1. YAZARLAR

  2. Haluk DİRESKENELİ

  3. Enerji piyasalarında yeni bir denge arayışı
Haluk DİRESKENELİ

Haluk DİRESKENELİ

Yazarın Tüm Yazıları >

Enerji piyasalarında yeni bir denge arayışı

Diplomasi arenasında zaman zaman belirsizlik hâkimdir.

Ancak yakın geçmişteki diplomatik temaslarda ABD tarafından "müttefiklerine" verilen mesaj oldukça netti: “Rusya’dan enerji ithalatını azaltın.”

Bu, sadece bir ekonomik çağrı değil; daha derin ve stratejik bir denge arayışının ifadesiydi.

Amerika Birleşik Devletleri’nin bu talebi, jeopolitik bir resmin parçası olarak görülmeli. Çünkü enerji, yalnızca bir ticaret konusu değil; aynı zamanda küresel güç dengelerinde önemli bir kaldıraç.

Bu yüzden ABD’nin “enerjide çeşitlenme” yönündeki baskısı, bazı ülkeler için yalnızca arz güvenliğini artırma amacını taşımıyor; aynı zamanda stratejik bir konumlanma çağrısı... 

Öte yandan, bu tür taleplerin basit bir “enerji ithalatını azaltma” önerisinden çok daha fazlası olduğu da ortada. Bu, hem ekonomik hem de jeopolitik bir yeniden dengeleme teklifi.

ABD'den gelen bu çağrı, Türkiye gibi enerji açısından stratejik konumdaki ülkeler için ikili bir zorluk ortaya çıkarıyor: Enerji arz güvenliğini korurken aynı zamanda büyük güçler arasındaki dengede kendi bağımsız pozisyonunu güçlendirebilmek. 

Bu denge arayışı, sadece kısa vadeli bir oyun değil. Uzun vadede, enerji altyapısına yapılacak yatırımlar, yenilenebilir kaynaklara yönelim ve enerji depolama kapasitesinin artırılması gibi adımlar, stratejik özerklik için kritik önem taşıyor. Bu yaklaşım aynı zamanda enerji diplomasisini salt ticari bir ilişki olmaktan çıkarıp güvenlik stratejisinin merkezine oturtuyor. 

Ancak bu yol kolay değil. Jeopolitik riskler, altyapı savunması ve dış baskılar, bu dönüşüm sürecini zorlaştırabilir. Özellikle arzda yaşanabilecek sıkışmalar, yaptırımlar ya da lojistik sorunlar, enerjinin istikrarını tehdit edebilir. Bu nedenle Türkiye’nin -ve benzer konumdaki diğer ülkelerin- enerji politikasını dikkatle ve çok boyutlu bir vizyonla şekillendirmesi gerekiyor. 

Sonuç olarak, “daha dengeli bir dünya” arzusu, sadece ideallere dayanan bir ütopya olarak kalmayıp, pratik, uygulanabilir bir stratejiye dönüşebilir. 

Ama bunun için hem ekonomik, hem diplomatik, hem de enerji temelli araçların eşgüdümlü bir şekilde kullanılması şart. Bu yeni denge arayışı, geleceğe dair riskleri yönetmenin ve fırsatları değerlendirmemin anahtarı olabilir.

Dipnotlar:
    1.    Türkiye’nin enerji arz güvenliğini artırma stratejisi, LNG altyapısı ve depolama kapasitesine yatırım yapma yönünde bilinçli bir tercih içeriyor.  
    2.    Jeopolitik arenada enerji, özellikle Rusya gazı gibi kaynakların silahlaştırılması riski barındırıyor; geçmişte yaşanan gaz krizleri bu gerçeği doğruluyor.  
    3.    Türkiye, Avrasya enerji koridorlarında transit ülke olma rolünü güçlendirerek hem ticari hem stratejik avantaj sağlamayı hedefliyor.  
    4.    Enerji jeopolitiğinde çok kutuplu bir dünyanın yükselişi söz konusu; hem ABD hem de Rusya, enerji kaynaklarını jeopolitik bir kaldıraç olarak kullanıyor.  
    5.    Türkiye’nin bu stratejisi, yalnızca enerji arzını güvenceye almakla kalmıyor, aynı zamanda uzun vadeli stratejik bağımsızlık vizyonunu da yansıtıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar