1. YAZARLAR

  2. Sabiha KÖTEK

  3. Enerji aşkında Rusya – AB düellosu
Sabiha KÖTEK

Sabiha KÖTEK

Yazarın Tüm Yazıları >

Enerji aşkında Rusya – AB düellosu

Çağımız artık enerjinin siyasete açıkça meydan okuduğu bir çağ. Deyim yerindeyse enerjiyi veren düdüğü çalıyor. Ancak her şeyin birbiri ile son derece ilişkili olduğu modern dünyada düdük sesleri birbirine karışıyor.

Son yaşanan Ukrayna krizi bunun en açık göstergesi. En açık dedim çünkü enerji açısından çok önemli aktörlerin içinde bulunduğu bir kriz. Dünyanın en büyük doğalgaz tedarikçisi Rusya; Rusya’nın bu tedariğinin yarısını toprakları üzerinden gerçekleştirdiği eski SSCB, yeni Avrupa Enerji Topluluğu üyesi Ukrayna; Karadeniz’in kuzeyinde son derece stratejik konumda olan Kırım ve doğalgaz ithalatının yaklaşık yüzde 30’unu Rusya’dan yapan, geçen yıla kadar da bunun yarısını Ukrayna üzerinden gerçekleştiren bir Avrupa Birliği.

Tek başına bu genel bilgiler bile ne olup bittiğini anlamaya yeterli ama biz gene de mücadelenin nasıl yürüdüğüne ve hangi aşamada olduğuna bir bakalım.

Rusya’ya olan enerji bağımlılığını azaltmak ve enerji güvenliğini sağlamak isteyen AB, Ukrayna’yı kendi tarafına çekmek için attığı adımlara Rusya’nın verdiği en son tepki Kırım’ı kitabına uydurup Ukrayna’dan koparıp kendine bağlamak, böylece Sivastopol gibi çok önemli bir üsse sahip olarak, doğalgazda indirim kartını kaybeden Ukrayna’yı kısmen devre dışı bırakmak oldu.

Böylesi agresif bir tepki karşısında afallayan AB ve ABD ilk etapta Rusya’ya üç aşamalı yaptırım uygulama kararı aldı. Ama son derece ürkek ve temkinli uygulanan bu aşamaların etkili olduğunu söylemek mümkün değil.

Geçtiğimiz hafta AB üyesi 28 ülkenin liderleri 2030 enerji ve iklim politikaları görüşmeleri esnasında Rus doğalgaz tekeli Gazprom’dan doğalgaz ithalat bağımlılığından nasıl kurtulacakları üzerinde yoğunlaştılar. Öyle ki, daha önceki tartışmaların göbeğinde yer alan karbon azatlım hedefi kararının alınmasını bile Ekim ayına kadar erteleyerek ve kendi içlerinde tutuştukları anlaşmazlıkları bir yana bırakarak Rusya’ya olan enerji bağımlılıklarını azaltmak için bir enerji birliği oluşturmaya karar verdiler.

AB BU BİRLİĞİ SAĞLAYABİLECEK Mİ?
AB Gazprom’a olan bağımlılığını azaltacak her olasılığın kapısını çalmaya niyetli görünüyor.Mesela, daha önce defalarca konuşulup tartışılan, ABD’nin yakaladığı başarının da motivasyonuyla atılmaya çalışılan ama birçok farklılık ve zorlu koşul nedeniyle her defasında duvara tosladığı şeyl gazı kapısının önüne yine geldi.

Zaten daha önce AB Komisyonu şeyl gazı için esnek bir yönetmelik çıkarmış ve yetkiyi üye ülkelere bırakmıştı. Ama henüz özel sektöre mali bir destek aşamasına gelmedi, ama yakında bu da gündeme gelecektir.

Nükleer enerji kapısının önünde ise AB’yi yine Rusya karşılıyor. Rusya’nın nükleer enerjide yap- işlet-sahip ol modeli ile Avrupa’da Finlandiya, Macaristan, Belarus ve Ukrayna’nın yanısıra Türkiye, Hindistan, Bangladeş ve Vietnam gibi ülkelere santral yapacak. Yani Rusya’dan enerji bağımsızlığını kazanmak için nükleere yönelmek isteyen Avrupa ülkelerinin santrallerini yine Rusya yapacak.

Yine AB ülkeleri ABD gazının Avrupa’ya gelmesini hızlandırması için çağrıda bulunuyorlar. Polonya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti ve Slovakya, ABD Kongresi’ne mektup yazarak, “ABD gazının Avrupa’ya gelmesini hızlandırın” çağrısı yaptı.

Avrupa Serbest Ticaret Birliği (EFTA), son gelişmeler üzerine Rusya ile olan serbest ticaret anlaşması görüşmelerini askıya aldı.

Kısacası Rus gazına olan bağımlılıktan endişe duyan Avrupa yenilenebilir enerji yatırımlarının artırılması, kaya gazı gibi “yerli” kaynaklardan daha fazla faydalanılması, arz kaynaklarının çeşitlendirilmesi ve enerji verimliliğinin artırılması yönlü çabalarını birlik içinde gerçekleştirmek için kolları sıvamış durumda.

RUSYA’NIN ELİ GÜÇLÜ
Avrupa bunları yaparken Rusya ne mi yapıyor? Avrupa’nın Rus gazına bağımlılığını azaltmak için attığı her adıma karşılık Rusya birkaç adımla karşılık veriyor. Pazar sorunu gerçekte çok olmayan ama enerji sayesinde kurduğu siyasi baskıyı kaybetmek istemeyen Rusya gördüğü her çelişkiyi kullanıp her boşluğu ustaca dolduruyor.

Doğalgazına farklı düzeylerde bağımlı olan Avrupa ülkelerinin her birine bu duruma uygun politikalar geliştirerek Avrupa’nın birliğini zora sokuyor. Nabucco’nun karşısına daha cazip Güney Akım projesi ile çıkıyor, Avrupa’ya verdiği doğalgaz fiyatlarında indirime gidebileceğini kulaklara çıtlatarak enerji çeşitliliğine gidişi ertelemeyi planlıyor, doğalgaz akışını kesiyor, yaptığı fiyat indirimlerini geri alıyor, bazen geri alma tehdidi işi görüyor, çok fazla canı sıkılırsa Kırım’da olduğu gibi ipleri eline alıyor. Başarılı da oluyor. Tek bir örnek vereceğim, Kuzey Akım projesi ile doğrudan Almanya’ya doğalgaz satışı yapmadan önce Avrupa’ya sattığı doğalgazın %80’ini Ukrayna üzerinden gönderen Rusya 2013 yılında Avrupa’ya gönderdiği doğalgazın sadece % 16’sını Ukrayna üzerinden göndermiş.

Bir yanda elinde tuttuğu enerji ile dünyaya kafa tutan, deyim yerindeyse Avrupa’nın gözlerinin içine baka baka bildiğini okuyan Rusya, diğer yanda bunun öfkesi ve çaresizliğini yaşayan ama son derece planlı ve organize olmaya ahdetmiş bir Avrupa. Acaba bu karşılıklı düellonun bir kazananı olacak mı?



Önceki ve Sonraki Yazılar