1. YAZARLAR

  2. Haluk DİRESKENELİ

  3. Bir buhar kazanı rehabilitasyon hikayesi
Haluk DİRESKENELİ

Haluk DİRESKENELİ

Yazarın Tüm Yazıları >

Bir buhar kazanı rehabilitasyon hikayesi

HALUK DİRESKENELİ 

Değerli okuyucularımız…

Bu benim 1985 yılbaşı hikayemdir..

Yurdumuzun GüneyDoğusunda göreceli küçük bir Petrol Rafinerisinde sekiz buhar kazanı vardır. Bunlardan ilk üç adedi yıllar öncesinde bir önemli ABD firmasından teslim edilmiş, yerine konmuş, yıllar boyu çalışmış. Ancak kullanım ömrü dolmuş. Yenilenme zamanı gelmiş. Yerinden sökülecek, yanma odası boruları değişecek, fan pompalar değişecek, dış izolasyon, kaya yünü, dış kaplamalar değişecek. Buhar domu elden geçecek. Emniyet valfleri, kurum üfleyiciler yenilenecek.

Şirkete 1984 yılı sonunda girmişim. İşi bana verdiler. Daha önceden yaptığım için, kazan imalatını biliyorum, ama teklif hazırlamayı ve fiyatlamayı hiç bilmiyorum. İhale evraklarını idareden satın aldım. Çok dikkatle okudum. Sonra uçağa bindim. Diyarbakır'da indim. Ertesi sabah Otobüse bindim, erken saatte rafineri önüne geldim. İçeri girdim, yergörme yaptım. Benim yaşıtım mühendisler beni gezdirdiler. Kazanı gösterdiler. Etrafını dolaştım, nasıl sökeriz, nerde yenileme yaparız, herşeyi akşama kadar konuştuk. Buhar kazanının teknik resimlerinin kopyalarını aldım. Fotoğraflarını çektim. Notlar aldım. Krokiler çizdim. Geldiğim yoldan önce otobüs sonra uçak ile geri Ankara'ya döndüm. Gerekli belgeleri, işbitirme, şirket ve meslek sertifikalarını, diplomaların kopyalarını topladım.

İş yerimde tahmini maliyeti hesapladım. İş arkadaşlarım "cost estimators' handbook" (maliyet tahmincisinin elkitabı) tavsiye ettiler. Ordan kaba bir fiyat fikrim oldu, ama gerçek fiyatları piyasadan almayı tercih ettim. Akla gelen her türlü maliyet kalemi için piyasadan işçilik, malzeme, ekipman fiyat, bağlayıcı teklif aldım. Tek tek hepsini alt alta yazdım. Topladım. Sonra üstüne makul düşündüğüm %25 kar koydum. 1984 yılı parasıyla 25 milyon lira etti. Teklif mektubunu yazdım, imza için önce bölüm başkanına, sonra en üst imza yetkilisi patrona götürdüm.

Yılların tecrübesiyle pişmiş patron, mektubu ve maliyet hesabını inceledi. Rakiplerimizi sordu. İki rakibimiz var, ancak bu işleri iyi bildikleri şüpheli. Buhar kazanı ABD imalatı, ancak daha sonraki yıllarda ABD şirketinin buhar kazanı lisansını almışız, artık aynı kazanları biz yapıyoruz. Yani detay resimler rafineride yok, rakiplerde yok, ama bizde var. Yani rakiplerin detay resimleri üretmeleri onlara bir maaliyet ve zaman kaybı, ama bize değil. Bizim taahhüt ettiğimiz işbitirme süresi bir yıl, rakiplerin herhalde daha uzun.

Patron teklif detaylarına baktı baktı, benim tavsiye ettiğim 25 milyon lira fiyatı çizdi, üstüne "55 milyon lira", yazdı. İnanamadım. "Müteahhitlik işlerinde kar marjının sınırı yoktur" dedi. Masama döndüm, fiyatı söylendiği şekilde yeniledim. Sonra teklif mektubunu 1985 yılbaşında idareye teslim ettik. Sonuçların değerlendirilmesi için 90 gün bekledik. Sonuçlar açıklandı. Biz 55 milyon fiyat ile en düşük rakamı vermişiz. Diğer rakipler 65-80 milyon lira fiyat vermişler.

Bir ihalede kaybettiğiniz rakam, sizden bir sonra gelen fiyat ile aranızdaki fark kadardır. Fiyat aralığı epey açık ama, iyi ki benim ilk tavsiye fiyatı vermemişiz.

Diyeceksiniz, "çok iyi para kazanmışsınız". Öyle olmadı. Benim tahminler işin yönetimi sırasında çok değişti. Eski buhar kazanının yerinden çıkarılması problem oldu. Uygun kapasitede vinç fiyatı çok yüksek geldi. Mevcut eskimiş malzemelerin sökülmesi, yeni malzemelerin satın alınması, yeni pompa fan alımları, hep ilk tahminlerin üstünde gerçekleşti. Tahminlerden daha fazla adam-saat işçilik zaman harcadık. Yerinde taşeron montaj işçisi aradık. Onların verdikleri adam saat birim fiyatlar ilk tahminlerimizden daha fazla oldu. Sonunda maliyet ile verdiğimiz fiyat ucuca ancak yetti. Kar kalmadı. Bize bir referans kaldı. Bu referans ile ilerde rafinerilerden yeni işler aldık.

Mühendislik, hesap kitap bir önemli eğitim işi, ancak işadamı olmak, yatırımcı olmak ayrı bir konu. Bir ihalede çok sayıda değişken parametre var. Bunların hepsini birleştirip para kazanmak, en azından zarar etmemek, personele iş aş sağlamak, şirketi karlı ve çalışır tutmak, hepsi ayrı bir hüner, ayrı bir kaabiliyet işi. 

Haluk DİRESKENELİ - Ankara / 31 Aralık 2016

Önceki ve Sonraki Yazılar