1. YAZARLAR

  2. Mehmet ASLAN

  3. Enerji dönüşümü mü dediniz?
Mehmet ASLAN

Mehmet ASLAN

Köşe Yazarı
Yazarın Tüm Yazıları >

Enerji dönüşümü mü dediniz?

Enerji sektörü çok hızlı bir değişim ve dönüşüm içinde. Herkes bunu söylüyor. Gerçekten doğru bir tespit.

Enerji sektörüyle ilgilenmeye biraz ara vermiştim. Dönünce ne göreyim, terminoloji bile değişmiş. “Enerji dönüşümü” diye yeni bir kavram icat edilmiş. Ama bu kavram, bizim eskiden kullandığımıza pek benzemiyor.

TR enerji dönüşümüne yılda 34 milyar dolar yatırdı

Yanlış hatırlamıyorsam, üniversitedeyken boş vakitlerimizde derse girer ve buna benzer şeyler öğrenirdik. Önce “enerjinin sakınımı” kanunu vardı: Enerji var iken yok olmaz, yoktan ise zinhar var olamazdı. (O bir tek Allah’a mahsustu.) Enerji sadece bir formdan diğerine dönüşür dururdu.

Sonra kader bizi aldı getirdi, enerji dönüşümünün harman yerine, termik santrala bıraktı: Kömürün kimyasal enerjisinden kazanın ısı enerjisine, oradan yüksek sıcaklıklı ve yüksek basınçlı buhar enerjisine, oradan türbinin mekanik enerjisine ve sonunda generatörde elektrik enerjisine… Dönüştür babam dönüştür! Ömrümüz böyle geçti. İşte enerji dönüşümünü de biz böyle tanıdık, böyle bildik...

Ha, bu arada paçayı bir türlü kurtaramadığımız edebiyatta Üstad Paul Eluard’ın bahsettiği sıcacık, insancıl dönüşüm de kalmış aklımızda:

İnsanlarda sıcacık kanun,

üzümden şarap yapmaları,

kömürden ateş yapmaları,

öpücüklerden insan yapmalarıdır.

Ama şimdi bazı arkadaşlar, enerji dönüşümünü bambaşka bir anlamda, en azından bizim hiç anlamadığımız ve galiba anlayamayacağımız bir anlamda kullanıyor. Kendi açıklamalarından alıyorum:

“Türkiye’nin enerji dönüşümü için 2030’a kadar 45 milyar dolar finansman gerekebilecek

Shura ”Türkiye’de Enerji Dönüșümünün Finansmanı” çalışmasını yayınladı.

Enerji sektörünün 2018 sonu itibari ile toplam kredi yükümlülüğü, 45 milyar dolarlık bölümü orta ve uzun vadeli olmak üzere 57,4 milyar dolara ulaştı. Bu yükümlülüğün 45,4 milyar dolarlık bölümünü, gayri nakdi krediler dahil olmak üzere yurt içinden, 12 milyar dolarlık bölümünü ise yurtdışından sağlanan finansman oluşturdu.”

Burada bahsedilen krediler, herhalde aşağıdaki cümlelerde sözü edilen enerji sektörü borçları olsa gerek:

“Enerji sektörünün bankalara geri ödeme sorunu yaşadığı kredi miktarının açıklanandan çok daha fazla olduğu iddia edildi. Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Hüseyin Aydın geçen hafta enerji sektöründeki şirketlerin bankalarda 12-13 milyar dolar civarında ödenmeyen kredi borcu olduğunu açıklamıştı. Ancak ekonomist Ali Ağaoğlu'na göre bu sorunlu kredinin sadece bir kısmı. Ağaoğlu DW Türkçe'ye yaptığı değerlendirmede “Sorun bu kadarla kalsa mesele yok. Ama turpun büyüğü heybede. Yeniden yapılandırmaya tabi olmuş ama ödeme sorunları devam eden bir takım şirketler daha var. Bunların içinde en az 8-10 milyar dolarını ben biliyorum” dedi.”

Enerji sektörünün zararını kim üstlenecek?

Şimdi, bu iki haberi birleştirince benim anladığım şu oluyor: 16 senedir alınan krediyi henüz geri ödemeden (ve belki de hiç ödemeyip üstüne yatmaya niyetlenirken) kalkıp bir o kadar daha borç isteniyor. Buna da büyük bir pişkinlikle büyük strateji süsü veriliyor!

Açıkçası biz buna eskiden başka bir şey derdik. Demek şimdi enerji dönüşümü diyorlar...

Tabii “para”yı koca sakallı Marx dedeye güvenerek “birikmiş emek” veya bir nevi “birikmiş enerji” olarak tanımlarsak bir cepten diğerine transferine de “enerji dönüşümü” denilebilir pekâlâ!

Ama bunu ne kadar allayıp pullasan da uluslararası finans çevrelerinde yemezler! Bu tür bir “enerji dönüşümü” olsa olsa sadece bizim “güzel ve yalnız” ülkemizde olur.

Nitekim, sorunlu kredilerin yüzde sekseni yurtiçinden toplanmış:

“Bu yükümlülüğün 45,4 milyar dolarlık bölümünü, gayri nakdi krediler dahil olmak üzere yurt içinden, 12 milyar dolarlık bölümünü ise yurtdışından sağlanan finansman oluşturdu.”

Not: Bu yazının yazılmasından sonra fark ettik. “Hızla Değişen Enerji Sistemini Keşfetmek” başlıklı bir seminerde konu tekrar ele alınmış. Yıllarca aynı kurumda birlikte çalıştığımız ve üstün belagatine güvendiğimiz Budak Dilli ağabeyimiz de katılmış bu toplantıya. Ama olayı izah etmek isterken sanırım dili daha da dolanmış: “Geçiş döneminin tasarlanması büyük önem taşıyor. Sürdürülebilirlik perspektifiyle, enerji güvenliği ve maliyet boyutlarını da gözeten, yenilikçi yaklaşımlar üzerinde çalışılması gerekiyor. Bu çerçevede, piyasa tasarımı ve işleyişi, sistem işletmeciliği gibi alanlara da odaklanılmasını önemli görüyorum”.

Hızla değişen enerji sistemini keşfetmek

Bundan siz bir şey anladınızsa, bana da anlatın lütfen. Veya eski hukukumuza istinaden Budak Dilli ağabeyimiz bu derin mevzuyu bizim bile anlayabileceğimiz bir sadelikle anlatabilirse seviniriz.

Önceki ve Sonraki Yazılar