Nisan 2025 tarihinde, bu sütunda yer alan yazımda (https://www.enerjigunlugu.net/trumpin-politikalari-avrupanin-kurtulusu-olabilir-32295yy.htm), Trump politikalarının, duraklama devrini yaşayan Avrupa için bir kurtuluş fırsatı olabileceğini vurgulamıştım.
Geçtiğimiz hafta içerisinde, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Strasbourg’daki Genel Kurul konuşmasında oldukça önemli açıklamalarda bulundu.
Özellikle, 5 Aralık 2025 tarihinde açıklanan ABD Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi (UGSB) ve sonrasındaki açıklamalara yönelik yanıtları, üzerinde önemle durulması gereken nitelikteydi.
Olayı netleştirmek açısından önce ABD tarafındaki gelişmelere bakalım.
5 Aralık 2025 tarihli yeni UGSB, ABD için ne anlama geliyor?
Washington bu belge ile “Ben artık küresel güç olma rolünden sıyrılıp kendime, batı yarım küreye dönüyorum, çünkü burada bile toprak ayaklarımın altından kayar durumda.
Küresel bakış açım, dengeli ticaret ve benim kaynaklara ulaşmamı engellemeyecek düzeyde istikrar. Düşman güçler enerji kaynaklarına ve ticaret yollarına ulaşmamı engellemediği sürece, birinci önceliğim olmayacak” şeklinde özetleyebileceğimiz bir bakış açısı sunuyor. Ve bu barışla “Dünya gücü olmaktan geri adım atarak kendi bölgemde, güçlü ve sağlam durmaya yöneliyorum” demeye getiriyor.
Belge aslında Çin’in yükselen gücü karşısında, dünyanın geri kalan kısmına, “Siz Rusya ve Çin’e karşı başınızın çaresine bakın, ben kendi coğrafyamda güç toparlayacağım” demenin resmî açıklaması olmuş.
Belgede ve sonraki açıklamalarda Avrupa’ya da önemli mesajlar var. Avrupa gerileyen bir medeniyet, çöken bir ekonomi olarak tanımlanıyor.
İşte bu belge sonrası Ursula von der Leyen’in açıklamaları, AB’nin konumunu belirlemek açısından önemli.
“Savaşların yaşandığı, yırtıcıların kol gezdiği bir dünya. Bu dünyanın gerçekliği, biz Avrupalıların kendimizi savunmamız ve kendimize güvenmek zorunda olduğumuz anlamına geliyor.”
“Avrupa’nın küresel gayri safi yurtiçi hasıla içindeki payını kaybettiği doğru ancak belgede yazılmayan bir gerçek var. ABD’nin rakamları da benzer bir seyir izliyor. Dolayısıyla bu, Atlantik’in bir yakasındaki ya da diğer yakasındaki bir ekonominin hikayesi değildir. Bu, dünya ekonomisindeki kaymanın hikayesidir.”
“Avrupa’nın bağımsızlık anıdır. Avrupa’nın bağımsızlık çağı durdurulamaz olmalıdır.”
“Avrupa, kendi güvenliğinden sorumlu olmalıdır. Bu artık bir seçenek değil, bir zorunluluktur. Modern bir hibrit savaşı yürütebilmek için yeni kabiliyetler geliştirmeli ve devreye almalıyız. On yıllar süren yetersiz yatırımın ardından bir dönüm noktasına geliyoruz. Savunma sanayi tabanımızı, savaşın kızgın ortamında ileri teknolojileri ve hızlı seri üretimi hayata geçirebilecek bir yapıya dönüştürüyoruz.”
ABD’nin, NATO’nun genişlemesine, kendince dur deyip, artık ben NATO üzerinden sizin savunmanızı finanse etmeyeceğim, kendi başınızın çaresine bakın demesiyle birlikte, AB farkına vardı ki, “Uzun süredir savunma sanayiine yatırım yapmıyorum, savunma bütçemi kısıyorum ama halt etmişim” diyor.
Dünya ekonomisinde kayma derken, von Leyen, duraklama döneminde olduklarının farkına vardıklarını, gerileyen ekonomilerin çıkış noktası olarak da savunma sanayiinin önemli olduğunu vurguluyor.
Farkına varmak güzel ama yeterli mi?
Olmadığını onlar da biliyor. Önümüzdeki iki yıl için 1.5 milyar ABD dolarlık hibe ile savunma sanayii araştırmalarına güç vermeye çalışıyorlar.
2025 yılındaki savunma harcamaları bir önceki yıla göre %11, 2020 yılına göre ise %62,87 oranında artış gösterdi.
2024 yılında savunma harcamalarının GSYİH'sindeki payı 2023’teki %1,6 seviyesinden %1,9’a yükseldi. 2025 yılında ise tahmini olarak yüzde 2,1olarak gerçekleşmesi bekleniyor. Bu pay, ilerleyen yıllarda yüzde 3’e doğru artacaktır.
Savunmaya bütçe aktarmak, AB ülkeleri açısından, Rusya-Ukrayna savaşında, Ukrayna’ya desteğini sürdürmek, ABD’siz savunmasını gerçekleştirmek, ABD’den bağımsızlığını kazanmak ve bunlardan önemlisi, duraklayan hatta gerileme işaretleri veren ekonomisini canlandırmak için temel çıkış yollarından biri olacaktır.
Trump’ın politikaları Avrupa’yı gerçekten kurtarır mı bilmem ama kendine getirdiği bir gerçek.
Lenin, “somut durumun somut tahlili” deyimini kullanırmış, politikalarını belirlemek için. Günümüzde, Situational Awareness – Durumsal Farkındalık- deyimini kullanıyorlar ama öz aynı.
AB, somut durumun somut tahlilini yapmaya başladı, bakalım sonu nereye çıkacak?
Not: ABD Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi, dünyanın gidişatını görmek açısından önemli. Başka bir yazıda incelemeye çalışalım. Biraz “Gelecek Bükücü” rolüne soyunalım.





