Türkiye’nin Karadeniz’de yürüttüğü doğal gaz arama ve üretim faaliyetleri, son yıllarda ülkenin enerji politikalarının temel unsurlarından biri hâline gelmiştir. Bu projeler yalnızca enerji ithalatını azaltma hedefiyle değil; aynı zamanda Türkiye’yi bölgesel enerji üssü hâline getirme vizyonuyla da şekillenmektedir. Bu makalede, Sakarya Gaz Sahası’nın keşfinden itibaren yürütülen süreç, teknik altyapı, ekonomik etkiler ve geleceğe dönük projeksiyonlar değerlendirilmektedir.
1. Sakarya Gaz Sahası ve İlk Keşifler
2020 yılında Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO), Karadeniz’in batısında yer alan Sakarya Gaz Sahası’nda 540 milyar metreküplük doğal gaz rezervi keşfetti. Bu miktar, Türkiye’nin tarihindeki en büyük doğal gaz keşfi olarak kayda geçti[^1].
Keşif yapılan bölge, kıyıya yaklaşık 170 km uzaklıkta ve 2.100 metre derinliğinde yer almakta olup, ultra derin deniz sondajı gerektirmektedir. 2023 yılına ait sismik analizler, rezerv miktarının 710 milyar metreküpe çıkabileceğini göstermiştir. 2025 itibarıyla toplam rezervin 785 milyar metreküpe ulaştığı değerlendirilmektedir[^2].
Ayrıca Amasra-1, Türkali-1 ve Çaycuma-1 kuyularında da ek rezervler bulunmuştur. 2025 yılında Abdülhamid Han sondaj gemisiyle Göktepe-3 kuyusunda yapılan sondajda 75 milyar metreküplük yeni bir rezerv keşfedilmiş ve toplam hacim daha da artmıştır[^3].
2. Üretim Süreci ve Kapasite Artışı
Gaz üretimi 20 Nisan 2023 tarihinde Filyos Doğalgaz İşleme Tesisi’ne ulaştırılarak başlamıştır[^4].
• Faz-1 (2023): İlk aşamada günlük 4 milyon metreküp üretim gerçekleştirilmiştir.
• Faz-2 (2024-2026): 2024 itibarıyla kapasite günlük 9,5 milyon metreküpe ulaşmış, 2026 hedefi olarak günlük 40 milyon metreküp belirlenmiştir[^5].
• Faz-3 (2028): Nihai hedef, günlük 60 milyon metreküp üretim kapasitesine ulaşmaktır.
Bu üretim takvimi, Türkiye’nin yıllık gaz tüketiminin önemli bir kısmını karşılayabilecek kapasiteye ulaşma potansiyeli taşımaktadır.
3. Teknolojik Altyapı ve Offshore Kabiliyet
Türkiye, Fatih, Yavuz, Kanuni ve Abdülhamid Han isimli dört sondaj gemisi ile Barbaros Hayreddin Paşa ve MTA Oruç Reis sismik araştırma gemilerini filosuna katarak güçlü bir milli deniz sondaj altyapısı oluşturmuştur[^6].
Geleneksel sabit platformlar yerine yüzer üretim ve depolama üniteleri (FPSO) tercih edilmekte, bu sayede daha esnek ve düşük maliyetli üretim hedeflenmektedir. TPAO, operasyonlarını daha etkin yürütmek amacıyla Subsea 7 ve Schlumberger gibi uluslararası mühendislik firmalarıyla iş birliği yapmaktadır[^7].
4. Ekonomik Etkiler ve Finansal Boyut
Projenin toplam yatırım maliyetinin 10 milyar doların üzerinde olduğu tahmin edilmektedir[^8]. Türkiye, 2023 yılında enerji ithalatına yaklaşık 96 milyar dolar harcamıştır. Karadeniz gazı sayesinde bu harcamanın orta vadede %30 oranında azalabileceği öngörülmektedir[^9].
Göktepe-3 sahasında keşfedilen rezervin ekonomik değeri yaklaşık 30 milyar dolar olarak hesaplanmaktadır[^10]. Bu durum, projenin yalnızca enerji arz güvenliği açısından değil, cari açık ve dış ticaret dengesi bakımından da stratejik olduğunu göstermektedir.
5. Geleceğe Yönelik Hedefler ve Jeopolitik Strateji
TPAO, Karadeniz’de yeni sondaj faaliyetlerini Zonguldak, Kastamonu ve Sinop açıklarına yayarak toplam rezerv hacmini 1 trilyon metreküpe ulaştırmayı hedeflemektedir[^11].
Filyos Doğalgaz İşleme Tesisi, yalnızca iç tüketime değil; aynı zamanda ileride Balkanlar ve Doğu Avrupa’ya gaz ihracatına da hizmet edebilecek kapasiteye sahiptir. Bu durum, Türkiye’yi enerji alanında hem üretici hem de transit ülke konumuna taşımaktadır[^12].
6. Çevresel Etkiler ve Sürdürülebilirlik
Karadeniz’in hassas ekosistemi nedeniyle, deniz sondajı ve taşıma faaliyetlerinin çevresel etkileri dikkatle izlenmelidir. Derin deniz sondajlarının oluşturabileceği sızıntı ve patlama riskleri, ekolojik denge açısından ciddi tehditler barındırmaktadır[^13]. Projenin sürdürülebilirliği, çevresel denetimlerin etkinliğine ve şeffaflığa bağlıdır.
Karadeniz gazı projesi, Türkiye’nin enerji bağımsızlığı yolunda önemli bir dönüm noktasıdır. 2024 itibarıyla günlük 9,5 milyon metreküpe ulaşan üretim kapasitesinin 2028’de 60 milyon metreküpe çıkması, Türkiye’nin enerji ithalatını azaltarak dışa bağımlılığı minimize etmesine katkı sağlayacaktır.
Bu stratejik adım, aynı zamanda Türkiye’nin enerji diplomasisindeki etkisini artırmakta, bölgesel bir enerji merkezi olma hedefini somutlaştırmaktadır. Ancak uzun vadeli başarı için çevresel sorumluluk, şeffaflık ve yerli teknolojilere yatırım kilit rol oynamaktadır.
Kaynakça:
[^1]: T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, 2020 Basın Duyuruları
[^2]: DeGolyer & MacNaughton Türkiye Raporu, Mayıs 2025
[^3]: TPAO Resmî Web Sitesi, 2025 Göktepe-3 Açıklaması
[^4]: Anadolu Ajansı, “Karadeniz Gazı Filyos’a Ulaştı”, 20 Nisan 2023
[^5]: Bloomberg HT, “Karadeniz Gazında Üretim Takvimi”, 2024
[^6]: SETA, “Türkiye’nin Enerji Stratejisinde Karadeniz Gazı”, 2023
[^7]: Offshore Engineer Magazine, “Turkey Partners with Subsea 7”, 2023
[^8]: Dünya Gazetesi, “Karadeniz Gazında Yatırım Harcamaları”, Ocak 2024
[^9]: TÜİK, 2023 Yılı Enerji İthalat Verileri
[^10]: Enerji IQ, “Göktepe-3 Rezervinin Ekonomik Değeri”, 2025
[^11]: NTV, “Karadeniz’de Yeni Keşif Hedefi 1 Trilyon m³”, Mart 2025
[^12]: Foreign Policy Journal, “Turkey’s Role in Post-Russia Gas Security”, 2024
[^13]: Greenpeace Türkiye, “Karadeniz’de Enerji ve Ekoloji Dengesi”, 2023





