1. YAZARLAR

  2. Dr. Metin AKTAN

  3. Enerji önceliklerinde derin ayrışma: Kömür
Dr. Metin AKTAN

Dr. Metin AKTAN

Köşe Yazarı
Yazarın Tüm Yazıları >

Enerji önceliklerinde derin ayrışma: Kömür

Kömür bir yandan enerji dünyasının tartışmalı devi, bir taraftan da bazı ekonomilerin can simidi. Bu haliyle kömür, 21. yüzyılın çeyreğini geride bırakırken, tek bir küresel hikâyeye sığmayacak kadar karmaşık bir tablo çiziyor.

Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) son raporu, küresel kömür talebinin bir “plato” aşamasına ulaştığını ve 2030’a kadar hafif bir düşüş beklediğini ilan ediyor. Ancak bu toplam rakam, birbiriyle çelişen farklı gerçeklikleri gizliyor.

Kömür, aynı anda hem tarihin en hızlı terk edilen fosil yakıtı, hem de gelişmekte olan ekonomilerin enerji güvenliğinin temel dayanağı haline gelmiş durumda. Bu paradoksun merkezinde, ortak bir iklim hedefi için yola çıkan ülkelerin, enerji önceliklerinde derin bir ayrışma yaşaması yatıyor.

ÜÇ FARKLI KÖMÜR EVRENİ

Kömürün küresel hikayesi, coğrafyaya göre radikal biçimde değişen üç paralel evrene ayrılıyor.

Avrupa Birliği için kömür, geçmişin hala vazgeçilemeyen mirası ama aynı zamanda hızla kapatılması gereken bir parantez. “Fit for 55” ve Avrupa Yeşil Mutabakatı gibi sert iklim politikaları, yüksek karbon fiyatları (EU ETS) ve yenilenebilir enerjideki olağanüstü büyüme, kömürü ekonomik ve politik olarak marjinalleştirdi.

ABD’NİN PAHALI LNG TERCİHİ

Yaşlı kıtada kömüre talep istikrarlı ve keskin bir düşüş eğiliminde ama Rusya-Ukrayna savaşı bu kaynağın önemini bir kez daha arttırdı. ABD’nin en pahalı enerji ithal enerjidir savı ile yoğunlaştırdığı sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ticareti, kömürle ilgili yeni planlamaları gündeme getirdi ve rafa kaldırılan birçok proje tekrar hayata geçirilmeye başlandı.

KARA ALTINA ÇİN DAMGASI

Diğer taraftan Asya’nın dev ekonomileri için kömür, bugünün güvencesi ve geleceğin bir parçası. Çin, dünya kömür tüketiminin yarısından fazlasını tek başına yapıyor. Her ne kadar dünyanın en büyük güneş ve rüzgâr yatırımcısı olsa ve 2030’da kömür tüketimini zirveye taşımayı hedeflese de, enerji arz güvenliği endişesiyle onlarca yeni kömür santrali inşa etmeye ve yeni kömür gazlaştırma projelerini hayata geçirmeye devam ediyor.

HİNDİSTAN VE TEMİZ KULLANIM

Hindistan ve Güneydoğu Asya ülkeleri ise talebi en hızlı artan bölgeler. Sanayileşme, şehirleşme ve ucuz elektrik ihtiyacı, zengin yerli kömür rezervleriyle birleşince, kömürsüz bir gelecek düşüncesi gerçekçi görünmüyor. Burada soru “nasıl terk edilir?” değil, “nasıl daha temiz ve verimli kullanılır?

AFRİKA: KÖMÜR VAR, PARA YOK

Afrika ise bu iki kutbun arasında, potansiyel ile gerçeklik arasına sıkışmış durumda. Kıta, muazzam kömür rezervlerine sahip olmasına rağmen, altyapı, finansman ve teknoloji eksikliği nedeniyle bu kaynağı geliştiremiyor. Kömür, yerel elektrik üretimi ve sanayileşme hayalinin bir sembolü, ancak uluslararası finansman kuruluşlarının kömür projelerinden çekilmesi ve yenilenebilir enerjinin rekabetçiliği bu hayali zorluyor. Diğer taraftan Güney Afrika’nın Sasol Tesisleri kömürün gazlaştırma-sıvılaştırma yönündeki önemini ve kömürden dizel yakıt üretilmesi hikayesinin başarısını bir kez daha öne çıkarıyor.

TÜRKİYE’NİN DENGE ARAYIŞI

Şimdi de Türkiye’de kömürün rolü ve ona biçilen role bakalım isterseniz. Asya, Afrika ve Avrupa’nın kesişim kümesi sayılabilecek Türkiye ise bu konumuna bağlı olarak kendine özgü bir politika geliştirmeye çalışıyor. Ülkenin kömür politikası, enerji arz güvenliği, kaynak çeşitliliği ve yerli ve milli kaynak üçgeninde şekilleniyor. Resmi planlara bakıldığında, kömürün rolü net bir ikilemi yansıtıyor.

Şimdi Türkiye açısından taşıdığı önemi çeşitli başlıklar altında ortaya koymaya çalışalım:

Stratejik dayanak olarak kömür: Dışa bağımlılığın ve cari açığın azaltılması stratejisinin temel taşlarından biri. Bu nedenle, yeni sahaların devreye alınması ve çeşitli sahalarda örneğin Şırnak gibi bölgelerde arama faaliyetleri sürüyor. Türkiye Elektrik İletim AŞ’nin (TEİAŞ) projeksiyonlarında, kömür santralleri, özellikle kurak dönemlerde hidroelektrik üretimi düştüğünde, sistemin güvenilir taban yük (Baz yük) kaynakları arasında gösteriliyor.

Değişimin rüzgârları: Diğer yandan, yerli kömür santrallerine verilen kapasite desteğinin geleceğine dair tartışmalar, bir dönüşüm sinyali veriyor. Kömür, enerji karışımındaki payını, nükleer (Akkuyu) ve yenilenebilir enerjideki büyümeye paralel olarak kademeli olarak kaybetmeye aday. FutureCoal CEO’su Michelle Manook’un Avustralya için yaptığı teknoloji tarafsızlığı ve mühendislik esaslı politika vurgusu, Türkiye’deki tartışmalar için de geçerli bir çerçeve sunuyor: Kömür, yalnızca elektrik değil, çimento ve çelik gibi temel sanayiler için de kritik önemde.

Kömür gazlaştırma-sıvılaştırma: Bununla beraber kömürün ticari ölçekte gazlaştırılarak yüksek katma değerli ürünler elde edilmesi de önemli bir hedef. Henüz bu hedefin uzağında olsak da ülkemizin bu projeyi hayata geçirebilmek için yeterli mühendislik altyapısı var. Fakat yeterli finansman desteği veteşvik sistemi olmadan kömür gazlaştırma projelerinin hayata geçmesi şu aşamada zor görünüyor.

SONUÇ YERİNE: GEÇİŞİN PRAGMATİK MATEMATİĞİ

Kömür meselesi, siyah-beyaz bir ahlaki ikilemden çok, pragmatik bir geçiş matematiği sorunudur. Küresel eğilim, kömürün uzun vadeli gerileyişine işaret etse de bu gerileyiş ne düz bir çizgide ne de tüm coğrafyalarda aynı hızda olacak.

Türkiye için kritik soru şudur: Yerli kömürü, enerji güvenliğinin bir geçiş sigortası olarak kullanırken, bu kaynağın çevresel ve ekonomik maliyetlerini; temiz kömür teknolojilerine yatırım, enerji verimliliği ve yenilenebilir entegrasyonuyla nasıl yönetecek?

Kömürle ilişkimiz, teknolojik kapasitemizin, ekonomik esnekliğimizin ve nihayetinde enerji bağımsızlığı ile sürdürülebilir bir gelecek arasında kurduğumuz dengenin bir aynası olmaya devam edecek. Bu denge, ideolojik saflıktan ziyade, gerçekçi mühendislik hesapları ve toplumsal refahı merkeze alan bir “Sustainomics [1]” anlayışıyla kurulabilir. Zira enerji politikasında ilerleme, neyi kapattığımızla değil, onun yerine ne inşa ettiğimizle ve bu inşayı toplum için ne kadar adil ve istikrarlı kıldığımızla ölçülür.

Enerjisi bol sağlıklı ve mutlu bir 2026 diliyorum…

 

[1] Sustainomics: Döngüsel ekonomi prensiplerini temel alan, kaynakların verimli kullanımını ve dengeli ekonomik büyümeyi hedefleyen bir kalkınma modelidir. Temel amacı, gelecek nesillerin yaşanabilir bir dünyada, kaynakların tükenmediği, daha verimli ve kullanılabilir bir geleceğe sahip olmalarını sağlamaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar