1. YAZARLAR

  2. Mehmet KARA

  3. Ekonomik hedeflere enerji penceresinden bakmak
Mehmet KARA

Mehmet KARA

Yazarın Tüm Yazıları >

Ekonomik hedeflere enerji penceresinden bakmak

2000’li yıllarının başında Türkiye’deki ekonomi aktörleri gelecek perspektifleri için 2023 Vizyonu’nu dikkate alıyordu. Söz konusu vizyona göre, içinde bulunduğumuz 2023 yılında Türkiye’de 500 milyar kilovatsaatlik (kWh) elektrik talebi öngörülüyordu. 

Oysa bugün Türkiye’nin yıllık elektrik tüketimi bu tahminin sadece yüzde 65’ine karşılık geliyor. 2022 yılında elektrik tüketimi bir önceki yıla göre yüzde 1.2 azalarak 328,9 milyar kWh olmuştu. Bu yılın ilk yarısında da geçen yılın aynı dönemine göre elektrik talebinde düşüş gözleniyordu. İlk yarıdan sonra gerileme dursa bile, 2023 sonu itibariyle elektrik tüketiminde 2021 yılı seviyesinin yakalanması için ciddi bir tüketim artışı gerekeceğini söylemek mümkün. 

Peki bu rakamlar bize ne söylüyor? Türkiye 20. yüzyıldaki enerji yoksunluğunu aşmış görünüyor. Şimdilerde enerjinin hangi kaynaklardan ve hangi teknolojilerle elde edileceği ve tüketime sunulacağı üzerine kafa yoruluyor. Öteden beri sorun olan enerjide dışa bağımlılığı azaltmak hala ana amaçlardan biri. Ancak yükselen yeni yaklaşım sürdürülebilirlik. Yani iklim değişikliğine yol açan karbon salımının baş faili olarak görülen, kömür, petrol ve doğalgaz gibi fosil kaynakları bırakıp, başta rüzgâr ve güneş olmak üzere yenilenebilir kaynaklara ağırlık vermek. Türkiye de bu yaklaşımı benimsedi ve 2053 yılında karbon salımını sıfırlamayı hedef olarak önüne koydu. Ancak bu bir hedef, ne ölçüde gerçekleşeceğini zaman gösterecek. 500 milyar kWh’lik 2023 yılı elektrik tüketim tahmininde olduğu gibi, karbon sıfırlamada da hedef şaşabilir. Ama olsun, hedefler ille de 12’den vurulmak için koyulmaz, bir yol haritası oluşturmak için referans alınmak üzere belirlenir, açıklanır. 

Peki nasıl olsa şaşacak diye ipin ucunu gevşetmek mi lazım? Elbette hayır. Ama gerçekçiliğin yerini tutacak bir başka seçenek de henüz keşfedilmedi. 

Biz yine de bu hedefleri tutturmak için gerekenleri sıralamaya çalışalım. Böylece her birimiz bu ev ödevlerinin ne kadarının yapılabileceğine dair tahminlerde bulunarak Net Sıfır 2053 hedefinin tutma ihtimalini şimdiden test etmeye başlayabiliriz. 

Birincisi, gerekmedikçe enerji tüketmemek, konfordan taviz vermek işe yarayabilir. Bunu ne ölçüde yapabileceğimizi bir düşünün. İkincisi birim enerjiden en yüksek çıktıyı elde etmek için demir çelik, cam-seramik, petrokimya gibi enerji yoğun sektörlerin ekonomideki ağırlığını azaltmak gerekiyor. Türkiye bunu yapabilir mi siz en iyisi bunu da düşünün? 

Daha az enerji ile yüksek katma değerli ürün ve hizmetler elde edip satabilecek iş kollarını geliştirmek de Türkiye’nin enerji talebini ve dolayısıyla karbon salımını aşağı düşürebilir. Eğitimli genç nüfusu ülkede tutmak giderek zorlaşırken bunu yapmak ne ölçüde mümkün, ona da bir kafa yorun isterseniz. 

Bu arada Türkiye’nin doğalgaz ve petrol arama/üretim faaliyetlerine yönelik yatırımların yoğunlaşmasını nasıl görmek lazım o da ayrı mesele. Yerli gaz ve petrol üretiminde artışın dışa bağımlılığı azaltarak ülke ekonomisine olumlu katkıda bulunacağı doğru. Ama bunun Net Sıfır hedefi ile ilişkisini iyi yönetmek gerekecek, bu da unutulmamalı. 

Bugün ekonominin üretici kesimleri büyük bir iştahla kendi enerjilerini üretmek üzere lisanssız elektrik üretimi yatırımı yapıyor. Neredeyse seferberliğe dönmüş bu çabaların ileride enerji üretim ve talebi üzerinde ne tür etkileri olabileceğine dair senaryoları da şimdiden çalışmakta fayda var. Elektriğiniz bol diye her şeyi çözemezsiniz. Öyle olsaydı petrol zengini ülkelerin çoğunluğu gelişme fakiri olmazdı. Türkiye de enerjinin çok önemli ama nihayetinde üretim girdilerinden sadece bir tanesi olduğunu unutmamalı. Önemli olan enerjiyi konfora değil, üretime, gelire ve büyümeye katkı sağlayabilecek bir enstrüman olarak kullanabilmek. 

Tüm bunlardan sonra Türkiye’nin şimdi ekonomi aktörleri için net, anlaşılır yeni bir yol haritası açıklamasında fayda var. Bunu da Net Sıfır 2053 hedefine giden yol haritası olarak şekillendirebilir. Yoksa kim hangi yatırımı hangi tarihte nereye ulaştırmak üzere yaptığını, yapacağını bilemez ve verilen emeklerin ciddi bölümü boşa gidebilir. 

Önceki ve Sonraki Yazılar