura Enerji Dönüşümü Merkezi, bu yeni dönemin Türkiye için ne anlama geldiğini gündemine aldı.
BEDELLERİN BİR KISMI YURT İÇİNDE DEĞERLENDİRİLEBİLECEK
SHURA Gündem 9. sayısında ihracatçı ülkelerin yurtiçinde tahsil edecekleri karbon bedellerinin AB’ye ödenecek tutardan düşülmesinin mümkün olacağı hatırlatılarak, Türkiye’nin de İklim Kanunu çerçevesinde öngördüğü ulusal ETS sayesinde SKDM kapsamında doğacak bedellerin bir kısmını AB’ye aktarmak yerine yurtiçinde değerlendirebileceği belirtildi.
MALİYETLER FAYDALARIN ÖNÜNE GEÇİYOR
SHURA’nın analizine göre, SKDM kapsamındaki ürünlerde Türkiye’nin tüm dünyaya yaptığı toplam ihracatta karbon vergisi olmasa dahi ekonomik maliyetler faydaları aşıyor. Yalnızca AB’ye yapılan ihracatta ise maliyetler, 70 €/tonun üzerindeki bir sınırda karbon fiyatı uygulandığında faydaların önüne geçiyor.
DÖNÜŞÜM SENARYOSU İLE OLUMSUZ ETKİLER HAFİFLETİLEBİLİR
SHURA’nın öne sürdüğü, ana ekseni yeşil dönüşümü kolaylaştıracak ve birim katma değeri artıracak üretim kompozisyonu olan bir sanayi dönüşümü senaryosunda ise maliyetler önemli ölçüde azalırken faydaların artırılabileceği ortaya konuyor. Dönüşüm senaryosunda SKDM kapsamındaki ihracatı yüksek, düşük katma değerli ürünlerin üretim ve ihracattaki payının azalması, görece yüksek katma değerli ürünlerin payının artması ve bu sayede yurtiçinde bu ürünleri temel girdi olarak kullanan makine-teçhizat elektrikli teçhizat, otomotiv, enerji ekipmanları, inşaat-altyapı sektörlerinde ek faydalar elde edilmesi öngörülüyor.
Diğer bir deyişle, Dönüşüm senaryosunda, ihracattaki azalmaya rağmen kullanıcı (ileri bağlantılı) sektörlerdeki katma değer artışı ile azalan karbon ve ulaştırma maliyetleri sayesinde net fayda elde edilebiliyor. Dolayısıyla, Dönüşüm senaryosu SKDM kapsamında emisyon maliyetlerinden kaynaklanacak olumsuz etkileri büyük ölçüde hafifletiyor.
Çalışmada, SKDM etkilerini hafifletmek ve ekonomik faydayı artırmak için gerekli Ulusal Stratejiler ise şöyle sıralandı:
- Yapısal dönüşüm yalnızca üretim süreçlerinde değil, yeşil dönüşüm ve enerji dönüşümü perspektifleriyle ele alınmalı. Karbonsuzlaşma yol haritası, sektörlerin iç dinamiklerini dikkate alarak çoklu alternatif senaryolarla geliştirilmeli. Net sıfır karbon yol haritası, Türkiye’nin kalkınma öncelikleriyle uyumlu olmalı ve emisyon azaltım stratejileri ile döngüsel ekonomi yaklaşımlarını entegre etmeli.
- Dönüşümün zamanlaması kritik önemde; 2035-2040 vadesine odaklanılmalı. Uluslararası rekabet koşulları ve AB SKDM ile hem AB’de hem diğer bölgelerde gelişen benzer politikalar göz önüne alındığında, Türkiye’nin rekabet gücünü koruyabilmesi için erken uyum sağlaması önem taşıyor.
- Karbon fiyatlandırması ve ETS uygulaması, Türkiye’nin AB pazarındaki konumunu güçlendirebilir. Karbon fiyatlaması, sınırda karbon vergisi yükünü azaltırken, yerel karbon vergisi gelirlerinin dönüşümün finansmanında kullanılması önemli bir kaynak yaratabilir.
- Ulusal ETS tasarlanırken karbonsuzlaşmanın teşvikiyle birlikte yurtiçi maliyet artışlarının ve rekabetçiliğin dengelenmesi önem taşıyor.
- İthal girdilerden kaynaklanan emisyon maliyetlerini menşe ülkelere yansıtabilmek üzere, Türkiye’nin ithalatına yönelik ulusal SKDM uygulaması olasılıkları değerlendirilmeli.
- Sanayi dönüşümünü desteklemek için uluslararası iş birliği ve finansman fırsatları değerlendirilmeli. İklim diplomasisi ve SKDM’den etkilenen diğer ihracatçı ülkelerle iş birliği, maliyetlerin adil paylaşımı açısından kritik önem taşıyor.





