Türkiye, 2026–2045 dönemini kapsayacak şekilde Mercuria ve Woodside Energy ile yıllık yaklaşık 4 milyar m³ LNG tedarikini öngören 20 yıllık anlaşmalar imzaladı. Anlaşmalar, Cumhurbaşkanının Birleşmiş Milletler Genel Kurulu (UNGA) temasları sırasında New York’ta kamuoyuna duyuruldu. Bu zamanlama, enerji anlaşmalarının yalnızca ticari değil, aynı zamanda diplomatik bir araç olarak da değerlendirildiğini gösteriyor[^1].
Sözleşmelerin en kritik parametresi olan fiyat formülü resmi olarak açıklanmadı. Enerji uzmanları, fiyatın ABD Henry Hub göstergesine endekslenmesinin muhtemel olduğunu belirtiyor. Bu yöntem, spot piyasa dalgalanmalarına karşı istikrar sağlasa da mevcut düşük spot fiyatların altında kalınmasını garanti etmiyor[^2]. Dolayısıyla anlaşmanın “ucuz gaz” vaadi şu aşamada tartışmalı.
Enerji uzmanları bu tür uzun vadeli anlaşmaları tedarik kaynaklarının çeşitlendirilmesi, LNG’nin farklı terminallere yönlendirilebilmesi sayesinde BOTAŞ’a ticari manevra alanı sağlaması ve Türkiye’nin enerji ticaret merkezi (hub) olma vizyonuna katkı sağlaması bakımından olumlu buluyor. Bununla birlikte, “al ya da öde” yükümlülükleri, Türkiye’nin talep projeksiyonları beklenenin altında kalırsa BOTAŞ için finansal risk doğurabilir. Ancak teslimat esnekliği (Avrupa ve Kuzey Afrika pazarlarına satış imkânı) bu riski azaltıyor[^3].
Türkiye’nin doğalgaz ithalatında hâlen en büyük payı Rusya alıyor. Gazprom ile yapılan uzun vadeli boru hattı anlaşmalarının büyük kısmı 2020’lerin sonunda sona erecek. Batı Hattı ve Mavi Akım’dan gelen kontratlar 2025–2028 arasında yenileme aşamasına girecek. Türkiye, Rusya ile pazarlık gücünü artırmak için LNG anlaşmalarını stratejik koz olarak kullanabilir. TürkAkım hattı Avrupa’ya gaz sevkiyatının sürdürülebilirliği açısından kritik önemde. Ancak Avrupa’nın Rus gazına olan bağımlılığı azaltma eğilimi, Türkiye’yi transit ülke olmaktan öteye taşımayabilir. Rusya ile yapılan anlaşmalarda fiyatlar genellikle petrol ürünlerine (Brent, fuel oil, gazyağı endeksli) bağlanmıştı. LNG anlaşmalarının devreye girmesiyle Türkiye, “hub fiyatı” üzerinden daha rekabetçi formülleri masaya getirebilir. Bu nedenle LNG kontratları, Türkiye’nin Moskova ile müzakerelerinde yalnızca ekonomik değil aynı zamanda jeopolitik bir kaldıraç işlevi görecektir[^4].
Anlaşmaların New York’ta, BM Genel Kurulu marjında duyurulması dikkat çekicidir. Aynı hafta Beyaz Saray’da Başkan Trump ile görüşmesi, bu anlaşmalara sembolik bir anlam katmıştır. Analistler, enerji dosyalarının doğrudan F-16/F-35 gibi savunma işbirlikleriyle bağlantılı olmadığını, ancak Türkiye–ABD ilişkilerinde yapıcı bir atmosfer oluşturabileceğini vurgulamaktadır[^5].
Türkiye’nin Mercuria ve Woodside ile imzaladığı LNG anlaşmaları, kısa vadede fiyat belirsizlikleri içerse de uzun vadede arz güvenliği, kaynak çeşitlendirmesi ve enerji merkezi olma hedefi açısından kritik önemdedir. Rusya ile mevcut boru hattı kontratlarının yenilenme sürecine girildiği bir dönemde, bu anlaşmalar Ankara’nın pazarlık gücünü artırmaktadır. Türkiye’nin enerji diplomasisinde artık daha çok yönlü ve esnek bir strateji izlediği açıktır.
⸻
Dipnotlar
[^1]: Reuters, Turkey’s BOTAS, Mercuria sign 20-year LNG supply deal in New York, 2025.
[^2]: Bloomberg, Turkey LNG Contracts and Henry Hub Pricing Outlook, 2025.
[^3]: Doç. Dr. Gürkan Kumbaroğlu, İstanbul Teknik Üniversitesi, basına yansıyan uzman değerlendirmesi, 2025.
[^4]: Enerji Ekonomisi Derneği Raporu, Türkiye’nin Doğalgaz Tedarik Stratejisi ve Rusya ile Anlaşmaların Geleceği, 2024.
[^5]: Aslı Aydıntaşbaş, Türkiye–ABD İlişkilerinde Enerji Dosyası, 2025 analizi.





